Haberin İngilizcesi / Kürtçesi için tıklayın
* Fotoğraf: Büşra Cebeci
Dışarıdaki Gazeteciler İnisiyatifi, Cumhuriyet Gazetesi yönetici, yazar, muhabir ve avukatlarının yargılandığı davanın dördüncü duruşmasına ve Özgür Gündem davasına çağrıda bulunmak için Kadıköy'de yürüyüş düzenledi.
Mehmet Ayvalıtaş Parkı'ndan başlayıp Boğa heykeline kadar süren yürüyüşte sık sık "Adalet hemen şimdi", "Adalet için, özgürlük için gel" sloganları atıldı.
Boğa heykelinin önünde yapılan basın açıklamasını Dışarıdaki Gazeteciler adına Gülşah Karadağ yaptı.
Karadağ, "Gazetecilerin tutsak edilmesi gerçeğin gizlenmesi ve yalanların ortaya çıkmaması içindir. Hakkın, hukukun, adaletin ayaklar altına alınıp çiğnenmesi içindir. İşkencecilere yol vermek, evlatlarımızı neden katlettiklerini unutturmak, katillerden hesap sormamak içindir" dedi.
Tüm bunların hayatın gerçekleri olduğunu belirten Karadağ, bu nedenlerle Türkiye'nin en büyük gazeteci hapishanesine sahip olan ülke olduğunun altını çizdi ve "Artık yeter, soluk almak istiyoruz" dedi.
Karadağ, "Herkes susturulmuş, susmayanların da yüzlerine sallanan parmaklar artmışsa, sadece hapisteki gazetecilere değil, özgürlük hepimize haram olmuştur" ifadelerini kullanırken, böylesi bir zorbalığa hiçbir ülkenin layık olmadığını, bu nedenle de tahammül sınırlarının çoktan aşıldığını belirtti.
"Bu esarete katlanmak zorunda değiliz" diyen Karadağ, "Siz de böyle düşünüyorsanız, 31 Ekim'de görülecek olan Cumhuriyet ve Özgür Gündem davalarına, hep birlikte tanıklık edebiliriz" diyerek Cumhuriyet ve Özgür Gündem duruşmalarına katılım için çağrıda bulundu.
Karadağ, "Zorbalığa dur demek için gel, terazisi şaşmış olan adaletin düzelmesi için gel, yaz gazeteci demek için gel, gasp edilen özgürlüklerimizi geri almak için gel, demokrasi ve barış için gel, yine el ele, omuz omuza gel, 31 Ekim'de Çağlayan Adliyesi'ne gel" diyerek duruşmalar için çağrıda bulunurken, konuşmasını "Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet" ifadeleriyle bitirdi.
"İnsanlar cümlelerini söylemek için ısrar ediyor"
Gazeteci Ertuğrul Mavioğlu yürüyüşe ilişkin olarak bianet'e konuştu.
Yürüyüşe dair iyi bir katılım olduğunu belirten Mavioğlu, bu durumu "Türkiye'de bütün bu susturma, sesi kesme çabalarına rağmen insanların, cümlelerini söylemek için ısrar ettiğini gösteriyor" şeklinde değerlendirdi.
Bu katılımın kendilerini mutlu ettiğini söyleyen Mavioğlu 31 Ekim'de görülecek olan Cumhuriyet ve Özgür Gündem davaları için çağrıda bulundu.
"Umarız ki, sesimiz duyulur"
Yine yürüyüşe dair bianet'e konuşan Sınır Tanımayan Gazeteciler'den (RSF) Erol Önderoğlu, Türkiye'de onlarca gazetecinin, aylarca, bir yılı geçen sürelerle cezaevinde kaldığını söyledi.
"Bu süreçte yargıya güvenemeyeceğimizi bütün beklentimizin yargıdan kaynaklanamayacağını, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin bu skandal duruma müdahale etmekte geç kaldığını bilerek bugün dostlar, meslektaşlar ve sivil toplum örgütleriyle birlikte çok olumlu, çok güzel bir yürüyüş gerçekleştirdik" diyen Önderoğlu, "Umarız ki sesimiz duyulur, meslektaşlarımızı bir an önce aramızda görürüz" diyerek bu duruma son vermeleri için yetkililere çağrıda bulundu.
"Nerede yanlış yapılıyorsa bu yanlıştan dönülmeli"
Gazeteci Engin Baş ise, "Dünyanın hiçbir yerinde basının baskı altında olması kabul edilemez" dedi.
Baş, Özellikle basın konusunda nerelerde yanlış yapılıyorsa bu yanlıştan dönülmesi gerektiğini söyledi.
Özgür basının demokrasinin temeli olduğunu belirten Baş, bu davaların dünya basını tarafından izlendiğini ve bu duruşmaların dünya tarafından Türkiye'nin hanesine olumlu bir yansıma olarak yazılmadığını söyledi.
"Sadece meslek meselesi değil, haber alma hakkı"
Yürüyüşü değerlendiren gazeteci Kemal Can, basına dönük baskıların bir meslek meselesi olarak görülmesinden çok, haber alma hakkı açısından değerlendirilmesi gerektiğini ve bu davalara daha çok haberin asıl sahibi olan okuyucular ve izleyicilerin sahip çıkması gerektiğini söyledi.
"Özgür basın bir haber alma hakkıdır" diyen Can, bu yürüyüşün bu açıdan önemli olduğunu, insanların sadece mesleki bir hassasiyetle burada bulunmadığını, haber alma hakkı için de insanların geldiğini, bu durumun da kendisini oldukça memnun ettiğini söyledi.
Bu durumun davalarda ve bundan sonraki tepkilerde de devam etmesi gerektiğini vurgulayan Can, insanların haber alma haklarını savunmalarının, mücadeleyi daha farklı bir boyuta götüreceğini belirtti. (BC/EKN)