668 Sayılı KHK ile kapatılan "Zaman Gazetesi"nin eski yazarları Şahin Alpay, Ali Bulaç, Mümtazer Türköne, Ahmet T. Alkan, Nuriye Akman ve Mustafa Ünal ve aralarında bulunduğu 22's'i tutuklu 31 medya çalışanının "darbe girişimi" ve "FETÖ/PDY üyeliği" suçlamasıya yargılandığı dava Silivri Ceza İnfaz Kurumu Kampüsü'ndeki adliye binasında görülüyor.
Tıklayın: Zaman Davası'nda İlk Duruşmasında Sanıklar Savunma Yapıyor
Davanın tutuklu sanıklarından Mümtazer Türköne'nin savunmasını paylaşıyoruz:
"15 Temmuz Muhsin Yazıcıoğlu'nun eseri"
"15 Temmuz Muhsin Yazıcıoğlu’nun eseri. Darbelere karşı sivil inisiyatifle durdurulacağı teziydi. 15 Temmuz bu şekilde engellendi. Sayın Cumhurbaşkanı sokağa çıkın çağrısı yapmadan halk sokağa dökülmüştü. Muhsin Yazıcıoğlu’nun bu programını yazan bendim. Ben bu programı, Yazıcıoğlu ile ahbaplığımız dışında da takipçisi oldum. Benim hayatım biraz da darbelerle belirlenmiş bir hayat. Darbenin her yönü, ekonomisi, siyasisi, gelenekleri konusunda uzman üç uzman var, ikisi bu dava kapsamında yargılanıyor. Biri Lale hanım biri de benim.
"Darbelere karşı aldığım tavırla çok dirençli bir sicilim var. Yazıcıoğlu’nun ilan ettiği programı ben özellikle AK Parti ile görüşmelerimde sık sık dile getirdim. Darbelerin engellenmesi konusunda halkın sokağa dökülmesinin nasıl caydırıcı bir etki olduğunu anlattım. Yıllarca zırhlı birliklerin şehir merkezinde ne işi olduğunun peşine düştüm. Tankın Ankara’da, İstanbul’da ne işi var? Bunların şehirdışına çıkartılması gerektiğini yazdığım onlarca yazım var.
"1826 yılında biz kendi ordumuzu, Yeni Çeri ordumuzu imha ettik. Ve yerine yeni bir ordu kurduk. Bugün darbe diye suçladığımız gerekçelerle. Dünyada örneği yok bunun.
"AK Parti'nin kapatılma davasında savunmasını ben yazdım"
"15 Temmuz’da darbeyi bana Ali Bulaç haber verdi. “Darbe başarılı olursa bizi yağlı kazığa oturturlar, olmazsa 4 ay bir Silivri’de yatırırlar” dedim. 14 ay yatırdılar. “Ölen darbeciler mezarından çıkarılsın asılsın” dedim bir yazımda. Bazen toplumu etkilemek için abartı gerekiyor. Bu tutumum ifadelerimle sınırlı kalmadı. Hasbelkader devletin zirvesinde olan şeylerde müdahale etme imkanım olduğu zaman, askerin bu müdahalesini engelleyecek her şeyi yaptım. 28 Şubat sürecinde darbeyi engellemek için çok çaba harcadım. Darbeden bir ay önceki toplantıda neler konuşulduğunu dinledim. Tansu hanımın danışmanlığını yapıyordum. 2004’te 30 Nisan’da benzer bir tezgah gerçekleşiyordu. Bunu anlattım. 2004 yılının Temmuz ayında Türkiye Annan Planı oylaması üzerinden bir darbe kalkışması teşebbüsüne uğradı “Kıbrıs’ı satıyor bu hükümet” diye. 2007 e-muhtırasında en sert yazıları ben yazdım. Ak Parti kapatma davasında Ak Parti’nin savunmasının önemli bir kısmını ben yazdım, benim elimden çıkmadır.
"Darbe gecesi, Boğaziçi Köprüsü’ne gitmek üzere sokağa çıktım ve henüz Cumhurbaşkanı halkı sokağa davet etmemişti. Aristokrat sınıfının oturduğu bir semtte biri “Beyaz Türkler darbe oluyor” diye bağırıyordu.
"Ben bir asker çocuğuyum. Benim kendime dair hatırladığım ilk tarih 17 Eylül 1961 yılı. Annem ağlıyordu. Menderes’in asıldığı gün. Çocuklar annesini ağlatanları unutmuyor.
"Anayasayı değiştirmekten ilk defa mahkemeye çıkmıyorum. 12 Eylül döneminde de yargılandım. Alpaslan Türkeş’in bir numaralı sanık olduğu davada iki yıl Mamak’ta tutuklu kaldım.
"Darbe konusunda benim aldığım riski alan yok"
"Aydınlar arasında bu işe kafa yoranlar, önderlik edenler arasında benim aldığım riski alan insan insan yok. 27 Nisan’da da, Ak Parti kapatma davasında da, 15 Temmuz gecesi de kimlerin kayıp olduğunu görebilirsiniz. Bu dönemler, yargılamalar yaşanır sonra her şey yerli yerine oturur. Her şey yerli yerine oturulduğu zaman 15 Temmuz’u engelleyenler arasında heykeli dikilecekler arasındayım. Vasiyetimdir o zaman büstümü Çağlayan Adliyesi’nin kapısına diksinler.
"Benim darbeci olma ihtimalim yerçekimi kanuna aykırı bir şey.
"Darbeyi engellemek darbecilerin gerekçe olarak kullandığı nedenleri ortadan kaldırmakla mümkündür. Darbe günlerinde yayınlanan bildiriyi üst üste okuyun, hepsi aynı şeyden bahseder “kardeş kanını durdurmak gibi”. Darbeyi engellemek bu ülkenin sorunlarını çözmekle mümkün.
"Darbeler sayfasını kapattım, roman yazıyorum"
"Cezaevindeyken, 40 gün önce annemi kaybettim. Söylediği şuymuş, demek bir insanı annesi kadar kimse anlamıyor, “Oğlum kitaplarından ayrı kaldı” diye. Bu kadar çabama rağmen darbeci olarak yargılanmak sonucunda ben de artık uğramamaya karar verdim. Küstüm. Ne darbeyle, ne darbecilerle ne siyasetçilerle uğraşmayacağım. Ben de cezaevinde zaman felsefesi üzerine bir roman yazdım.
"Artık hayatımda darbeler sayfasını kapattım. Gençler ilgilensin bunlarla, gençlerin önünü açmak lazım. Ben romanımı yazacağım. Bunun için gerekli olan internet erişimine ulaşmak için tahliyemi istiyorum."
Yargılananlar* Ahmet Metin Sekizkardeş, Ahmet Turan Alkan, Alaattin Güner, Ali Bulaç, Cuma Kaya, Faruk Akkan, Hakan Taşdelen, Hüseyin Belli, Hüseyin Turan, İbrahim Karayeğen, İsmail Küçük, Mehmet Özdemir, Murat Avcıoğlu, Mustafa Ünal, Mümtazer Türköne, Onur Kutlu, Sedat Yetişkin, Şahin Alpay, Şeref Yılmaz, Yüksel Durgut, Zafer Özsoy, Adil Gülçek tutuklu olarak, Suçlamalar30 sanık, Anayasal Düzeni Ortadan Kaldırmaya Teşebbüs Etme (TCK 309/1), Türkiye Büyük Millet Meclisini Ortadan Kaldırmaya veya Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs Etme (TCK 311/1), Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya veya Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs Etme (TCK 312/1), Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma (TCK 314/2) ile suçlanıyor ve bu maddelere ek olarak haklarında Terörle Mücadele Kanunu'nun 5, Türk Ceza Kanunu'nun 53,54,58 ve 63. maddelerince işlem yapılması isteniyor. Bu her bir sanık için üçer kez ağırlaştırılmış müebbet ile 15 yıl hapis istemi anlamına geliyor. Ne olmuştu?15 Temmuz darbe girişiminin hemen ardından Fethullah Gülen cemaatine yakınlığı ile bilinen medya kuruluşlarına yönelik operasyonlar başlamış, onlarca gazeteci ve medya çalışanı gözaltına alınmıştı. Sanıklardan Osman Nuri Öztürk, Süleyman Sargın, Şeref Yılmaz, Ahmet Metin Sekizkardeş, Alaattin Güner, Faruk Akkan, Mümtazer Türköne, Şahin Alpay, Ahmet Turan Alkan, Lale Kemal, Ali Bulaç, Sedat Yetişkin, Murat Avcıoğlu, Yüksel Durgut, Zafer Özsoy, Cuma Kaya, Hakan Taşdelen, Osman Nuri Arslan ve Nuriye Ural 27 Temmuz 2016'daki ilk gözaltı dalgasında gözaltına alınmıştı. Sanıklar 4 Ağustos'tan itibaren çeşitli tarihlerde tutuklandılar. |
(EA/BK)