* Çizim: Semih Porol
Haberin Kürtçesi / İngilizcesi için tıklayın
İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi'nde gerçekleşen, 11'i Cumhuriyet gazetesi çalışanı, biri Twitter kullanıcısı 12 kişinin tutuklu bulunduğu 19 sanıklı Cumhuriyet davasına, ilk duruşmanın dördüncü gününde devam edildi.
Tutuklu Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, Cumhuriyet Gazetesi yazarı Kadri Gürsel, karikatürist Musa Kart, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Önder Çelik, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi avukat Bülent Utku, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi avukat Mustafa Kemal Güngör, yazar Hakan Kara, Cumhuriyet Kitap eki Genel Yayın Yönetmeni Turhan Günay, yazar Güray Öz, Cumhuriyet Gazetesi İcra Kurulu Başkanı avukat Akın Atalay, Cumhuriyet Gazetesi muhabiri Ahmet Şık, tweet'leri nedeniyle yargılanan tutuklu sanık Ahmet Kemal Aydoğdu duruşma salonunda yer aldı.
Tutuksuz yargılanan Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Erinç, Cumhuriyet Gazetesi muhasebe müdürü Günseli Özaltay, Cumhuriyet Gazetesi yazarı Hikmet Çetinkaya, Cumhuriyet Gazetesi eski yayın yönetmeni ve yazarı Aydın Engin ve Cumhuriyet Gazetesi eski muhasebe müdürü Bülent Yener de duruşmada hazır bulundu.
Duruşmanın ilk gününde (24 Temmuz) Kadri Gürsel, Akın Atalay ve Musa Kart, ikinci gününde (25 Temmuz) Murat Sabuncu, Bülent Utku, Güray Öz, Önder Çelik ve Mustafa Kemal Güngör, üçüncü gününde (26 Temmuz) Hakan Kara, Turhan Günay, Ahmet Şık, Ahmet Kemal Aydoğdu, Bülent Yener, Günseli Özaltay söz almıştı.
Yargılananlar, avukatlar ve izleyiciler saat 12.00'de duruşma salonuna alındı. Duruşmayı izlemeye gelenler arasında Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu ve Barış Yarkadaş da var.
Dördüncü duruşmada Hikmet Çetinkaya, Aydın Engin ve Orhan Erinç savunma yaptı. Avukatlar beyanlarda bulundu.
Çetinkaya: İleri sürdüklerimle Gülen yargılandı
* Çizim: Berrin Simavlıoğlu
İlk savunmayı Hikmet Çetinkaya yaptı. Çetinkaya "İleri sürdüğüm görüşlerim nedeniyle Fetullah Gülen örgüt kurmak ve yönetmekten yargılandı. Şimdi geçmişi unutmuş savcıların iddianamesiyle FETÖ terör örgütüne yardım ve yataklıktan yargılanıyorum" dedi.
Hikmet Çetinkaya: İleri Sürdüğüm Görüşlerim Nedeniyle Gülen Yargılandı, Şimdi Ben Yargılanıyorum
Çetinkaya'nın savunmasının ardından soru cevap kısmı başladı.
Hikmet Çetinkaya : "Bildiğim kadarıyla olmadı."
Mahkeme Başkanı: "Doğan Akın'a verdiğiniz röportajda "Dünya değişiyor FETO hakkında ne yazdıysam yazdı, adam 1998'den beri yurtdışında yaşıyor" demişsiniz. Tamam yurtdışında yaşıyor da Türkiye'den gerçekten gitmiş midir?" [Salondakiler güldü]
Avukat Fikret İlkiz: "Leyla Tavşanoğlu'nun röportajından bir cümle seçiyor ve ne demek istemiş diye soruyor. Bize bu savcılıkta da soruldu. Bu bizim beyanımız değildir, Zaman bizim beyanımızmış gibi yayınlanmıştır. Biz Zaman'ı cevap ve düzeltme konusunda hiç muhatap almadık. Çetinkaya'ya da başkası için söylediği bir cümle için bir ceza mahkemesinde 'ne demek istemiş' diye sorulması sonucunda hangi suç ile ilişki kuracağı konusunda şüphem var bu şüphem nedeniyle bu soruya itiraz ediyorum."
Üye hakim Halit İçdemir.: "Yazarlar Vakfı'na katılım konusunda Akın Atalay ve Orhan Erinç'e "Gideyim mi?" diye sormuşsunuz. Bu izin almak için mi görüş almak için mi? "
Hikmet Çetinkaya: "İzmir'e giderken de, Ankara'ya giderken de aynısını söylüyorum. Bu paylaşımdır."
Avukat Bahri Belen, Çetinkaya'ya sordu: "Siz gazetenin en eskilerindensiniz. Gazetenin son üç yılında yayın politikası değişikliği oldu mu?"
Hikmet Çetinkaya: "Görmedim. Cumhuriyet'in bir anayasası vardır. Cumhuriyet "Yok Atatürkçü çizgiden, laiklikten ayrılıyormuş"... Bunlar kara propagandadır. Aslı Astarı yoktur."
Aydın Engin: Gazeteciyim, işim bu
* Çizim: Berrin Simavlıoğlu
Çetinkaya'nın ardından savunmasını yapan Aydın Engin "Dokuz makalemle ilgili herhangi bir açıklama yapmayı anlamsız buluyorum. O yazılar zaten benim ek cümleler kurmama gerek bırakmayacak bir açıklıkla iddianameye cevap veriyorlar" dedi.
Aydın Engin: Böyle Bir İddianame İle Sanık Olmamız Hukuk Adına Utanç Veriyor
Engin'in savunmasının ardından soru cevap kısmına geçildi.
Mahkeme Başkanı: İsrail imamı Harun Toprak ile 13 iletişim kaydınız varmış. Açıklamanız var mı?
Aydın Engin: Duruşmanın başından beri ilgilimi çeken bir durum var. Başka arkadaşlarıma da yöneltildi, var olan bir cemaatle ona paralel kişilerle ilişki kurmanın suç olduğu savında savcı. Ben gazeteciyim, işim bu.
Harun Toprak bugün FETÖ olarak anılan örgütün ileri gelenlerindendir. Harun Toprak'la konuşmadan bu örgütü anlayamazsınız. Benim işim halkın haber alma hakkını ete kemiğe büründürmek. Ben cemaatte yer alan birçok kişiyle görüştüm. Övünerek de söylemiyorum. Bunun suç olduğunu düşünmüyorum.
Eğer ben cemaatin vitrininde ya da vitrinde olmayan insanlarla konuşmasan daha darbe girişimi olmadan, AKP ile sarmaş dolaş olmadan aralarındaki çatışmayı ortaya çıkaramazdım. Ben övünerek söylemiyorum Bu görevimdi.
Ben üç cemaat toplantısı izledim, Abant toplantısı. AKP Bakanları açılış konuşması yaptı, ama olur o kişiler gider gelirler. Ben orada yaşananları yazdım.
Son gittiğimde vitrindeki isimlerin olmadığını gördüm. Tüymüşlerdi. 15 Temmuz'da ben hiç şaşırmadım.
Ben Moskova, Leningrad'daki Ugam'daki cemaat okullarını ziyaret ettim. Cemaatin nasıl kadro yetiştirdiğini, nasıl sızdığını birilerinden duymadım kendim gördüm. Babası alkolik annesi hayat kadını olan bir Slav çocuğuna İstiklal Marşı ezberleten zararlı ve zehirli yöntemini kendim gördüm.
Aydın Engin: Abant toplantısını izlediğim için nasıl Cemaatçi oluyorum
Mahkeme Başkanı: Sizde 007 Bond ruhu izliyorum.
Aydın Engin: Gazeteciyim be sadece cemaatle yetinmedim. Aczimendlilerle ilgili ilk röportajı ben yayınladım, Cumhuriyet'te. Ödül aldım. Cemaatten bir yargıç bu görüşmeden kaynaklı beni 18 aya mahkum etti. Çünkü cemaat ile Aczimendiler rakipti."
Ben Hizbullah’la da röportaj yaptım. Ben HDP kurultayı da izledim, Kürt hareketinden miyim? MHP kurultayı da izledim ülkücü müyüm? Abant toplantısı izlediğim için nasıl Cemaatçi oluyorum.
Yakın dövüş uzmanı Amerikalı askerlerin mücahitlere yakın dövüş öğrettiğini gördüm, yayınladım. Ben Taliban teröristi miyim, Hamas teröristi miyim? Gazetecilik mesleği ile teröristliği ayırmak lazım.
[Mahkeme Başkanının iddianamedeki yazıları hakkındaki sorusu üzerine]
Aydın Engin: 9 yazım iddianameye konmuş, yasa süre içinde bu yazılarla ilgili soruşturma açılmamış, iddianameye konmuş. Bence savcı Basın Kanunu'nun bazı maddelerini okumamış.
17 Aralık olayı patladığında Erdoğan darbe dedi. Benim mesleki alışkanlığımdan bildiğim Ankara'da uçaklar alçaktan uçar, belli meskenler tutulur, silahlı el koymadır. Ondan o zamanki Başbakan buna darbe deyince ben de dalga geçerim.
"Açıkça 'benim bakanım çalmadı' demiyorsunuz 'bunlar bana darbe yaptı' diyip çocuk gibi zırıldıyorsunuz" diye yazdım.
Mahkeme Başkanı: 15 Temmuz'u önceden gördünüz mü?
Aydın Engin: Kandırıldım mazeretinin arkasına gizlenmedim. Bir silahlı girişime başvuracaklarını 14 Temmuz'da sorsaydınız, "Hayır, silahlı darbeler dönümü kapandı" derdim. Bu nedenle hayır öngörmedim. "Çok sert YAŞ toplantısı olacak, ordudaki cemaate yakın kişiler ayıklanacak" derdim.
"Yurtta sulh cihanda sulh" ilkesi çok önemli, benimsenmesi gereken bir ilke. AKP'nin ikinci dönemine kadar "cihanda sulh" sağlanmış, kimseye savaş açılmamıştır. Ama "yurtta sulh" aynı şey değil.
1984 yılında hayatımıza giren Kürt sorunu keşke 2000'lerde çözebilseydik. Kürt sorununu silahla çözemezsiniz demekten kalemim bitti. "İspanya'nın silahla çözemediğini söz çözemezsiniz" dememize rağmen bizimkiler "silahla çözeceğiz" dedi.
Bu nedenle "yurtta sulhu" kastettim, çok da gurur duyduğum bir yazıdır.
Ama savcı bunu 15 Temmuz'daki Yurtta Sulh Konseyi ile bağlamış. Oradan bakarsak FETÖ'nün başı Pennyslvania'a da değil, karşımda duruyor. [Mustafa Kemal Atatürk büstünü kastediyor]
Tekrar söyleyeyim, kendilerine yönelik tasfiyeyi önlemeye çalışacaklarını biliyordum, 15 Temmuz'da geç saatlerde artık darbeyle önlemeye çalıştıklarını gördüm.
Orhan Erinç: Gazetecilerden savcı gibi davranması bekleniyor
* Çizim: Berrin Simavlıoğlu
Aydın Engin'in ardından Orhan Erinç savunmaya başladı.
Orhan Erinç: Gazetecilerden Hakim, Savcı Gibi Davranması Bekleniyor
Erinç "Bizim gazeteci olarak halkı bilgilendirmek için yaptıklarımızı kamu görevlilerinin karşı casusluk olarak okuduklarını anlıyorum. Gazetecilerden hakim savcı gibi davranması bekleniyor" dedi.
Erinç'in savunması duruşmaya saat 14.00'te verilen bir saatlik aranın ardından devam etti.
Erinç: Gazetede haberin yayınlanmasını engelleyecek güç yoktur
Erinç'in savunmasının ardından soru cevap kısmı başladı:
Mahkeme Başkanı: Vakıf, gazetenin, "Bizim anayasamız" dediğiniz vakıf senedine ya da gazetecilik evrensel ilkelerine uyduğunu takip eder mi? Takip ederse, sapma olursa müdahale edebilir mi?
Orhan Erinç: Vakıf yöneticiliği toplantılarla sınırlıdır. Toplantı bittiği anda hiçbir yönetim kurulu üyesi Vakıf yöneticisi diye ayrıcalık görmez. Vakıf yayın ilkelerinden sapma denen şey verilen haberin doğruluğu ya da yanlışlığıdır. İki lira vererek gazete alan okuyucuya dünyada olup biteni aktarır.
"Cumhuriyet'te şu haber çıkmaz" diye bir kural yoktur, laikliğe ve cumhuriyete aykırı olmadığı sürece. Yayın konusunda kısıtlama yoktur laikliğe ve cumhuriyete aykırı olmadığı sürece. Yayın yönetmeni toplantıya çağırılır ne yapıp ettiği sorulur başarılı olamazsa da işine son verilir.
Mahkeme Başkanı: Örneğin vahşi bir tecavüz haberi gelirse, görüntüler de varsa. Haber doğru ama haber bu şekilde yayınlanmasın diye Vakfın bir önerisi olur mu?
Orhan Erinç: Tecavüz olaylarında tecavüze uğrayan ya da tecavüz edenin, ya da yaşı 18'den az olanların isminin yayınlanması yasak. İsimlerin baş harfleri yazılır. Mutlaka haber girer ama nasıl girdiği önemli. Yayınlanmayacak haber yoktur, yeter ki yazmasını bilmeli. Gazetede bir haberin yayınlanmasını engelleyecek bir güç yoktur. Yapılabilecek tek şey "elimde çok haber var bunu yarın yayınlayalım" olabilir.
Avukat: Manşetin aynı olmasından ne çıkarılabilir?
Kıdemli Üye Hakim: Karşı gazete diyebileceğimiz bir Zaman Gazetesi var. Belli tarihlerde Zaman ile aynı manşeti atma durumunuz var. Bunun neden yapıldığı hususunu ya da bununla ilgili bir eleştiri oldu mu?
Orhan Erinç: 33 bin günde üç gün bu olmuş ve iddianameye girmiş. Çok ender olur. Bir ay önce spor servisi Takvim ile aynı manşeti attı. Tesadüftür bunlar. Çünkü gazeteciler kendi yazdıklarını gizleme konusunda çok dikkatlidirler.
Avukat Hasan Fehmi Demir: Manşetin aynı olmasından ne çıkarılabilir?
Kıdemli Üye Hakim: Soruları biz soruyoruz. Siz savunmanızı yaparsınız.
Avukat Hasan Fehmi Demir: Anlamlandıramıyorum. Zaman ile aynı manşet var bunun sonucu ne? İddianamede delil olarak var ama iki manşet aynı olursa ne olur?
Erinç: AA bize ambargo uyguluyor
Mahkeme Başkanı: Türkiye'de bütün gazeteler aynı haber ajanslarından mı besleniyor? Aynı havuzlardan mı haberler toplanıyor?
Orhan Erinç: Gazeteler mali durumlarına ve gazetecilik iddialarına göre abone olurlar. Çok satan bir gazete abone olmadığı bir ajansın vereceği haberle diğer gazetelerin kendisini atlatacağı korkusuyla tümüne abone olurlar. Maliyet açısından Cumhuriyet olarak iki ajansa üyeyiz. AA ise bizi abone yapmıyor, bize ambargo uyguluyorlar. Devletin haber ajansı herkese servis yapıyor ama bize yapmıyor."
Tutuklu Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, aynı manşetler konusunda ek yapmak istediğini belirterek söz aldı:
Murat Sabuncu: Manşetlerden biri "Devletin Kalbine Bomba". O gün Ankara'da Genelkurmay'ın, Meclis'in olduğu yerde PKK bomba patlatıyor. Devletin kalbi orası. Gazetecilikte bu tip acı ama "rutin" olaylarda böyle bir başlık var.
Mahkeme Başkanı: Vakfın, Genel Yayın Yönetmenlerine "Arkadaş burada yayın yönetmenisin ama burada bizim bir senedimiz var, ilkemiz var, bunlar bizim anayasamız" diye bir yüklemesi var mı?
Orhan Erinç: Murat kardeşim masasında 60 gün senedi tuttuğunu söyledi ama o cümlenin baş tarafında benim kendisini çağırdığımı, atanmasını tebliğ ettiğimi, kutladığımı ve "anayasamız budur" diye vakıf senedin verdiğimi söyledi. Yani sizin sorduğunuz soruyu Sabuncu verdi. Cumhuriyet'i bağlayan tek şey senet ve vakfın kabul ettiği yayın ilkeleri. Cumhuriyet'in Genel Yayın Yönetmenliği çok önemli bir görevdir. Hem okurları hem de kızanlar tarafından eleştirilen bir yer.
Mahkeme Başkanı: Can Dündar, İlhan Tanır'ın sözleşmeleri sürüyor mu?
Mahkeme Başkanı: Kaçak diye bileceğimiz sanıklar var. Can Dündar, İlhan Tanır. Bu kişilerin gazeteyle sözleşmeleri sürüyor mu, lağvedildi mi? Yoksa hala gazetenin adamı mı?
Orhan Erinç: İlhan Tanır zaten çok kısa bir süre Cumhuriyet'te çalıştı, kendisiyle herhangi bir bağlantımız yoktur. Can Dündar da kadrolu olarak değil telifle yazı gönderir. Yazı gönderir, yayınlanacaksa ödeme yapılır.
Duruşma avukatların beyanları ile devam ediyor.
Söz avukatlarda
Duruşmada avukatlar beyanatta bulunuyor.
Fikret İlkiz: Savcı FETÖ üyeliğinden yargılanıyor“Soruşturmayı yürüten savcı birden bire bir gün, başlattığı soruşturma üzerine emniyet görevlileri bu konuda karara ihtiyaç olduğunu söyledi ve 30 Ekim Pazar günü karar alındı, 31 Ekim'de uygulandı. “Arkasından 4 Kasım'da savcılık ifadeleri Emniyet'te alındı. Cumhuriyet yöneticileri en altta nezarette iken tanıklar da Emniyet'te ifade verdi. “Bu sırada Barış Pehlivan, bu soruşturmayı yürüten savcı hakkında haber yaptı, savcının doğrudan FETÖ üyeliğinden yargılandığını öğrendik. “Savcılık soruşturma başlatmakla kalmadı tutuklama kararı verdi. “Konuya ilgili Turgut Kazan Bakanlığı aradığında "Bilgimiz yok araştırma yapmamız lazım" dedikten hemen sonra Pehlivan hakkında takipsizlik kararı verildi. “Savcının sorunu neydi?: Hakkında bir ceza davası açılmış. Bir gazeteciden öğrendik, Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nde 4 Ekim tarihli duruşmaları gösteren listede İnam -tekrar adını andım çok özür dilerim – [Murat İnam] sanık ve hakkında 10 ayrı suçlama var. Eğer doğruysa, bu savcı görev yapamaz. “Bu nedenlerle 4 Ekim'de duruşması yapılmış, 19 Ekim'e bırakılmış, 10 suçtan sanıksanız o zaman bu soruşturmayı yürütemezsiniz. O zaman bu savcının görevden alınması gerekir. Adalet Bakanı'nı HSYK'yi göreve çağırdık. Soruşturmayı yürüten savcının adil yargılanma hakkına aykırı işlem yaptığını söyledi. “Savcının soruşturmadan sonra görevden alındığı yalan”“Dünkü duruşma sırasında Başsavcılık açıklama yaptı, 31 Ekim'den yani operasyondan hemen sonra görevden alındığını söyledi. Çünkü salı günü Meclis'teki toplantıda CHP Genel Başkanlığı bu konuda konuştuğu için Başsavcılık açıklama yapmak zorunda kaldı. Çünkü rahatsız oldular. “İddianamenin yazıldığı tarih 3 Nisan 2017. Buna karşılık 28 Mart 2017'de İnam’ın da aralarında olduğu beş savcı tutukluluklarının devamına karar verdi. Dün yapılan Başsavcılık açıklamasında ‘soruşturmadan sonra görevden alındığı’ yalan. "Acaba soruşturmalarda böyle yer almasının yararı ya da zararı var mı? "3 Kasım 2016'da Bekir Bozdağ dedi ki "Cumhuriyet hakkında devam eden Cumhuriyet savcısının adı, Yargıtay'da görülen Selam Tevhid dosyasında sanıklardan biri olarak geçiyor. Buradaki 49 kişinin KHK öncesinde meslekle ilişiği kesilmiş, 46'sı ise KHK ile uzaklaşmış. "HSYK ise İnam'ın meslekten men edilmemesine karar vermiştir. HSYK olarak görevden alırsınız almazsınız, talebimiz, isteğimiz bu değil. Bu soruşturmayı bu koşullarda yürütemezsiniz. “İddianame savcısı, İnam’ın sanık olduğu dosyada tanık”“Cumhuriyet iddianamesinde imzası bulunan Mehmet Akif Ekinci, İnam'ın sanık olduğu dosyada tanık “Siz benim müvekillerime Koza İpek reklamları sordunuz. Sormak zorundasınız çünkü iddianamede var. Ama soruşturma savcısının Koza İpek ile Ekrem Dumanlı ile ilgili ilişkisi var. “21 Ocak 2017'de savcıya dilekçe verdim. Siz bu soruşturmayı yürütüyorsunuz, böyle bir soruşturmanın haklı ve makul yürümesi için ya kovuşturmaya yer olmadığı kararı vermeniz gerekiyor, ya da dava açın. Ama bunu siz yapmayın, ey yürüten savcı çekilin. “Başvuru üzerine Başsavcı da İrfan Fidan bir şey yaptı mı, yapmadı mı yanıt vermedi. "Bir kişi sanıkken başkası için soruşturma yapamaz"“9. Sulh Ceza'da soruşturma savcısını anlattığımız bize masumiyet karinesini hatırlattı. ‘Onun masumiyet karinesi var da bizim müvekillerimizin masumiyeti yok mu?’ diye sorduk. İşte o zaman söz verdim bunu her yerde konuşacağım. "Kişilerin sıfatlarına göre masumiyet karinesi konamaz. Bir kişi bir ceza mahkemesinde sanıkken başkası için soruşturma yapamaz. "Bu iddianame yürüten savcının hazırladığı olanaklarla elde edilmiş, önünüze imzalanmak üzerine gelmiş davanın iddianamesidir. "Soruşturmayı yürüten savcı olma nedeniyle, bununla ilgili AİHM kararını da koyduk, bu adil yargılamanın ihlalidir." İlkiz, İnam'ın yargılandığı iddianameyi mahkemeye sundu. Tora Pekin: Yayın ilkeleri savcıyı niye ilgilendirsin?“Hayali bir senaryoyla inşa edilmiş bir iddianame. Sayın heyetin bazı soruları karşısında bu algıya bir değer verildiğini gördük üzüldük. “Gazetenin yayın ilkeleri, amacı bir savcıyı bir ceza mahkemesini niye ilgilendirsin? “İddianame bariz bir şekilde, saçmalayarak da söylüyor, algıyı oradan çözüyoruz; ‘Cumhuriyet'in devletçi, laik, geleneksel çizgisi aniden değişti’ bunu bilirkişinin, Musa Kart'ın dediği gibi ‘Bir manipülasyon gördüm’ sözü üzerine koymuşlar. "Savcının bir şikayeti varsa okur temsilcimize Güray Öz'e ulaşır iletir. “Gazetede laiklik ilkesine aykırı tek bir makale yayınlanmaz, varsa gösterin. “Cumhuriyet'te PKK propagandasının işi ne? Keşke bu iddianameyi yazan savcılar da Aydın Engin'i dinlemiş olsalar. Cumhuriyet'te şiddet içen eylemi övemezsin. Nokta. “Eğer dönüp dolaşıp Savcı Mehmet Selim Kiraz'ın rehin alındığı haberine geleceksek, keşke birinci sayfadaki haberi okusalardı. “Savcılar gazeteciliği bilmediği gibi Basın Kanunu'nu da bilmiyor. Eğer bilselerdi hakkında dava açma süresi geçmiş ve düşme kararı verilmiş haber için yeniden soruşturma açmazlardı. "Hukuk bir kenara, gerçeği de bu kadar tahrif eden bir iddianame yazısı olsaydı Cumhuriyet gazetesinden bir kişi bile buna cevap vermeye tenezzül etmezdi. "Ama 9 aydır süren bir tutukluluk karşısında suçlamaları –bunlar ne denli saçma olursa olsun- görmezden gelmek mümkün olmuyor. "İktidar medyası yazınca 'yorum', biz yazınca 'darbeye hazırlık'""15 Temmuz darbecilerinin kendilerine koydukları isim ile Cumhuriyet’te yayımlanan “Yurtta sulh cihanda ne” başlıklı bir makale arasında kurulan akıl almaz ilişki. "İktidar medyası “yurtta sulh” yazınca “yorum”, Cumhuriyet yazınca “darbeye hazırlık”. Öyle mi? "PKK’li Cemil Bayık’la Kandil’de yapılan iki röportaj. Şiddete çağrı içeren tek bir sözcük ya da fotoğraf yok, hiçbir hukuka aykırılık yok, üstelik Basın Kanunu’ndaki süreler de geçmiş. Bunlar savcılarımız için hiç önemli değil tabii. "Kandil röportajı yapmayan gazete yok. Gayet normal çünkü kamuoyunun bilmeye, gazetelerin de bu röportajları basmaya hakkı var. Savcılar perdelemeye çalışsalar da AİHM’in bütün hukuksal çerçeveyi gösteren kararları var. Ama başkaları basınca bunun adı gazetecilik, Cumhuriyet basınca “PKK’nın eylemlerini meşru göstermek, PKK ile ittifak kurmak” öyle mi? "MASAK raporuna göre Cumhuriyet gazetesi Kaynak Holding’den, Feza Gazetecilik’ten, Koza Altın’dan, İpek Üniversitesinden para almış, bunlar FETÖ ile iltisaklıymış, demek ki Cumhuriyet adeta FETÖ/PDY tarafından ele geçirilmiş. "Cumhuriyet bu reklam pastasından % 1’in altında pay almış, Sabah, Hürriyet, Yeni Şafak, Akit, Star bizim kat be kat fazlamızı almış. "Onlar reklam alınca ticari kazanç, Cumhuriyet alınca FETÖ/PDY adeta ele geçirdi. Öyle mi gerçekten? "Savcılar bu iddianame nedeniyle suçlu""Eğer hakkında Fethullahçı, şimdiki tabirle FETÖ’cü olma iddiası olan bir yargı mensubu olarak meslekten atılmanız mümkün. "Ama bu ithamla sadece Cumhuriyet’i ve gazetecileri suçlayacaksanız mesleğinizi istediğiniz gibi sürdürebilirsiniz. Elinizi vicdanınıza koyun Murat İnam, siyasal iktidara değen tek bir işlem yapabilir mi? İktidara dokunurlarsa sanık, Cumhuriyet’i tutuklarlarsa savcı. "Soruşturmayı başlatan ve sonuna kadar yürüten ama imzalamayan savcı İnam’la, ona soruşturmada yardım eden ve iddianameyi imzalayan savcı Ekinci ve savcı Baba, bu iddianame nedeniyle suçludurlar. "İnsan devletin atadığı kayyumun verdiği ilanı, bile isteye iddianameye suç delili diye yazar mı? "En gencinin meslek tecrübesi 28 yıl olan, hayatları siyasal mücadeleyle geçmiş, meslek yaşamları örnek gösterilecek, en zor koşullarda görev yapan gazeteci ve avukatlardan söz ediyoruz. Ve deliller bunlar. 10 bin sayfa çöp. "Evet bu davanın bir dönem yargıda örgütlü Fethullah Gülen suç şebekesinin davalarından biri olmasının önünde sadece bir aşama kaldı. "Müsterih olun, yanlış karar verirseniz FETÖ"cü demeyiz""O aşama sizin kararınız elbette. Lütfen müsterih olun, niyetim size “bakın size de FETÖ’cü derler” demek gibi bir düşüklük değil. "Yani vereceğiniz karar yanlış olabilir ama bu yanlış karar sizi örgüt üyesi ya da örgüte yardım eden yapmaz. "O yüzden siz, bize değil savcılığın hayali senaryosuna inanıp çok kötü bir karar verseniz dahi böyle bir yorum yapmayız. "Ha, siyasal atmosferden etkilendiler diyebiliriz. Bu bizim yorum özgürlüğümüzdür. Ama müsterih olun FETÖ’cü demeyiz, bu bizim hem kişisel, hem meslek ahlakımıza aykırıdır. "Burası Cumhuriyet. Bizde taşın sabrı var. Siz ne karar verirseniz verin, gerçeği ortaya çıkarmak için biz sabırla çalışırız. O gerçeğin ne olduğunu da herkesten önce yine biz yazarız. "Gazetecilik suç değildir. Gazetecilik mahkum edilemez." |
(EA/BK)
Ne olmuştu?İddianame, 19 sanıktan tutuklu bulunan 12’sinin 5 Kasım 2016'da tutuklanmasından 156 gün sonra, 4 Nisan 2017'de hazırlandı. Yargılama 24 Temmuz 2017'de başladı. Soruşturmayı Murat İnam başlattı. İnam "FETÖ davası” sanığı. İnam'ın imzasının yer almadığı iddianameyi, İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Mehmet Akif Ekinci ve Cumhuriyet Savcısı Yasemin Baba imzaladı. Gazetecilik faaliyetlerininsuç olarak olarak yer aldığı iddianamenin 106 haber delil ve dayanak, 149 tweet, 17 gazeteci ve gazete yöneticisi de tanık olarak yer almıştı. Savcılık, “Silahlı terör örgütlerine üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma” suçlarından cezalandırılmalarını talep ediyor. Kim yargılanıyor?Tutuklular: Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, köşe yazarı Kadri Gürsel, karikatürist Musa Kart, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Önder Çelik, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi avukat Bülent Utku, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi avukat Mustafa Kemal Güngör, köşe yazarı Hakan Kara, Kitap eki Genel Yayın Yönetmeni Turhan Günay, okur temsilcisi Güray Öz, Cumhuriyet Gazetesi İcra Kurulu Başkanı avukat Akın Atalay, muhabir Ahmet Şık, tweet'leri nedeniyle yargılanan tutuklu sanık Ahmet Kemal Aydoğdu. Hakkında adli kontrol kararı verilenler: Cumhuriyet Gazetesi eski yayın yönetmeni ve köşe yazarı Aydın Engin, Cumhuriyet Gazetesi köşe yazarı Hikmet Çetinkaya. Hakkında kısıtlama kararı olmayanlar: Eski muhasebe müdürü Bülent Yener, muhasebe müdürü Günseli Özaltay, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Erinç. Hakkında yakalama kararı olanlar: Cumhuriyet Gazetesieski genel yayın yönetmeni ve köşe yazarı Can Dündar, Cumhuriyet Gazetesi eski çalışanı İlhan Tanır. Sanıklardan Ahmet Kemal Aydoğdu hariç tüm sanıklar Cumhuriyet çalışanı veya yöneticisi. Kime kaç yıl istendi?Can Dündar, Mehmet Murat Sabuncu, Kadri Gürsel, Aydın Engin, Bülent Yener ve Günseli Özaltay’ın, “silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme” suçundan ayrı ayrı 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapsi; Akın Atalay, Mehmet Orhan Erinç ve Önder Çelik’in “silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme” ve “hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma” suçlarından ayrı ayrı 11,5 yıldan 43 yıla kadar hapsi; Bülent Utku, Musa Kart, Turhan Günay, Güray Öz, Hakan Karasinir, Mustafa Kemal Güngör, Hikmet Aslan Çetinkaya’nın da “silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme” ve “hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma” suçlarından ayrı ayrı 9,5 yıldan 29 yıla kadar hapsi; Ahmet Şık’ın ise “PKK ve DHKP/C” silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte yardım etmek” suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapsi istendi. Ahmet Kemal Aydoğdu'ya ait olduğu iddia edilen "jeansbiri” hesabından atılan 31 tweet iddianamede şöyle yer alıyor: “Aydın Engin’in Twitter’de jeans- Biri ismini kullanan FETÖ/PDY yöneticisi şüpheli Ahmet Kemal Aydoğdu tarafından 20 Ekim 2016 tarihinde Aksilahlanma hastaginin açılmasından sonra 23 Eylül 2016 tarihinde “AKSK (Ak Silahlı Kuvvetler)” başlıklı bir yazı yazarak bir algı çalışması başlattığı... FETÖ/PDY’nin darbe girişimini bastıran kahraman Türk halkının birlik ve beraberliğini bozarak, toplumsal fay hatlarını harekete geçirmek amacıyla tutuklu şüpheli Ahmet Kemal Aydoğdu’ya ait ‘Jeans- Biri’ isimli profilden başlatılan ‘Aksilahlanma’ etiketini gazete ve internet sitesinde haberleştirdiği, yine şüphelilerden Aydın Engin tarafından bu paylaşımın müstakil bir yazı konusu edilerek, kamuoyu nezdinde doğru ve inandırıcı olduğu yönünde kanaat oluşturmaya çalıştığı, böylece silahlı terör örgütü FETÖ/PDY’nin amaçlarına hizmet ettiği görülmüştür.” Mahkeme heyetiİstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti başkanı: Abdurrahman Orkun Dağ. Üye hakimler ise şöyle: Ramazan Çiçek, Halit İçdemir. Duruşma savcısı: Hacı Hasan Bölükbaşı. |