Özgür Gündem gazetesine polis baskınında gözaltına alınan ve 22 Ağustos’tan beri tutuklu bulunan Özgür Gündem Yazı İşleri Müdür İnan Kızılkaya, nöbetçi yayın yönetmeni Celal Başlangıç ile bugün 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde hakim karşısındaydı. Kızılkaya'nın savunma hazırlamasına imkan vermeyen cezaevi koşullarını paylaştığı yazılı ifadesini aynen paylaşıyoruz. |
Haberin Kürtçesi için tıklayın
Sayın Mahkeme Heyetine
16 Ağustos günü ağır silahlarla donatılmış özel hareket polisleri tarafından gazete binasına baskın yapıldı. Gazetede çalışan arkadaşlarla birlikte, “size devletin gücünü göstereceğiz” diyen polislerce bina içinde darp edildik.
Linç edilircesine yerlerde sürüklendik, küfür ve hakaretlerle, ellerimiz ters kelepçelenerek gözaltına alındık. Bindirildiğimiz çevik kuvvet otobüsünde de darp olayı devam etti.
Ben ve gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Bilir Kaya polislerce başka bir arabaya bindirildik. Minibüsün içinde yere yatırılarak ters kelepçeli şekilde, “Sizi Musa Anter gibi öldüreceğiz, asit kuyularına atacağız” tehditleriyle yedi sekiz saat boyunca bekletildik.
Götürüldüğümüz Esenler Karakolu'nda altı gün boyunca hayvan barınağını andıran bir yerde gözaltında tutuldum. Daha sonra çıkarıldığım hakimlik tarafında gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Bilir Kaya ile birlikte tutuklandım (22 Ağustos).
26 Ağustos’ta getirildiğimiz Silivri 9 Nolu F Tipi Cezaevi girişi, mahkûm kabul bölümünde gardiyanlarca zorla çıplak aramaya tabi tutuldum. Karşı çıktığım çıplak arama tacize vardırıldı ve işkenceye çevrilerek uygulandı.
O günden beri Bilir Kaya ile birlikte ağır tecrit ortamında tutuluyorum. Kaldığımız oda üç sefer değiştirildi ve her seferinde avukat ve aile görüşümüzün gün ve saati değiştirildi.
Bayramda gerçekleşen açık görüşte bile kardeşim ile yan yana durmamıza aramıza masa konularak müsaade edilmedi. Görüşçünün getirdiği kitaplar cezaevi yönetimince yasak denilerek kabul edilmiyor.
43 gündür ben ve Bilir Kaya’ya cezaevi kütüphanesinden sadece üç kitap ile bize gönderilen birer kitap verildi. Mektup gönderme hakkımız yasak denilerek geri çevriliyor. Nedenini sorduğumuzda OHAL [Olağanüsti Hal] gerekçe gösteriliyor.
12 Eylül 1980 askeri darbesi dönemindeki koşulları anımsatan ayakta sayım dayatılıyor. Kabul etmediğimizde psikolojik baskı görüyor ve tehdit ediliyoruz.
Bir gazeteci olarak dünyayla iletişim hakkımızı bize verilen bir gazete ile gidermeye çalışıyoruz. Cumhuriyet, Evrensel, Birgün gazeteleri, gerekçesizce istememize rağmen verilmiyor.
Sohbet, spor hakkı ve ortak faaliyetler yine OHAL bahane edilerek engelleniyor. Birkaç gün önce sadece TRT1’de ayarlı bir radyo temin edebildik. Televizyon edinme talebimiz keyfi şekilde geçiştiriliyor.
Mektup attırılmadığından ailemiz dışında üç kişi ile görüşme ve telefon etme hakkımı bu kişilerin bilgileri elimde olmadığından kullanamıyorum.
Aile ya da sınırlı avukat görüşüne çıkarıldığımızda görüşme kabinine girene kadar gardiyanlarca birkaç kez yapılan üst aramaları tacize varıyor.
”Ayakkabını çıkar, eğil yere vur, giy” komutu ile koridorda geçerken; “sağa sola bakma, duvar dibinden yürü, dur, bekle, hızlan, yavaşça” sözleriyle askeri nizamdan beter uygulamalar dayatılıyor. Sevk talebimiz ve diğer şikâyetlerimiz idare tarafından dikkate alınmıyor ve cevapsız bırakılıyor.
Darbeciler başarılı olsaydı devreye koyacakları uygulamalara maruz kalıyoruz. Demokrasi bayramının kutlandığı bu günlerde demokrat basın-yayın kuruluşları kapatılıyor. Gazeteler, aydınlar, yazarlar tutuklanıyor. Bu çelişkinin nasıl izah edileceği sorusu ortada kalıyor.
Ayrıca gazete binasına, dava dosyalarına ve gazete arşivine el konuldu. Gazete binası mühürlenip kapatıldığı için dava dosyalarına erişmem mümkün olmadı.
Haksız ve hukuka aykırı şekilde tutuklanmama ve yargılanmamam gerekçe yapılan olay tamamen gazetecilik faaliyetlerine dayandırılmaktadır.
Haber verme, kamuoyunu bilgilendirme, düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamındaki faaliyetlerim gerekçe gösterilerek tutuklanıp, yargılanmama karşın bir gazeteci olarak sınırlı iletişim ve avukat desteği hakkından yoksun durumundayım.
Anlatmaya çalıştığımız durumdan kaynaklı olarak bulunduğu ağır tecrit koşullarından dolayı bırakın savunma yapabilme, bir tutuklunun-insanın düşünce ve ruhsal durumunu koruması bile çok zordur. Bu nedenle savunmamı hazırlamak için süre talep ediyorum.
Saygılarımla
İnan Kızılkaya (İK/BA)