Click here to read the article in English / Haberin İngilizcesi için buraya tıklayın.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD), DİSK Basın İş, Haber Sen ve Basın Enstitüsü Derneği’nin (IPI Türkiye) mahpus gazetecilerin serbest bırakılması için başlattığı Habere Özgürlük Kampanyası’na kapsamında bir araya geldi.
TGC Burhan Felek Konferans Salonu’nda gerçekleşen panelde MİT TIR’ları haberi nedeniyle 25 Mart Cuma günü ilk duruşmalarına çıkacak olan Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül ile TGC Başkanı Turgay Olcayto, TGS Başkanı Uğur Güç, DİSK Basın İş Başkanı Faruk Eren, Gazetecilere Özgürlük Platformu Dönem Sözcüsü olan Ankara Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Ümit Gürtuna, Haber-Sen İstanbul 5 No’lu Şube Başkanı Engin Başçı, IPI Türkiye Temsilcisi Kadri Gürsel, PEN International’dan Elisabeth Olin, Uluslararası Gazeteciler Federasyonu’ndan (EFJ) Barry White ve Mehmet Köksal, Gazetecileri Koruma Komitesi'nden (CPJ) Nina Ognianova, Avrupa Basın ve Medya Özgürlüğü Merkezi’nden (ECPMF) Michelle Trimborn ve Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Genel Sekreteri Christophe Deloire da konuşmacı olarak yer aldı.
Dündar ve Gül'ün yargılandıüı MİT TIR'ları davasının yargının bağımsızlığı ve Türkiye'de basın özgürlüğü açısından çok kritik bir dava olduğunu belirten konuşmacılar, ifade özgürlüğü ihlallerinin yarattığı tehlikeye dikkat çekerek tüm mahpus gazeteciler için özgürlük istediler.
Olcayto: Basın dayanışmıyor
"Sadece gazeteciler değil bilim insanları, akademisyenler, aydınlar da zor dönemden geçiyor. Demokrasinin olmazsa olmazı dediğimiz basın özgürlüğünün izine rastlamak mümkün değil.
"Türkiye’de basın dayanışma halinde değil. Pek çok meslektaşımız, köşelerinde, televizyonlarda nefret suçu denebilecek tarzda haberler yapıyor, muhalif gazetecileri suçluyor, açıkça yargısız infaz yapıyorlar. Bize buna yakın zamana kadar alışık değildik ama alıştırıldık."
Dündar: Sona yaklaştık, artık yarını konuşmalıyız
"Biz bir haberi değil gazeteciliği savunuyoruz. En çok uğraşmak zorunda kaldığımız karşıtlarımız gazetecilerdi. En büyük yalanları, hakaretleri onlar yazdı. Dolayısıyla burada meslek dayanışmasından değil, iyi ve kötü arasındaki çatışmadan bahsedebiliriz. İyi gazeteci ve kötü gazeteciler var.
"Bu bizi cezalandırırken aslında yapılan şey diğerlerini susturmak. İktidar iki yol izliyor gözbağı ve gözdağı. Gözbağı ile halkı göremez kılıyor, gözdağı ile göstermeye çalışanların gözlerini dağlıyor. Bizim tutuklanmamızın bunun ötesinde bir anlamı var. Tüm mesleği ve toplumu tutuklama anlamı var. Elimizden geldiğince direniyoruz. Yine direneceğiz.
"Yarınki duruşma AYM’nin varlığını sorgulayacak. Bağımsız mahkeme var mı, yoksa iktidarın emirinde mi bunu gösterecek.
"Ama artık yarını konuşmamız lazım. Bu enkazı nasıl kaldıracağız, özgür medyayı nasıl kuracağımızı konuşmamız lazım. Yarını konuşmamız lazım. Çünkü bu gidişat bizi sona çok yaklaştırdı."
Gül: Cumhurbaşkanı iyi şeyler olmasını istemiyor
"Bu toplantı salonunda çok sayıda sendika toplantısı yaptığımızı hatırlıyorum. O zamanda sendikalaşmaya karşıtlığı işten çıkarmalar vardı. Bugünkü sürece gelince o zamandan daha fazla dibe gitmiş bir meslekte hayat damarı bulmaya çalışıyoruz.
"Medyayla birlikte düşünce hayatı da tahribat altında olduğunu net olarak görmemiz gerekir. Akademisyenlerin de tutuklanıyor olması alarm zillerinin çaldığı noktadır. AYM kararı önemli bir karardı çıta olur, özgürlükler ivme kazanır diye düşünmüştük. Cumhurbaşkanı ‘Tanımıyorum’ dedi. Bunu demesi bize husumetinden değil, bu iyi kararı lekelemek içindi. İyi şeyler olmasını istemediğini gösterdi. Bunun kavgası yaşanıyor. Yarınki duruşma da bununla ilgili. Evet medyanın bir nefes almaya ihtiyacı var ama topyekün ülkenin nefes almaya, iyi şeylere ihtiyacı var."
Trimborn: Haber alma hakkı önündeki engeller kaldırılmalı
"Nerede tehdit, gözdağı ve sansür gazetecilerin haber yapmasını engelliyorsa, orada sadece basın özgürlüğü değil aynı zamanda demokrasi sorunu vardır.
"Tutuklama ve yargılamalar sadece saygı duyulan gazetecilere zarar vermekle kalmıyor, aynı zamanda diğer gazeteci ve yurttaşlara da başlarına gelebileceklerle ilgili mesaj veriyor. Bu durum basın özgürlüğü önündeki en büyük tehlikeye, otosansüre sebep oluyor.
"Bağımsız gazetecilik ve bilgi edinme hakkı insan hakkıdır. Bu nedenle Türkiye yöneticilerini ve yargısını Can Dündar, Erdem Gül ve haksız yere yargılanan tüm gazeteciler hakkındaki suçlamaların düşürmeye, mahpus gazetecilerin serbest bırakmaya ve sansürü sona erdirmeye çağırıyoruz. Halkın haber alma hakkını engelleyebilecek hiçbir girişime pabuç bırakılmamalı."
Güç: MİT TIR’ları davası turnusol kağıdı
"Bugün 33 meslektaşımız cezaevinde. Yüzlerce meslektaşımız yargılanıyor. Terör örgütü üyeliği, propagandası ya da hakaretle suçlanıyorlar. Biat etmeyen ne kadar yayın kaldıysa sesini kısmak için yeni yasa çıkarıyor, kayyum atayıp el koyuyor. Atanan kayyumlar gazeteleri kapatıp yüzlerce gazeteci işten çıkarılıyor. Muhalif olduğu için programlar yayından kaldırılıyor. Her toplumsal olayın ardından yayın yasaklarıyla halkın haber alma hakkı engelleniyor.
"Siyasi iktidar hukuku müdahaleyle baskı altına almaya çalışıyor. Hukuk siyasi iktidarın gölgesinde. Can Dündar ve Erdem Gül’ün davasına iki gün kala duruşma savcısı değil. Bu açıkça yargıya müdehaledir. Bu dava turnusol kağıdı olacak."
Eren: Hiç iç açıcı değil
"Son altı ayda bombalı saldırılarda üç yüze yakın insan kaybettik. Yasalar hiçe sayılarak sokağa çıkma yasağı ilan ediliyor, ilk internet ve telefon kesiliyor. Cizre’de kaç kişinin öldüğünü bilmiyoruz çünkü gazeteciler çıkarıldı. Meslektaşımız vurulup yaralandı. Ülkenin durumu hiç iç açıcı değil. Gazetecilik açısından da her geçen gün bu kadar da olur mu diyeceğimiz şeyler yaşıyoruz. Kayyum atanıyor sahip çıkana gaz su sıkılıyor, bir kanal uydudan çıkarılıyor."
Başçı: Gazeteci gazetecinin kurdu oldu
"Türkiye çok tuhaf zamandan, gazeteciliğin sorgulandığı bir dönemden geçiyor. Meslektaşlarımız inanarak ya da inanmış gibi yaparak bunun casusluk olduğun söylüyor. Gazeteci gazetecinin kurdu haline geldi. Bırakın dayanışmayı birbirimizi yok etmeye çalışıyoruz. İktidar tarafından zorla bir suskunluk sarmalı içine itildik ve bu durumu olağanlaştırdık.
Sendikalar adeta yok. Neye dayanarak gazetecilik yapacağız? Gücümüzü halktan alıyoruz, Anayasa’da belirlenmiş güvenceden söz ediyoruz. Kalemini siyasal iktidara satmış insanlarla o AYM’yi de ortadan kaldırılmak isteniyor, yok yerine konuyor. Herkes kendi kabuğunun içine çekiliyor ve görmeden hayat yaşıyor. Kurtuluş yolu bu kabukları atmak. Gazeteciysek örgütlü olmak."
Olin: Yazma hakkını savunuyoruz
"İfade özgürlüğü demokratik toplumun temeli. Kamuoyunu korumanın etkin yolu buradan geçer. Dündar ve Gül de bu rollerini yerine getirdiler. Bu işlerini yaptıkları için bu absürd yargılamayla karşılaşıyorlar ve buna karşı dünyadan yazarlar olarak onların yanında olacağız. PEN, en büyük yazar örgütlerinden ve görevimiz insanların yazarak kendilerini ifade edebilme hakkını korumak. PEN olarak Türkiye’de de yazma özgürlüğünü savunmaya devam edeceğiz."
Gürsel: Dayanışmaktan başka çaremiz yok
"Dündar ve Gül'ün tutullanmaları bir trajediydi. Bir sevinç yaşadık. Şimdi yine birisi bu trajediyi tekrar ederek bir komediye dönüştürmek istiyor. Bunun önüne geçmek lazım çünkü bizim için komedi olmayacak. Bu aslında bir çılgınlık. Buna karşı dayanışmadan başka çaremiz yok."
Deloire: Savcıların başka işi yok mu?
"Türkiye’de demokrasi ve bireysel özgürlükleri tehdit altında. Türkiye terör tehlikesi altında. Peki, neden Türkiye yetkilileri sahte tehditler üretme peşinde? Can Dündar ya da Erdem Gül’e bakın. Gerçekten yüzlerinde tehdit olabilecek bir ifade görüyor musunuz? Zaman ya da İMC’yi izleyemiyorsunuz. Aynı şekilde neden buralarda terör arıyorlar.
"Savcıların, akademisyenleri ve gazetecileri soruşturmaktan başka işi yok mu? Eğer bir ülkede siyasetçiler kamuoyuna gazetecilerin devlet sırını yazdıklarını söylüyorsa bilin ki yalan söylüyorlardır. Türkiye tarihsel bir an yaşıyor. Gazetecilik bir suç değildir. Zerre kadar sorun değildir, çözümüdür."
Ognianova: Yargının bağımsızlığını yarın göreceğiz
"Dündar ve Gül’ün davasına katılmak, CPJ’in desteğini sunmak için Türkiye’ye geldim. Onlar, eleştirel ve etkin gazetecilik yapmaktan başka bir şey yapmadılar. Sadece Türkiye değil, bölge açısından elzem bir dosyayı işledikleri için bu suçlamalarla karşı karşılar.
"Yarın çok önemli. Çünkü yarın Türkiye yargısının nasıl hareket edeceğini göreceğiz. Bağımsız olarak mı hakaret mi edecekler yoksa siyasi liderlerin müdahalesinde yaratmak istediği gibi siyasi motivasyonla mı hareket edeceğini göreceğiz. Mahkemeden, doğru olanın yapılıp suçlamaların geri çekilmesini istiyoruz. Ama yarın sonuç ne olursa olsun meslektaşlarımızın yanında olmak için adliyede olacağız."
Temsilciler Dündar ve Gül’ün duruşmasını izleyecek
Meslek örgütleri Gül ve Dündar’ın 25 Mart'taki duruşmalarını da izleyecek.
TGC, TGS, ÇGD, DİSK Basın İş, Haber Sen ve Basın Enstitüsü’nün başlattığı mahpus gazetecilerin özgürlüğü için başlattığı kampanyaya Avrupa Gazetecilik Federasyonu (EFJ) Uluslararası Gazetecilik Federasyonu (IFJ), IPI, Medya Etik Ağı (EJN) destek verdiklerini açıklamıştı.
Kampanya kapsamında şu adresten “Habere Özgürlük” başlığıyla imza kampanyası da başlatılmıştı. (EA)