Gazetecilik meslek örgütleri, halkın haber alma hakkının önündeki giderek artan yayın yasakları, sansür, oto sansür, gazetecilerin tutuklanması gibi engellerin kaldırılması için bir araya geldi.
Ankara'da Mülkiyeliler Lokali'nde basın toplantısı yapan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) ve DİSK Basın İş, halkın haber alma hakkının önündeki engellerin kaldırılmasını, gazetecilik mesleğinin hedef gösterilmeden, saldırıya uğramadan, tutuklanmadan yapılabilmesini istedi.
Toplantıya TGC Başkanı Turgay Olcayto, TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş, TGS Genel Başkanı Uğur Güç, ÇGD Genel Başkanı Ahmet Abakay ve DİSK Basın İş Başkanı Faruk Eren ile TGC Hukuk Danışmanı avukat Gökhan Küçük, MİT TIR’ları haberi nedeniyle tutuklu olan Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün eşi Aslı Gül katıldı.
Basın meslek örgütleri gazetecilerin tutuksuz yargılanması için çağrı yaptı, önümüzdeki günlerde uluslararası basın örgütleriyle Erdem Gül, Can Dündar ve tüm tutuklu gazetecilerin tutuksuz yargılanmaları için bir imza kampanyası başlatacaklarını duyurdu.
Güneş: Ağır bir süreçten geçiyoruz
Toplantının sunuculuğunu üstlenen Güneş “Ağır bir süreçten geçiyoruz. Yine karanlık bir gündeyiz” dediği konuşmasında basın mensuplarına yönelik baskılara değindi.
“Gazeteciler yaptıkları haberler gerekçe gösterilerek ‘terörist’ denilerek tutuklanıyor. Son 6 yılda 300 gazeteci cezaevine girdi, çıktı. Daha sonra terörle hiçbir ilişkileri olmadığı anlaşıldı.
Diyarbakır’daki meslektaşlarımız güvenlik güçlerinin ‘Geçmişte öldürülüyordunuz şimdi tutuklanıyorsunuz’ denilerek bunu bir gelişme gibi sunduklarını söylediler. Bacağından vurulan imc tv Muhabiri Refik Tekin, terörist olarak damgalandı. Hastanede tedavisi devam ederken gözaltına alınmak istendi. Meslek örgütlerinin yaptığı açıklamalardan sonra gözaltı kararı kaldırıldı. Başka bir meslektaşımız da bodrum katında mahsur.”
Olcayto: Kimse yaşananları duymuyor
Olcayto ise “Gazetecilik mesleği, demokratik ülkelerde, çağdaş demokrasilerde nasıl işliyorsa öyle işlesin istiyoruz” dediği konuşmasında şunları ifade etti:
“Türkiye’de gazeteciliğin sadece kendilerine bağlı kalarak işlemesini öngören bir iktidar yapısı var. Tek tip gazetecilik istiyorlar. Sadece devletle ilişkili kurumların haberlerinin yayınlanması isteniyor. Patlamalar oluyor. Hemen arkasından yasaklamalar geliyor. Kimse yaşananları duymuyor. Kendi koydukları sansürlerle bu defa da hukuka yönelik bir yapı işliyor.
“Güneydoğu’da gazetecilik yapmak her geçen gün zorlaşıyor. Diyarbakır’a biz de gittik. Haber Nöbeti tutmak için giden meslektaşlarımızın izlenimlerine göre, bölgede gazetecilik zorlaşıyor. Gazeteciler cezaevine giriyor, çıkıyor. Cezaevinde meslektaşlarımız var.”
Olayto konuşmasını “Meslektaşlarımız tutuksuz yargılansınlar. Özgürlükleri ellerinden alınmasın” diyerek bitirdi.
Abakay: Özgürce gazetecilik yapmak istiyoruz
“Gazeteciler olarak ‘olmayacak’ bir şey istemiyoruz” diyen ÇGD Başkanı Abakay ise “Mesleğimizi özgürce yerine getirmek istiyoruz. Halkın gerçekleri, olayları doğru şekilde zamanında öğrenmesi için çaba gösteriyoruz. Evrensel gazeteciliğin yaşama geçmesini istiyoruz” diye konuştu.
Abakay, gazetecilerin hapishanelerde olmasının basın ve ifade özgürlüğü ile bağdaşmadığını belirterek “Meslektaşlarımızın özgürce haber yapmasını istiyoruz” dedi.
Güç: Halkın haber alma hakkı için çabalıyoruz
TGC Başkanı Güç de Türkiye’de gazetecilik yapmak her geçen gün daha da zorlaştığını vurguladığı konuşmasında “Gazeteciler halkın haber alması için çabalıyor” dedi.
“Eğer Türkiye’de yaşayan vatandaşlarımız doğruyu öğrenemezse nasıl yorum yapabilecek?” diye soran Güç şöyle devam etti:
“Bu sebeple gazetecilik meslek örgütleri olarak; halkın haber alma hakkını savunuyoruz. Bu nedenle de gazeteciler bugün cezaevindeler. Hiçbir ülkede gazeteciler üzerine bu kadar korku iklimi yaratılmaya çalışılmıyor. Terör örgütü üyeliğinden suçlanmıyor. Dünkü patlamada ambulans gelmeden yayın yasağı geldi. Dün de gördüğünüz üzere, olayın üstünden bir saat bile geçmeden yayın yasağı geldi. Halkın haber alma hakkı yine engellendi.”
Eren: Türkiye içinde savaş muhabirliği yapılıyor
DİSK Basın İş Başkanı Eren de konuşmasında şu noktalara dikkat çekti:
“Sokağa çıkma yasağının uygulandığı yerlerde meslektaşlarımız Türkiye sınırları içinde savaş muhabirliği yapıyorlar. Patlamalar arasında gazetecilik yapmaya çalışıyorlar. Güvenlik görevlilerinin tehdidi altında halka haber ulaştırmaya çalışıyorlar. Bugün bir muhabir arkadaşımız Sur’da bodrumda mahsur. Onun güvenli bir şekilde tahliye edilmesi lazım. Sokağa çıkma yasağı olan yerlere gazetecilerin gitmesini ve güvenli bir şekilde çıkmalarının sağlanmasını istiyoruz. Orada yaşananları kamuoyu bilsin istiyoruz. Gazetecilik baskı altında. Özgürlüğün baskı altında olduğu yerde şiddet artar. Şiddet olmasın diye özgürlük, toplum için, çocuklarımız için özgürlük istiyoruz. Meslektaşlarımız yaptıkları haberler nedeniyle tutuklu. Gazeteciler üzerindeki baskının kalkmasını, meslektaşlarımızın özgür olmasını istiyoruz. Ülkenin bir an önce normalleşmesini istiyoruz.”
Küçük: Gazetecilik tehdit mesleği olarak görülmeli
TGC Hukuk Danışmanı Küçük ise “Hukuk devletinin sonuna doğru gittiğimizi görüyorum” dediği konuşmasında hakime ait olması gereken yetkilerin polisler tarafından kullanıldığını, iddianamelerin polisler tarafından da hazırlandığını belirtti.
“Gazetecilik meslek ilkelerinin tüm kamuoyunun ve mahkemelerin benimsemesi gerekiyor” diyen Küçük “Umarım gazetecilik mesleği tehdit mesleği olarak görülmez. Erdem Gül ve Can Dündar ile ilgili Anayasa Mahkemesi bir hak ihlali olduğuna dair bir karar vermezse; bu dava Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gittiğinde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin tutukluluk, özgürlük hakkı ile ifade özgürlüğünü düzenleyen 5. ve 10. maddesinin ihlal edildiğine dair karar verileceğini tahmin ediyoruz” diye konuştu. (EA)