“Jandarma var dedi” isimli haberim üzerine devletin sır bilgilerini ifşa etmek ve bir terör örgütüne yardımcı olmak gibi suçlamalarla karşılaştım. Hiçbir şekilde bu suçlamaları mantığım almıyor çünkü gazetecilik zor bir şeydir.
Ben 20 yıla aşkın gazeteciyim. Gazetecilik tehlikeli bir şeydir bazen iktidarların, devlet otoritesini kullanan yetkililerin çatışmalarını içerir. Dünyada buna beşinci kuvvet denilmesinin nedeni de budur.
Bir gazeteci olarak bu tür tehlikelerin ve sıkıntıların farkındayım ama asla bir terör örgütü ile bir haberin ya da casusluk faaliyetinin yan yana anılmasını, kendi tecrübem ve biraz da hukuk bilgisi bakımından bunu bir çerçeveye oturtamıyorum.
Haberle ilgili konuşmam gerekirse Can Dündar da anlattı. Ben Can Dündar'ın görüşlerini tekrarlamamak için biraz da Ankara gazeteciliğinden bahsetmek isterim. Ben esas olarak Ankara gazeteciliği yürütüyorum. Öğrenciyken bize nelerin haber olacağı anlatılır. Ankara gazeteciliği alt birimine gelindiğinde; devlet organlarının faaliyetleri anlatılır. Ankara gazeteciliğini en önemli görevi; devlet organların faaliyetlerini izlemek, takip etmek ve haberleştirmektir.
Dolayısıyla buradaki haberdeki esas unsur devletinin en önemli organlarından biri olan jandarmaya ait bir belgedir. Benim için haber değeri taşıyan budur. Ben bir habere bakarken kim kiminle kavga ediyor, bu haber kimin işine yarayabilir, kime zarar verebilir sorularını sormam. Benim için önemli olan toplumun huzuru güveni ve barışıdır.
Benim daha çok görevim devlet aygıtını kullanan iktidarı izleyip haberleştirmek ve halktan bir şeyler saklanıyorsa bunları araştırmak, ortaya çıkarmak ve paylaşmaktır.
Ben devlet güvenliğini daha çok şöyle düşünüyorum:
Halkın güvenliği, ülkenin güvenliği gibi düşünüyorum. Mesela bir devletin güvenliği ancak halkın güvenliği varsa olabileceğini düşünüyorum. Silahlar meselesi de şu açıdan bir gazeteci olarak önemlidir; halkın güvenliği ve barış içinde yaşaması anca silahsızlanma ile mümkündür. Yasal silahlanma dışında ülkenin ordusu ve polisi var. Ancak bunların dışında bir silahlı faaliyetler varsa ve bu durum topluma zarar vereceğinden gazeteci bunu halka haber vermelidir.
Ayrıca bir örnek daha vermek istiyorum: Örneğin ülkede ağır bir salgın hastalık olabilir. İktidara gelen parti seçimi kaybetmemek için bu durumu halktan saklayabilir. Bunu öğrenen gazetecinin de bu durumu yazmaması mesleki açıdan suçtur. Ben silah meselesinde bu bakış açısını savundum.
Aslında bunları yazan sadece biz değiliz. Gazetelerde, televizyonda ya da sosyal medyada bunlar yazıldı. Dolayısıyla benim bakış açım tamamen halkın bilgilendirilmesi mantığıyla hareketle oluşmuştur.
Son olarak söyleyeceğim ise savcılık tutuklanmamı istedi. Sonuçta ben hiçbir örgüt üyesi değilim. Bilerek ya da isteyerek bir terör örgütüne yardım etmeyi asla kafamdan geçirmedim. Üzerimdeki casuslu suçlamasını son derece üzücü olarak değerlendiriyorum. Ben bu suçtan ceza alıp yargılanırsam bu aynı zamanda ülkedeki düşünce özgürlüğü ve halkın haber alma hakkı ve medyanın iktidarı denetleme görevi çok azalmış olacaktır.
Bu suçlarla yargılanmak medyayı daha fazla korkutacak. Halkın gerçekleri bilmesinin önüne geçen bir süreç başlayacaktır. Suçlamaları reddediyorum, serbest kalıp haber yazmaya devam etmek istiyorum. (EA)
Kaynak: Cumhuriyet