LGBTİ örgütleri, 13. İstanbul LGBTİ Onur Yürüyüşü’ne yönelik polis saldırısı nedeniyle bugün suç duyurusunda bulundu.
İçişleri Bakanı Sebahattin Öztürk, İstanbul Valisi Vasip Şahin, İstanbul Emniyet Müdürü Selami Altınok ve 28 Haziran günü Taksim bölgesinde görev yapan polisler hakkında yapılan suç duyurusuna, derneklerin yanısıra yürümesi engellenen 68 kişi de bireysel dilekçe vererek dahil oldu.
Lambdaistanbul, Kaos GL, SPoD ve Kırmızı Şemsiye dernekleri, soruşturmanın “Kasten Yaralama (TCK 86-87), İşkence (TCK 94-95. Md.), Eziyet (TCK 96. Md.), kötü muamele, Cebir (TCK 108.md.), Zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması (TCK 256.md.), Görevi kötüye kullanma (TCK 257. md.), Kanuna Aykırı Emir Vermek ve Yerine Getirmek ( TCK 24), İfade Özgürlüğünün Kullanımını Engelleme (5237 Sayılı TCK m.115), Toplantı ve Gösteri Yürüyüş Hakkının Kullanımını Engelleme (2911 Sayılı Kanun), Hürriyeti Tehdit (TCK 109)” suçlarına istinaden gerçekleştirilmesini talep etti.
“Devlet yetkilileri, din alimi gibi karar verdi”
Toplu suç duyurusu öncesi İstanbul Çağlayan Adliyesi önünde yapılan basın açıklamasında, avukat Yasemin Öz, İstanbul Valisi’nin milletvekillerine yürüyüşün LGBTİ bireyler tarafından yapılması nedeniyle iptal edildiğini açıkça ifade ettiğini hatırlattı.
68’e yakın kişinin destek verdiği açıklamada, avukat Öz şöyle konuştu:
“Valilik basına yürüyüşün engellenmesine resmi gerekçe olarak bildirim yapılması yükümlülüğünün yerine getirilmediği duyurdu. Oysaki bizim hukukumuzda, bildirim yapma yükümlülüğü yalnızca göstericilerin güvenliğinin devlet tarafından sağlanması için oluşturulan bir yükümlülüktür. Yetkililerin izin vermeme yetkisi yoktur. Zaten Onur Yürüyüşü de tüm medyada yer aldığı ve yetkililer bundan haberdar olduğu için bildirime gerek kalmamıştır. Devletin zaten göstericilerin güvenliğini sağlayacak kolluk kuvvetini fazlasıyla yürüyüş bölgesine sevk ettikleri, bu polislerin binlerce insanı dağıtabilme kapasitesinden bellidir. Devletin barışçıl bir gösteri yürüyüşünü şiddet kullanarak engellemesi hukuka aykırıdır.
“Devlet yetkilileri din alimi gibi hangi yürüyüşün Ramazan’da yapılıp yapılamayacağına karar veremezler. Toplumun bundan rahatsız olacağına karar verme hakları da yoktur. LGBTİ’lerin arasında da farklı dinlerden inançlı kişiler de mevcuttur. Hukuk, laik bir devlette devlet yetkililerinin din alimi gibi karar almasını himaye etmez.”
Yapılan suç duyurusunda Türkiye yasaları ve taraf olunan sözleşmelerin maddeleri hatırlatılırken, AİHM’in “mevcut olaya anında cevap verme gereğinin doğduğu bazı özel durumlarda, anında toplanma hakkının bildirim ödevinin önüne geçebileceğini” kabul ettiği (Bukta vd./Macaristan, no. 25691/04, 17.07.2007; Eva Molnar/Macaristan, no. 10346/05, 07.10.2008, para. 38.)da yer verildi.
Ne olmuştu?
28 Haziran Salı günü, her sene olduğu gibi İstiklal Caddesi’nde düzenlenmesi planlanan 13. İstanbul LGBTİ Onur Yürüyüşü polis tarafından engellendi. Polis katılımcılara gaz, su ve plastik mermilerle saldırdı.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekilleri Filiz Kerestecioğlu, Beyza Üstün ve Sezai Temelli ile Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu, Selina Doğan ve Mahmut Tanal ve Almanya Sol Parti Berlin Eyalet Meclisi Üyesi Hakan Taş polis saldırısını engellemek için alandaydı. Ancak polis memurları, vekilleri de “Karşımızdakinin kim olduğu farketmez, burada durmaya devam ederseniz size de müdahale ederiz” dedi.
Uzun süren tartışmaların ardından vekiller Taksim Meydan’da bir basın açıklaması yaptı ve ardından ellerindeki gökkuşağı bayrakla yürüyüşe geçti. Yürüyüşe ara sokakta bekleyenlerin de katılmasıyla, binlerce kişi Tünel Meydanı’na yürüdü. Ancak polis müdahalesi, yürüyüş sırasında da ara sokaklarda sürdü.
Tünel Meydanı’nda yapılan basın açıklamasının ardından dağılan kitleye gaz sıkan polis, 23. İstanbul LGBTİ Onur Haftası kapanış partisinin olduğu mekana da gece yarısı saldırdı.
Yürüyüş sırasında iki kişi gözaltına alındı. Polis saldırısında plastik mermiler nedeniyle birçok kişide hafif yaralanmalar meydana gelirken, bir kişi gaz fişeğiyle gözünden vuruldu.
Ayrıca yürüyüşün ardından dağılanlar, Tophane’de de kimliği belirsiz kişilerin saldırısına uğradı. (ÇT)
* Fotoğraflar: Dilara Şenkaya.