Karadeniz'in birbirinden değişik kültürleri bir arada yaşayan renkli coğrafyasında bugüne kadar ismini bilmediğimiz onlarca türkü ve derleme bu işe gönül vermiş insanlar tarafından büyük bir titizlikle bizlere ulaştırılmaya çalışıldı. Birol Topaloğlu'nun Lazca'ya dair derlemeleri böyle bir çalışmanın ürünüydü. Vova, Hemşin tarafından ezgilerle kulaklarımızın pasını silip, gerçek Karadeniz ezgilerinin ne demek olduğunu herkese gösteriyordu.
Hikâyenin başladığı yer Mecit Çeliktaş'ın Topaloğlu'na yazdığı mektup, devamını ise Saklı Ezgiler-Kizirnos (Colchis Müzik) kayıtlarının ortaya çıkmasını sağlayan Çeliktaş anlatıyor.
Kizirnos'u ve kendinizi anlatabilir misiniz?
Kizirnos, yeni ismiyle Kayacık köyü, Trabzon'un Araklı ilçesine bağlı sahilden 37 km içerde bir köy. Son yıllarda büyük kentlere çok sayıda göç vermiştir. Şu anda köyde yerleşik olan 250 hane var ve nüfusu 110 kişi. Tarihi olarak eski bir yerleşim yeri ve köyde şimdiki yerleşik halktan önce Rumlar yaşıyordu. Rumlardan kalma kiliseler var. Yerleşik halk ise Karadeniz'in ve Anadolu'nun değişik yerlerinden gelip yerleşmiş. Farklı bölgelerden gelen insanlar burada ortak bir kültür oluşturmuşlar. Bu kültür ve gelenek içerisinde Rize-Çamlıhemşin motifleri ağırlıkta. Çünkü Kizirnos'ta Çamlıhemşin'den göçen çok sayıda sülale bulunuyor. Mesela Gedikoğlular ve Galencoğlular en bilinenleri. 1982'de Kizirnos'ta doğdum. İlkokulu köyümde okudum, ortaokulu ise sarp yamaç bir coğrafyada, karda kışta gidiş geliş günde 14 km. yürüyerek okudum. Ortaokuldan sonra ailemin maddi imkânları yeterli olmadığı için beni okutamadılar, ben de 15 yaşımda gurbete çıktım. Trabzon ve İstanbul'da bir süre çeşitli işlerde çalıştıktan sonra 2006'da köyüme geri döndüm. Sibirya'da bile çalıştım daha sonra ama artık Kizirnos'tayım ve köyümün kültür gelenekleriyle ilgili derleme çalışmalar yapıyorum.
Böylesine zorlu bir coğrafya ve koşulda bu çalışmayı nasıl derleyebildiniz?
2006'da köyde kaldığım zaman içerisinde bağlamayı bir köşeye asarak, köyümde bir zamanlar çok yaygın olarak çalınan kaval ve tulumla ilgili araştırmalar yapmaya başladım. Hayatta olan eski kavalcılardan kaval gaydeleri derledim ve uzun çalışmalardan sonra bu gaydeleri kendim çalmaya başladım. Zamanımın çoğunu kaval ve tulum çalmaya ayırdım. Daha sonra eskiden köyümüzde herkesçe bilinen ve toplu yapılan işlerde, düğünlerde, yayla yollarında, yaylalarda, çobanlıklarda söylenen ve bugün unutulmuş olan türküleri, destanları derlemeyi ve koruma altına almanın derdine düştüm O işlere uygun kayıt cihazlarım olmadığı için yapacağım kayıtları ses çekme ozelligi olan eski bir kaset çalar teyple yapmaya başladım çünkü vakit yoktu. Bu türküleri bilip söyleyen eski çınarların cogu devrilmiş kimisi şehirlere göç etmişti ve dolayısıyla kaynaklar oldukça azdı. Köyde bana bu konuda yardımcı olabilecek kişileri tespit ederek teyp elimde kapı kapı dolaşmaya başladım. Derleme yaparken oldukça zorlandığım kişiler oldu. Yaptığım derlemeler kadın seslerinden olduğu için oldukça zor oluyordu, kimisi kocasından korkuyordu kimisi kadın sesini başka bir erkeğin dinlemesinin günah olduğuna inanıyor ve ondan korkuyordu,kimisi öldükten sonra geriden kasetteki sesi çaldığı zaman azap çekeceğinden korkuyordu! Kimilerinim yanına günlerce gittim geldim ikna etmek için, resmen yalvardığım bile oldu üstelik bu derleme isini yaptığım mevsim kış ve diz boyu kar var. Teyp elimde sabah evden çıkıyorum o karda köyün bir basına vuruyorum bir dibine iniyorum ve o gün bir tane bile kayıt yapabiliyorsam mutluluktan havalara uçuyorum. Çektiğim çeliye az bile görüyorum sevindiğimden. İki ay gibi bir süre derleme işlerine devam ettikten sonra gerçekten çok güzel kayıtlar elde ettim. Tabii ki bu kayıtlar bu iş için yapılmış cihazlarla yapılsaydı çok daha iyi olacaktı ama diğer türlü olması bana göre bu kayıtlara daha bir güzellik kattı. Kayıtları yaptığım teybi antika olarak saklıyorum.
Birol Topaloğlu'na mektup yazmanızda ne etkili oldu?
Birol hocamı ilk albümünden beri takip ediyordum yapmış olduğu müzik bana çok farklı gelmişti,inanılmaz duygulu bir ses ve yorumu vardı ve söylemiş olduğu ezgileri daha önce hiç duymamıştım, bu çok dikkatimi çekiyordu. Birol hocamın Lazeburi arşiv ve derlemeler albümünden çok etkilendim. Yapmıs olduğum derlemeleri hiçbir menfaat düşünmeden Birol hocaya ulaştırmaya karar verdim, iyi biliyordum ki bu derlemeler Birol hocanın elinde koruma altında olacaklardır, o bunları en güzel şekilde değerlendirir ve Birol hocanın elinde bu güzelim türküler yeniden hayat bulur diyordum. Birol hocamı bu konuda resmen bir doktor olarak görüyordum. Birol hocanın albüm kapaklarından internet adresini aldım ve bu konuyla ilgili uzun bir yazı yazdım ve telefonumu sonuna ilave ettim. Daha sonra Birol hoca beni aradı tanıştık, konuştuk. Kayıtları Birol hocanın ev adresine postayla gönderdim, kayıtları dinledikten sonra tekrar beni aradı ve tebrik etti, duygularını ifade etti, kayıtlardaki ezgilerin çok güzel ve farklı bir söyleme tarzı olduklarını belirtti ve ben kendisine bu ezgileri kendisinin değerlendirmesini söyledim, Birol hocamın bana söylediği şu oldu, "Bu senin emeğindir, bu kayıtları senin adına ve köyünün unutulan kültürel değerlerini korumak, tanıtmak ve geleceğe taşımak adına bir albüm yapalım." Birol hocamın ilgisinden dolayı inanılmaz derecede mutlu olmuştum. Maddi manevi her türlü desteğiyle Saklı Ezgiler-Kizirnos albümünün oluşmasını sağlayan Birol Topaloğlu hocamdır.
Sizin için bu derlemenin anlamı nedir?
Hiçbir ticari kazanım düşünmeden, tamamen kültür geleneklerimizi korumak adına bir şeyler yapabilmişsem ve bu güzellikleri; kültürünü, geleneklerini koruyan insanlarla paylaşabilmişsem ne mutlu bana.
Kizirnos dışında Trabzon'da yine bu tip derlemeler yapmayı planlıyor musunuz?
Evet, bununla ilgili yeni planlarım var. Kizirnos'un dışında bu bölgedeki diğer köylerde de unutulan yok olan çok güzel ezgilerin olduğunu biliyorum ve onlara yönelik derleme çalışmalarım olacak.
Kizirnos'un devamı gelecek mi?
Kizirnos'un devamı olarak yine Birol hocamın desteğiyle ve onun yapımcılığıyla Kizirnos'ta eskiden çalınan ve bugün neredeyse tamamen unutulan, sadece tulum ve kaval ezgilerinden oluşan bir albüm daha düşünüyorum.
Vova Karadeniz ezgileri için çok önemli bir çalışmaydı... Bu eserle siz de güzel bir işe imza attınız, Kizirnos ve Vova bağlamında Karadeniz müziğini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu tür kültürel çalışmalarla Karadeniz müziğinin ne kadar zengin, duygulu ve doğal olduğunu görüyoruz. Karadeniz müziği deyince sadece kemençenin ritmik sesinden ibaret olmadığını insanlara anlatmak adına çok önemli çalışmalar olduklarına inanıyorum ve ümit ediyorum ki insanlar bu tarz çalışmaları dinleyerek hakiki Karadeniz müziğinin ne kadar yozlaştırıldığını anlar ve bu yozlaşmaya dur derler.
Orada gündelik hayatınız nasıl geçiyor? Sürekli orada mı yaşıyorsunuz?
Şimdilik köydeyim ve zamanımın çoğunu Kizirnos'un Kerenkas yaylasında yapımı devam etmekte olan HES projesine karsı mücadele vermekle geciriyorum. Bir hafta evvel HES projesi karşıtı pankart astığım için karakola götürüldüm. Önce kültür geleneklerimiz yok oldu şimdi de köyümüzü yönetenlerin desteğiyle yaylalarımız, derelerimiz, nenelerimizin bizlere bıraktığı yerler, onca hatıralar ne acıdır ki bir menfaat uğruna tamamen bir enkaza dönüştürülüyor. Ben köyümdeki duyarlı insanlarla bu katliamın durması için sonun kadar mücadele edeceğim. (UB/EÜ)