Bu tehditler onu takip eden birinden veya reddedilmiş bir sevgiliden gelmiyor. Tartışma açan bir kitap veya konuşmanın sonucunda da yazılmadılar. Sierra'yı kimin ya da kimlerin tehdit ettiği bilinmiyor. Çünkü tehditler İnternet üzerinden geliyor.
Aslında kendi İnternet sitesinde geçen yıl site ziyaretçilerinin görüş ve yorumlarını yazması için "Öfkeli Ziyaretçiler" başlıklı bir bölüm açtığında başına gelecekleri hayal bile etmemişti. Ziyaretçilerden yorumdan ziyade giderek daha fazla küfür, hakaret ve tehdit yağmaya başladı.
Erkekler de taciz ediliyor ama
Tepki verenler ("s... can sıkıcı şıllık", "Umarım biri boğazını keser.") gibi sözlü saldırılarla yetinmiyor, başının yanında bir ilmekle veya yüzünde bir kayışla bağırır halde gösteren fotomontaj Sierra fotoğraflarını başka İnternet sitelerinde yayımlıyorlar.
Sierra bu tür tacizleri sitesinde açıkladığından beri saldırıların dozu arttı. Sierra saldırılara karşı çıktığı için, "kişisel bilgileri; mesela sosyal güvenlik numarası ve ev adresi"nin İnternet üzerinden yayılmasını misilleme olarak yorumluyor.
Her ne kadar erkekler de İnternet ortamında küfür veya tacize maruz kalsalar da kadınlara yönelik aşağılayıcı ve iğneleyici ifadelerin boyutları görmezden gelinemeyecek durumda. İzlemeler, ölüm tehditleri, nefret beyanları tıpkı kadınların günlük hayatta da maruz kaldıkları taciz örnekleri...
Yorumlardaki toplu tecavüz mantığı
Tüm bu yaşananlar İnternetin ortaya çıkışını sevinçle karşılayan ütopyacı idealin, İnternetin tüm ırk ve cinselliklerden kadın ve erkeklerin önyargısız olarak bir araya geleceği yeni ve eşitlikçi bir kamusal alan olduğu fikrinin çok uzağına düşüyor.
Bazı forumlarda, kadın düşmanlığına yazarın kimliğinin bilinmezliği de eklenince yapılan yorumlar bir tür "toplu tecavüz" mantığına dönüşebiliyor.
Bir blogdaki mesaj zincirinde iki kadını hedef alan yazılar "ikinizi de s.kmeli", "Biz olmasak siz hiç uğruna tecavüz edilir, dövülür, öldürülürsünüz" "Endişe etme, sen ve arkadaşların o kadar çirkinsiniz ki kara borsada bile iş yapmazsınız" gibi ifadeler içeriyor.
Erkekler "aptal", kadınlar "fahişe"
Jill Filipovic 23 yaşında, hukuk fakültesi öğrencisi ve popüler bir blog olan Feministe'ye yazıyor. New York'taki öğrenciler için açılmış olan bir İnternet forumuna Filipovic'in resimleri yüklenerek küçük düşürücü yorumlar yapılmış.
"Hakkımda yorum yazan insanlar benim kaç kere kürtaj olduğumdan söz ediyor hakaret ediyorlar" diyor ve ekliyor:
"Bir erkeğin bunu yaşayacağını düşünmüyorum. Kadınlara yapılan hakaretler çok daha fazla cinselleştiriliyor, erkeklere 'aptal' oldukları söyleniyor, 'fahişe' oldukları değil."
Sanal alemde anonim taciz
Bu durumun kabul görüyor olması rahatsız edici. Sokakta kadınların taciz edilmesinin yakışıksız olduğu kabul ediliyor, oysa İnternet yoluyla yapılan cinsel taciz sadece hoş görülmekle kalmıyor, destekleniyor da. Kadınların saldırıya uğradığı blog veya forum sayfaları yüzlerce yorum alıyor, sitelerin ziyaretçi tıkları tavana vuruyor.
Yoksa insanlar aslında böyle mi? Yani, cinsiyetçi ve saldırgan, kadın düşmanı ve ırkçı?
İletişim ve kültür üzerine yüksek lisans yapan Alice Marwick "İnsanların halk arasında, işyerinde ve hatta evde; onaylanmayan ırkçı, homofobik veya cinsiyetçi düşüncelerini dile getirmek için sanal ortamlar yaratması gibi rahatsız edici bir ihtimal"in varlığından söz ediyor.
Yakasız süveter yüzünden
Geçen sene bu İnternet tacizlerinden ben de payımı aldım. Başka birkaç blog yazarıyla birlikte Bill Clinton'la bir öğle yemeğine davet edilmiştim. Bir süre sonra bu yemekte grupça çekildiğimiz fotoğraflar birkaç İnternet sitesinde yayımlandı ve çok geçmeden görünüşümle ilgili "gri tişörtlünün pozunu sevdim" gibi yorumlar da gelmeye başladı.
New York Times köşe yazarı ve hukuk profesörü Ann Althouse'un kurduğu İnternet sitesi "Nasıl da göğüslerimi en görünür şekilde ortaya çıkaracak bir poz verdiğim"e dair bir "makale"ye yer ayırmış.
"Şu göğüslere bir yakından bakalım" başlıklı bu girişe, 500'den fazla yorum yapılmış. Bunların çoğu bedenim, gözle görülür "aşüfte"liğim ve bir toplantıya böyle göğüslerimi ortada bırakan bir elbiseyle katıldığıma göre nasıl da iyi bir feminist olamayacağım"la ilgili.
Bir yorumcu beni oral seks yaparken anlatan bir mani bile yazmış. Althouse'un kendisi de "mavi bir elbisenin iyi olabileceği" kanaatinde. Tüm bunlar yakasız bir süveterle çekilmiş bir fotoğrafım üzerine yazılmış.
Bir fotoğraf bile taciz için yeterli
Diğer yüzlerce blog ve web sitesinden söz etmek bile istemiyorum. Hiç şüphesiz bu hayatımın en aşağılayıcı deneyimiydi - ve tüm bunlar bir siyasetçi ile fotoğraf çektirme cüreti göstermemden kaynaklanıyordu.
Bir fotoğraf kadınları taciz etmek için yeterli neden olarak görülüyor. Bazıları, İnternetin insanlar sunduğu görünürlüğün -ki bu günlerde kimin bir blog, space veya Flickr hesabı yok ki?- tacizi beklenmesi gereken ve hatta kabul edilebilir bir şey yaptığı anlamına geldiğini iddia ediyor.
Althouse, feminist ve liberal blog yazarlarının beni savunup kendisini suçlamaları üzerine poz verdiğim bir fotoğrafımın bulunmasının oyunu adil hale getirdiğini bile savundu.
Klasik bir "kuyruk sallamayan..." savunması. "
Filiponic saldırılardan şikayet edince de sitenin yanıtı "4 bin resmini Flickr üzerinden herkesin ulaşımına açık hale getirmiş ve yaygın kullanılan bir blogun feminist yazarı olduğunu iddia eden bir kadın olarak, fazlaca teşhir edilmekten utanmış" oldu.
Filipovic, "özne kadın olunca laf atmanın, tacizin ve hatta cinsel şiddetin bile suçu kurbanda görülüyor - hele de bu kadın kendini görünür kılmışsa. Kamusal alan erkeklere ayrılmıştır ve kadından sesinin çıkarmaması beklenir," diyor
Sierra, az sayıda insan bunu yapıyor olsa dahi İnternetten yapılan tehditlerin kadınları sanal ortama katılmaktan alıkoymakta hayli etkili olduğunu düşünüyor ve "bir kadının saklanması için kaç tecavüz tehdidi gerekir" diye soruyor ve ekliyor: "Çok değil"
Kadın gerçek ismini kullanmasa da
Resimlerini veya gerçek ismini kullanmayan kadınlar da sanal tacize maruz kalıyor. Bir araştırmaya göre, İnternette bir kullanıcının cinsiyeti kadın olarak gözüktüğünde, tacize uğrama olasılığının 25 kez daha fazla olduğu ortaya çıktı.
Maryland Üniversitesi'nin yürüttüğü bir araştırma kadınların günde ortalama 163 kez tehdit veya cinsellik içeren mesaj aldığını gösteriyor.
Marwick, "İnternet bizi bedenlerimizden ve önyargıdan kaynaklanan tüm baskılardan özgürleştirmeyi vaat ediyordu ilk zamanlarda. Ruhlarımızla iletişim kurarak, birbirimizi cinsiyet veya ırkla yargılamak yerine insan olarak tanıyacaktık" yorumunu yapıyor.
Gerçekte ise, sanal alemdeki makbul kimlik beyaz erkek oldu, aksi söylenene kadar beyaz bir erkekle konuştuğunuzu varsayıyorsunuz.
"Dolayısıyla İnternete etnik kimliğini taşıyan veya sanal ortamdaki cinsiyetçilikten dem vuran kişi ya 'ırk/cinsiyet kartını oynuyor'dur ya da sorun çıkarmaya çalışıyordur." diyor Marwick.
Google'da isminiz
Dahası, sanal taciz günlük yaşamdakinden farklı olarak güvenlik noktasında acil bir önlem gerektirmediği için sonuçlarının daha da ciddi olduğu iddia edilebilir.
Eğer sokakta biri size "sürtük" diye bağırırsa, rahatsız olursunuz elbette ama geçer gidersiniz. Oysa aynı şey İnternetten yapıldığında, site yayında kaldığı müddetçe o orada durmaya devam eder.
Şunu söylemeliyim ki, eğer feminist bir yazar olarak kariyer yapmaya çalışıyorsanız, barda gelip "aptal Clinton kızı" olup olmadığını soran insanlar veya google'da isminizi arayınca ilk karşınıza çıkan şey bu sıfat olduğu müddetçe; bu pek de kolay olmuyor.
Eğer iş başvurusu yapan genç bir kadınsanız durum daha da korkutucu. Muhtemel müstakbel işvereninizin, hakkınızda bilgi toplamaya çalışırken ne "şıllık" olduğunuza dair yapılmış bir yoruma rastladığını düşünün...
Neyse ki, kadınlar buna karşı savaşıyor. Sierra'nın maruz kaldığı taciz bir blog sahibinin başlattığı "siber zorbalığa son!" Kampanyasını ateşledi. Bu kampanya bir çok başka blogun yanı sıra bir uluslar arası kadın teknoloji kurumu tarafından da destekleniyor.
Take Back the Tech, sanal tacize karşı yazıyla, video paylaşımıyla tepki veren bir "take back space"i oluşturmaya davet eden kadınların oluşturduğu global bir ağ.
Bu girişim İntenetteki kadın düşmanlığının sonu değil ama bir başlangıç. Bu tür kampanyalar kadınların bu yeni kamusal alanımızda, tacizden ve korkudan kurtulmaya istekli olduğunu gösteriyor.
Tıpkı, sokakta tecavüz korkusu olmaksızın yürüyebilmemiz gerektiği gibi, kadınlar İnternette de ses çıkarmamak veya tehdit ve tacizlerden kurtulmak için erkekmiş gibi davranmak zorunda olmamalı. Şimdi İnternet sitelerini geri alma vakti! (JV/KÇ/BA/EÜ)
* Kudret Çobanlı'nın Türkçeleştirdiği Feministing.com editörü Jessica Valenti'nin yazısı İngiltere'de yayımlanan Guardian gazetesinde 6 Nisan 2007' de çıktı.
** Vurgular bianet'e aittir.