Geçtiğimiz yıl Ocak ayında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının hazırladığı “Ailenin ve Dinamik Nüfus Yapısının Korunması” başlıklı kanun tasarısını değerlendirdiğim yazıda tasarının amacının aile ve nüfusu korumak adına doğurganlığı artırmak olduğunu ve kadınları çalışma yaşamından uzaklaştırma riskini taşıdığını belirtmiştim. Bu risk Türkiye’nin işgücü piyasasında varolan işgücü arzı fazlasıyla yakından bağlantılı ve kendini özellikle gençlerin yüksek işsizlik oranlarıyla ortaya koyuyor. Dolayısıyla ilk bakışta kadınların lehine gibi görünen kimi düzenlemeler evli ve çocuklu kadınların yerine genç bekar kadınların veya erkeklerin tercih edilmesiyle sonuçlanabiliyor.
Söz konusu kanun tasarısında yer alan kimi maddeler 29 Ocakta kabul edilen ve 10 Şubatta Resmi Gazetede yayınlanan “Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına dair Kanun” içine dahil edildi. Kanunun 6. Maddesinin kadın memurlar için ilk çocukta iki ay, ikinci çocukta dört ay ve üçüncü çocukta altı ay yarı zamanlı çalışma düzenlemesinin, doğum izni ertesinde işe dönecek olan kadın memurlar açısından olumlu bir düzenleme olduğu görüşündeyim. Ancak 10.Maddede getirilen ve çocuğun mecburi ilköğretim çağının başladığı tarihe kadar doğum yapan memur veya eşinin yarı zamanlı çalışma talep edebileceği düzenleme ciddi sorunları içinde barındırıyor. Kanunda her ne kadar ebeveyn dense de, burada hedef kitlenin kadınlar olduğu açık. Bu hakkı kullanmak, çocuk sahibi olmayı düşünen memur kadınlar için cazip gelebilir. Eşinin geliri yüksek olan kadın memurlar aldıkları yarım maaşla geçinebilecek ve çalıştıkları süre için yarı zamanlı bir ev işçisi tutabilecek ise bu şekilde çalışmayı tercih edebilir.
Peki, bunun memur kadınların kariyerleri açısından anlamı nedir? Çocuğun zorunlu okul yaşı olan beş buçuk yaşına kadar yarı zamanlı çalışma, işte yükselmenin önünde ciddi bir engel olacak. Kanuna göre yarı zamanlı çalışma sırasında mali haklar ve sosyal yardımlara ilişkin ödemelerin yarısı yapılacak ve derece yükselmesi ve kademe ilerlemesi için çalışılan dönemdeki hizmet süreleri yarım olarak dikkate alınacak. Dolayısıyla yükselmede tercihler tam zamanlı çalışandan yana kullanılacak. Ayrıca yarı zamanlı çalışan memurun boşluğunu kimin dolduracağı belli değil ve geriye kalan çalışanların mevcut iş yükünü paylaşması durumunda doğum yaptıktan sonra ücretsiz izin kullanan veya yarı zamanlı çalışana tepki duyacakları açık.
Öte yandan üç çocuk yapan kadın memurun toplamda 16,5 yıl (bunun altı yılı tümden izinli ve uzakta, kalanı yarı zamanlı çalışmayla geçirmesi mümkün olacak) şekilde istihdam olasılığı, kamuya eleman alımında önceliğin erkeklere verilmesiyle sonuçlanacak. Şu anda memur olarak çalışan kadınlar bunun kendileri için bir sorun olmayacağını düşünebilir ancak kamuya yeni girecek kadınlar açısından olumsuz etkileri kısa dönemde ortaya çıkacak.
Kanunda 17. Madde kadın işçiye yarı zamanlı çalışma imkanının verilmesine ilişkin. Buna göre kadın işçi doğum sonrasında altı aya kadar yarı zamanlı çalışmasının karşılığını işverenden alacak, geriye kalan süredeki yarım çalışma ödeneği İşsizlik Sigortası Fonundan karşılanacak. Bunun için işçi adına doğum veya evlat edinme tarihinden önceki son üç yıl içinde 600 gün işsizlik sigortası primi bildirilmiş olması gerekli. 18.Madde söz konusu sürenin bitiminden sonra çocuğun zorunlu okul yaşı gelene kadar ebeveynlerin kısmi süreli çalışma talebinin işveren tarafından karşılanmasına ilişkin. Bu talebin geçeri fesih nedeni sayılamayacağı belirtilmiş.
İşçi olarak çalışanlar farklı sektörler ve mesleklerde farklı koşullara sahip. Ancak yapılan işlerin özelliklerine bağlı olarak birçok işkolunda işverenlerin, mevcut altı aylık ücretsiz izin talebini işten çıkarma nedeni saydıkları göz önüne alındığında yarım zamanlı çalışma konusunda kolaylık göstermeyeceği açık. Altı aylık süreye tahammül gösteren işverenlerin ise sonrasında çocuk zorunlu okul yaşına gelinceye kadar yarı zamanlı çalışmayı kabul etmeyeceği ve bu talebin kadın işçinin işten çıkartılmasıyla sonuçlanacağı söylenebilir. Geçerli fesih nedeni sayılmayacağı yasada düzenlenmiş olsa da, işverenlerin yapacakları fesih sonucunda, iş güvencesi kapsamı içindeki kadın işçinin, feshin geçersizliğinin tespiti ve işe iade talebiyle dava açması gerekecek, yargılama lehine sonuçlansa dahi, iş güvencesine ilişkin yasal düzenlemeler gereğince işveren işçiyi eski işinde çalıştırmazsa bunun yerine iş güvencesi tazminatı ödemekle yükümlü olacağından uygulamada en fazla elde edebileceği, iş güvencesi tazminatına hak kazanması olacak. Şayet kadın işçi iş güvencesi kapsamı içinde değilse, bu takdirde de duruma göre haksız fesih ya da usulsüz feshin yaptırımları gündeme gelecektir. Sonuçta bu durum işverenlerin kadın işçi alımından kaçınmasıyla sonuçlanacak.
Bir önceki tasarının gerekçesinde işverenlerin bu yönde “oluşabilecek tutumunun kadın istihdamı üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak için geçici iş ilişkisi kurabilmelerine imkan sağlanacağı” belirtilmiş ve işverenlerin Özel İstihdam Bürolarından söz konusu dönemde geçici işçi teminine imkan veren maddeler getirilmişti. Şimdi Özel İstihdam Büroları ayrı bir kanun tasarısıyla düzenleniyor. 8 Şubatta Meclis başkanlığına sunulan “İş Kanunu ile Türkiye İş Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” esneklik sağlamak adına Özel İstihdam Büroları aracılığıyla geçici iş ilişkisi kurulmasını düzenliyor. Artık geçici iş ilişkisinin bir önceki tasarıda olduğu gibi sadece askerlik, ve ebeveyn izni ile ayrılanların yerini doldurmak için değil, çok daha geniş bir biçimde ve özelikle işverenlerin talep artışına bağlı durumlarda eleman ihtiyacının karşılanması için kurulmasına imkan tanınıyor.
Tasarının 7. Maddesine göre geçici iş ilişkisinde Özel İstihdam Bürosu işveren olarak işçiye ücret, prim, ikramiye vb.ni geçici çalıştığı dönemle sınırlı olarak ödemek zorunda. İşçi büro üzerinden bir işyerine gönderilip çalıştığı sürece ücret alıyor, sosyal güvenlik primleri ödeniyor. Geçen sefer sorduğum soruyu yeniden sormam gerekiyor: “Peki geçici iş ilişkisi içinde olan kadınlar ve erkekler, iş olduğu sürece çalışıp para kazanacak, iş olmadığında geçimini nasıl sağlayacak, gelecek planlarını nasıl yapacak? Sosyal güvenlik haklarından nasıl yararlanacak? Kesintili çalışmadan ötürü çalışma süreleri yeterli olmadığı için işsizlik sigortası ve emeklilik hakkından yararlanmaları nasıl mümkün olacak?”
İşte bunların cevabı yok. İşverenlerin önümüzdeki dönemde yarı zamanlı çalışacak elemanın eksik kalan çalışma süresine tamamlamak üzere geçici işçi teminine yönelmek yerine yarı zamanlı çalışmak isteyeni işten çıkartacağı ve bu tür işleri hepten Özel İstihdam Bürosundan temin edeceği geçici işçiyle yürüteceği öngörülebilir. Yani yarı zamanlı çalışmak adına işini kaybeden kadınlar ve onların yerini alan güvencesiz statüde geçici işçi kadınlar…
Bir önceki tasarıda yer alan, özel kreşlerin belirli süre vergi muafiyetinden yararlandırılması ve büyükşehir belediyeleri ile nüfusu 50.000'i geçen belediyelerin, çocuklar için kreş ve gündüz bakımevleri açmasına dair maddeye artık rastlanmıyor. Kadınlar tam zamanlı veya yarım zamanlı çalışsalar bile kalan zamanda bakım hizmeti ihtiyacının devam ettiği açık iken sorunun çözümü, ödenebilir fiyatlarla tam gün kaliteli hizmet veren kamu ve özel sektör kreşlerinin yaygınlaştırılmasında. Ancak buna ilişkin düzenlemelerin olmaması, aslında hükümetin kadınlardan beklediğinin evde kalmaları ve çocuk, hasta ve yaşlı bakım hizmetlerini üstlenmeye devam etmeleri olduğunu gösteriyor. (GT/ÇT)
* Kanun maddelerinin yorumlanması konusunda destek sunan Doç.Dr. Gaye Burcu Yıldız’a teşekkür ederim.