Gündemimizde yine bir seçim var. Ama bu seferki biraz farklı; ilk defa cumhurbaşkanını cumhur seçecek. Dolayısıyla herkes bir telaş içinde. Telaşların nedeni/içeriği değişiyor tabii ama kadın ve LGBTİ hareketi, bu kadar görünür ve bir o kadar mağdur olduğu bu dönemde, cumhurbaşkanı adaylarını iyice tanımak istiyor.
Adaylardan biri de Türkiye kamuoyunun daha yeni tanıştığı ama kısa sürede ismi ve sloganı üzerinden yapılan espriler nedeniyle sanki 40 yıldır tanıyormuş gibi bir hale geldiği Ekmeleddin İhsanoğlu.
Kadın Adayları Destekleme Derneği KA.DER, ilk cumhurbaşkanlığı seçiminde “Cumhurbaşkanı adaylarını tanıyoruz” etkinliklerinin ilkinde kadın örgütlerini Ekmeleddin İhsanoğlu’yla bir araya getirdi.
İhsanoğlu’nun kadın ve LGBTİ meselesiyle ilgili tavrını öğrenmek isteyen kadınların ve basın mensuplarının sayısı da oldukça fazlaydı. Kadınlar soracak, İhsanoğlu yanıtlayacaktı.
Ama olaylar tam olarak böyle gelişmedi.
Basın mensuplarının İhsanoğlu’na soru sormasına izin verilmedi. Toplantının ilk 10 dakikasından sonrası basına kapalı gerçekleşti.
Basına kapalı bölümde sorulacaktı sorular. Sanırım herkes dersine çalışmıştı. En azından ben çalışmıştım. Benimle aynı sırada oturan LGBTİ örgütlerinden kadınlar da aynı şekilde…
Ben muhabir kimliğimle değil, kadın kimliğimle basına kapalı bölümü izlemeye devam ettim. Hatta bu bölüm hakkında bir şey yazmayı da düşünmüyordum, kişisel merakımdı beni içeride tutan. Ama duyduklarım bu yazıyı yazmamı mecbur kıldı.
Basın dışarı çıktıktan sonra, soru sormak isteyenlere kartlar dağıtıldı, soruları bu kartlara yazmaları istendi. CNN muhabiri Ahu Özyurt, sohbeti sunacak, İhsanoğlu’na kartlardaki soruları iletecekti. Yani yüz yüze bir sohbet değildi.
Soru sormak için gelenler olarak, bu kart sistemine önce biraz bozulduk. Sorumuzu bizzat iletip, bizzat cevap almayı bekliyorduk, ne de olsa amaç adayları tanımak.
Sonra ‘olsun’ dedik, sorularımızı kağıtlara yazmaya başladık. Ama sanki kulaktan kulağa oynuyormuşuz gibi, kağıtlar sahneye ulaşana kadar sorular biçim, içerik ve söylem değiştirdi.
Feministler de taktı yani
Benim sorum İhsanoğlu’na aynen şu şekilde iletildi:
“Bazı (KA.DER) üyelerimiz ve bazı feministler, sizin ‘aile reisi’ demenize taktı. Bu konuda ne demek istersiniz?”
Aslında benim sorum şöyleydi ve soruda aile reisi meselesine neden “taktığımız” çok açık bir şekilde ifade ediliyordu:
“Kadın hareketinin AKP hükümetine en önemli eleştirisi aile ve kadın bedeni politikalarıyla ilgili. Siz de Recep Tayyip Erdoğan’a bir alternatif olması için çatı aday olarak önerildiniz. Röportajlarınızı okuduğumuzda, 'Aileyi bütünleyecek kucaklayacak bir ‘aile reisi’ aranıyor. Ben o göreve talibim', kürtaj konusunda 'Verilen canı, insanın alma hakkı var mıdır?' ve 'Homofobi evrensel bir mesele değildir' gibi açıklamalarınız, AKP politikalarından nasıl ayrışıyor?”
Soruma cevap alamasam da, İhsanoğlu aile reisi konusunda şunları söyledi:
“Bu sembolik bir şeydir, tarihten gelen bir şey. Biz evlendik, 40 yıldır da evliyiz. Ama reis sensin, reis benim, gibi bir şey olmadı. Hayat müşterektir.”
LGBTİ dediğimiz bireyler
LGBTİ örgütlerinden gelenlerin sorusu da oldukça “sadeleştirildi”: “LGBTİ bireyler dediğimiz lezbiyen, gey, biseksüel ve trans bireyler hakkında ne düşünüyorsunuz?”
SPoD LGBTİ’nin sorusunun aslı şöyleydi:
“Toplumsal yaşamın her alanında şiddet ve ayrımcılığa uğrayan eşcinsel ve transseksüel kadın ve erkeklerin bu ülkede yaşayabilmesi için ne gibi adımlar atacaksınız? LGBTİ’ler konusunda halkın hassasiyetlerini göz önünde bulundurarak bir denge bulmak gerektiğini ifade ediyorsunuz. Temel insan hakları, toplumun hassasiyetleri gibi muğlak kavramlarla tartışmaya açılabilir mi sizce?”
İhsanoğlu ne cevap mı verdi? Vallahi ben tam anlamadım. Soruyu LGBTİ ya da eşcinsel kelimelerini kullanmadan yanıtladı. Özetle şöyle bir şeyler söyledi:
“Evrensel insan hakları beyannamesi ile bizim kültürümüzden gelen değerler arasında zıtlık yoktur, benzerlik vardır. (…) Ben toplumumuzda kabul göreceğine inanıyorum. (…) Ahenkli, uyumlu beraberliği kullanmamız lazım”.
Peki. Bu konuyu da geçelim.
Milletin oy vereceği bir adam aranıyor!
Yine enteresan bir cevap, çok önemli bir konuya geldi. Soru HDP ve CHP’nin kadın aday göstermesine yönelik bir beklenti olduğu ve her iki partinin de erkek aday göstermesinin tepkilere yol açtığıyla ilgiliydi. Cevap şöyle:
“Keşke öyle olsaydı. Ben de bu cendere içine girmezdim. (Gülüşmeler). (Ciddiyete dönüş) CHP ya da MHP kendi kadınlarından aday gösterseydi, sadece kendi oylarını alacaklardı. Biz partiye başkan adayı aramıyoruz. Tüm milletin, en azından yüzde 50’sinin oy vereceği bir adam aranıyor.”
Biz yanımda oturan kadınlarla bu cümlenin şokunu yaşarken, İhsanoğlu şöyle bir cümleye başlamıştı:
“Siyaset adamları, yargı adamları, bilim adamları, sanat adamları….”
Cümleyi nereye bağladığını gerçekten bilmiyorum. Aldığım notlar burada sona eriyor çünkü o sırada kendi boğazımı sıkmakla meşguldüm.
Alkış alan açıklamalar
Toplantı sona erdiğinde kadınların bir kısmı (toplantı boyunca söylenenleri alkışlayanlar) mutluydu, İhsanoğlu’yla fotoğraf çektirmeye çalışıyorlardı. Diğer bir kısmı sorularını birebir soramadıkları, yazdıkları sorular da orijinal haliyle iletilmediği için tepkiliydi.
Alkışlanan açıklamalar hangileriydi?
* İhsanoğlu, ilk icraatinin bir Kadın Konseyi kurmak olduğunu söyledi. Büyük alkış aldı. Bu konseyin işleyişini açıklaması istendiğinde ise “Değişik kadın kuruluşları, sivil toplum kuruluşları temsilcileriyle çalışacak. Eşimin bu konuda bana yardımcı olacağını biliyorum” açıklamasıyla yetindi. Eş kısmı da büyük alkış aldı.
* Yapılan bağışlarla ilgili bir soru geldi. “En çok para neye harcanıyor” dendi. İhsanoğlu’nun “biz onları kutulara koyuyoruz” esprisi çok beğenildi.
* Kadın aday sorusuna verdiği “adam gibi” cevabın neden alkış aldığını anlayamadım.
İhsanoğlu: İnsanları dinden soğutuyorlar
CHP 30 Mart Yerel Seçimleri’nde LGBTİ siyaseti üzerinden çok söylem üretmiş, (son sıralardan da olsa) LGBTİ’leri aday göstermiş, belediyelerinde LGBTİ istihdam etmeye başlamışken, İhsanoğlu’nun seçim programında LGBTİ ifadesinin geçmemesi, LGBTİ sorusunu LGBTİ demeden cevaplaması, yine seçim programında İhsanoğlu’nun şahsı tanıtılırken “İnsan ve kadın hakları için özel çaba harcadı” başlığı altında kadın kelimesinin geçmemesi, “adam aranıyor” açıklamasıyla birleşince bu adayın toplumsal cinsiyet sorunlarına yaklaşımını betimliyor.
O yüzden bu konuyu burada kapatıyorum.
İhsanoğlu’nun asıl vurgusu dinin hem yanlış yorumlanması hem siyasete alet edilmesi nedeniyle İslamiyet’e olan sevginin azaldığı ve Cumhurbaşkanı seçildiğinde bunu değiştireceği. (Bu da en çok alkış alan açıklamalardandı bu arada).
“İnsanları dinden soğutuyorlar, İslamiyet’e de haksızlık ediyorlar” diyor İhsanoğlu. Ayşe Arman’a verdiği röportajın fotoğraflarının, kendini dinci olarak tanımlayan bir gazetede “İhsanoğlu evde ayakkabıyla oturuyor” şeklinde haber olduğunu anlatıyor. “İslamı bu hale getirdik. Bu gidişata hayır demek lazım” diyor.
Toplantı İhsanoğlu’nun mesajıyla kapanıyor:
“Türkiye çok büyük bir imtihanla karşı karşıya. Bu bir meydan okumadır. Biz bu demokrasiye sahip çıkmalıyız. Türkiye’de geriye mi, ileriye mi döneceğiz? Mutlak iktidarın egemenliği altında mı, çoğulcu demokrasinin çatısı altında mı yaşayacağız? Bunun kararını vermemiz gerekiyor.” (ÇT)
Not: KA.DER üç cumhurbaşkanı adayından da randevu istemiş. Recep Tayyip Erdoğan cevap vermemiş, Selahattin Demirtaş ise programının yoğunluğundan dolayı henüz uygun bir tarih belirleyememiş.