Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kadınlara ve çocuklara karşı şiddetin önlenmesine yönelik hazırlandığını söylediği yasa tasarısı, dün Meclis Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’nda görüşüldü. Yarın da Adalet Komisyonu’nda görüşülmesi bekleniyor.
Ancak avukat Hülya Gülbahar “Bugüne kadar cinsel şiddet kriz merkezleri dahil olmak üzere hiçbir kurumsal mekanizmayı işletmeyip, gerekli merkezleri açmayıp, cezaları arttırıyormuş gibi yaparak, kadınlara ve çocuklara karşı cinsel saldırıları önlemek mümkün değil” diyor, “TCK’ya bu kadar emek vermiş kadın örgütlerini dahil etmeden yapılan bu tasarı, TCK sistematiğini alt üst ederken, uygulamada onlarca sorun doğuracak”.
Yargıtay ve sulh ceza mahkemelerine yönelik düzenlemeler, hırsızlık ve uyuşturucu suçlarına verilecek cezaların ağırlıkta olduğu tasarının kadınları ve çocukları ilgilendiren bölümü sadece cinsel saldırı, cinsel istismar, cinsel taciz ve reşit olmayanla ilişki konusunu düzenliyor. Yaralama, kadın cinayeti gibi konulara ise hiç değinilmiyor.
“Tasarı ihtiyaçlara cevap vermiyor”
Tasarıyı bianet’e değerlendiren Gülbahar, tasarının cinsel saldırı suçlarında ihtiyaç olan hiçbir şeye cevap vermediğini söylüyor.
“Örneğin kadının beyanı esas alınarak soruşturmanın yürütülmesi o kadar çok konuşuldu ama tasarıda yok. İkinci olarak başta çocukların cinsel istismarı olmak üzere, cinsel suçlarda zaman aşımı kavramının uygulanmaması gerekiyor, tasarıda bu da yok.
“Yargılama sürecini de rahatlatacak, suçların kovuşturmasını rahatlatacak hiçbir düzenleme yok. En önemlisi kadına şiddet ve cinayetlerle ilgili hiçbir şey yok. Hiçbir şey olmadığı gibi, iki yıldan aşağı hükümlerin temyizi bölge mahkemelerinde bırakıldığı için yaralama suçlarında Yargıtay yolu da kapanmış oluyor.
“Cezalar konusunda orantısızlık dikkat çekici. Kadına şiddet bu kadar ciddi bir sorunken, bu konuda hem infaz hukukunda hem yasa maddesinde hiçbir değişiklik yapılmamış.”
Cinsel saldırı “ani hareket”le işlenirse ceza indirimi
Tasarının cinsel saldırıyla ilgili maddesine eklenen “fiilin ani hareketle işlenmesi”, hafifletici bir unsur olarak yer alıyor. “Ani hareket”in ne anlama geldiğini Gülbahar şöyle anlatıyor:
“Hukukta sarkıntılık konusunda kullanılan bir kavram. Tasarıda bunu cinsel saldırının bütününe ve çocuk istismarına taşımışlar. Gerekçede de sarkıntılıkla ilgili olduğu söyleniyor, ama yasa maddesinin formülasyonundan sadece sarkıntılık değil, çocuk istismarı da dahil cinsel suçların bütününde ‘ani hareket’ aranacağı söylenmiş oluyor. Hafifletici bir unsur koydukları gibi, hukukta yeni bir tartışma yaratacak bir belirsizlik oluşuyor. Hangi hareket ani olacak?”
İstismarcının “tıbbi tedaviye” tabi tutulması, hadım mı?
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ tasarıyı tanıtırken, hadım cezası öngörülmediğini söylemişti ancak tasarıda denetimli serbestlik kapsamında “tıbbi tedaviye tabi tutulmak” ifadesi yer alıyor. Gülbahar “tıbbi tedavi”nin yoruma çık bir kavram olduğunun altını çiziyor:
“Kanun ‘tedaviye gönderilir’ dediği ve bunu tanımlamadığı zaman, bu kavrama kimyasal hadım (kimyasal kastrasyon) ya da cerrahi hadım da dahil olabilir. Bu tedavi konusundaki düzenleme, konuyu her türlü yoruma açık halde bırakıyor. Tedavinin Sağlık Bakanlığı’ndan alınan görüşle, Adalet Bakanlığı tarafından çıkartılacak yönetmelikle belirleneceği söyleniyor.
“Böyle temel bir konunun yönetmelikle belirlenmesi ne demek? İnsan bedenine böyle bir müdahaleyi yönetmelikle mi belirleyecekler? Dünyada rıza olmadan tedavi olmaz. Bunun kanunda açık ve net düzenlenmesi lazım.”
Çocuğun cinsel “tacizi” ayrımı geliyor, cezalar düşüyor
Tasarıda, cinsel tacizle ilgili maddeye eklenen “fiilin çocuğa karşı işlenmesi halinde altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur” ifadesi ceza arttırımı gibi görünse de, mevcut yasada çocuğa karşı tüm cinsel suçlar istismar olarak tanımlanıyor ve sekiz ila 15 yıl arası cezalandırılıyor.
Gülbahar, çocuğa karşı cinsel suçlarda taciz ve tecavüz ayrımına gidilmemesi gerektiğini belirtiyor:
“Mevcut durumda çocuğun cinsel istismarında taciz ve saldırı ayrımı yoktu. Çocuğa dokunmasa da (örneğin pornografik bir şey izletti ya da soyunmasını söyledi ama dokunmadı) üç yıldan sekiz yıla kadar ceza veriliyordu. Ama buna cinsel taciz dediği zaman, tecavüz dışında dokunma içermeyen davranışların cezası altı aydan üç yıla indirilmiş oluyor. Yani hem TCK’nın sistemini bozuluyor hem de çocuklara yönelik cinsel suçlarda indirim yapılıyor. Sonra da çocuklara karşı işlenen suçlarda ceza arttırımı yapılıyor, diyorlar.”
Denetimli serbestlik yükümlülüklerine hakim karar vermeyecek
Tasarıda eleştiri konusu olan bir diğer nokta ise denetimli serbestlikle bırakılan kişilere uygulanacak hükümlere denetimli serbestlik müdürlüğünün karar verecek olması.
“Denetimli serbestlik müdürleri hukukçu değiller, dört yıllık herhangi bir okul mezunu olduğunda atanan bürokratlar. Tasarıda bürokratlara yargı yetkisi verilmediği göstermek için, müdürlüğün ancak TCK’da sayılan ve hakim tarafından karar verilecek yetkileri kullanabilecekleri söylenmeliydi.
“Ama hiçbir yasal gönderme yapmaksızın, bu süre içerisinde bütün kararı müdürlüğün vereceğini ima eden bir düzenleme söz konusu. Bir müdürlüğe bu kadar serbestlik verilemez, bu müdürlük yargıç değil ki.”
E-postayla taciz ağırlaştırıcı unsur olacak
Tasarıda dikkat çeken bazı maddeler ise şöyle:
Saldırının “vesayet ilişkisini kullanarak” gerçekleşmesi, üvey akrabalar tarafından gerçekleştirilmesi ve kışla, cezaevi, öğrenci yurdu gibi “insanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunun bulunduğu ortamlarda” gerçekleşmesi cezayı yarı oranında arttıracak.
Cinsel suçlarda mağdurun beden ve ruh sağlığının bozulması halinde cezanın artırılacağına ilişkin düzenleme kaldırılacak. Böylece mağdurlar bilirkişi raporları için tekrar tekrar travma yaşamayacak.
Posta ve elektronik haberleşme araçları ve teşhir aracılığıyla cinsel taciz de ağırlaştırıcı neden sayılıyor. (ÇT)
Tasarının cinsel suçlarla ilgili bölümünün mevcut yasayla karşılaştırmalı tablosu için tıklayın.