Amargi Feminist Kollektif ve Kitabevi'nde düzenlenen basın toplantısına katılan Avrupa Parlamentosu Yeşiller Partisi Milletvekili ve AB-Türkiye Karma Delegasyonu üyesi Ska Keller, sosyolog Pınar Selek'in 12 yıldır devam eden yargılama sürecinin son bulması gerektiğini ifade etti.
1998 yılında Mısır Çarşısında meydana gelen patlamanın ardından yargılanan ve daha önce iki kere beraat eden sosyolog Pınar Selek'in Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun (YCGK), Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin verdiği "bozma" kararı doğrultusunda eski Ceza Yasası'nın (TCK) 125. maddesi uyarınca müebbet hapisle cezalandırılması istemi, Alman Yeşiller Partisi'nden de tepkiyle karşılandı.
Amargi Kitabevi'nde Pınar Selek için kurulan Tanıklık İstasyonu'nda yer alan kameralara tanıklığını açıklayan Keller, "Bilirkişi raporlarında patlamanın bombadan değil LPG tüpünden kaynaklandığı belirtiliyor. Buna karşın Selek, yıllardır haksız yere yargılanıyor" dedi.
"Avrupa Parlamentosu'na taşıyacağız"
Kamuoyunun farkındalığını sağlamak ve hükümetle davaya bakan mahkemenin duyarlılığını artırmak amacıyla konuyu Avrupa Parlamentosu'na taşıyacaklarını söyleyen Keller, davanın bir sonraki duruşmasını da izleyeceklerini açıkladı.
Avukat Yasemin Öz'den Amargi'nin yürüttüğü çalışmalarla ilgili bilgi alan Keller, kadın hakları konusunda verdiği mücadelelerden ötürü Amargi Kadın Kooperatifi'ni kutladı, Selek'in Almanca'ya yeni çevrilen "Sürüne Sürüne Erkeklik" adlı kitabını inceledi.
Meclis'te kabul edilen anayasa paketiyle ilgili bianet'in sorularını yanıtlayan Keller, "Anayasanın değişmesi olumlu bir adım ancak siyasi partileri kapatmayı zorlaştıran maddenin meclisten geçmemesi ve partilerin önündeki yüzde 10'luk barajın kaldırılmamış olması demokrasi açısından yetersiz" dedi. Keller, ayrıca anayasa paketinde, eşitlik tanımında cinsel yönelimin olmayışının, LGBTT bireylere "pozitif ayrımcılık ilkesinin" uygulanmamasının önemli bir eksiklik olduğunu vurguladı.
Selek'in yargı süreci
Mısır Çarşısı girişindeki "Ünlüoğlu Büfe"de 9 Temmuz 1998 günü meydana gelen patlamada, 7 kişi ölmüş, 127 kişi de yaralanmıştı. Patlamanın ardından gözaltına alınıp tutuklanan 15 kişiden biri olan Selek, 2,5 yıl cezaevinde kaldıktan sonra tahliye edilmişti.
İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, 2006 yılında, patlamaya neyin neden olduğunun anlaşılamaması üzerine ceza verilmesine gerek olmadığına karar vermiş, yapılan itiraz üzerine ise Yargıtay 9. Ceza Dairesi, yerel mahkemenin 'usül yönünden' yaptığı inceleme sonucunda 2007 yılında, 'hüküm kurulması' gerektiğine işaret ederek kararı bozmuştu.
Bir yıl sonra davayı yeniden gören yerel mahkeme, patlamanın neden kaynaklandığının ve kesin delil bulunamaması nedeniyle Selek'in beraat etmesine, 'örgüte yardım ve yataklık suçu'nun ise zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına karar vermişti.
Yerel mahkemenin kararı üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesi de 2009 yılında tamamladığı temyiz incelemesinde, yerel mahkemenin Selek, Kadriye Fikret Sevgi, Abdülmecit Öztürk, Maşallah Yağan ve Heval Öztürk hakkında 'bozma kararı', Alaattin Öget ve İsa Kaya hakkında da 'onanma' kararı verdi.
Kararda, Selek'in "Sosyolojik araştırma yapma' adı altında silahlı terör örgütü üyeleriyle irtibata geçip yurtdışına giderek burada siyasi eğitim aldığı ve İstanbul'da Azat kod adlı örgüt mensubuyla irtibat kurup Yurtseverler Birliği adı ile askeri kanat oluşturarak bomba imal ettiği, diğer sanık Abdülmecit Öztürk ile Mısır Çarşısı'ndaki Ünlüoğlu Büfesi'ne bomba koydukları" iddia ediliyordu.
4 Mayıs 2009'da Yargıtay Başsavcılığı, olayın "bomba patlaması olup olmadığının maddi bulgularla ve bilimsel olarak kanıtlanmadığını ve patlama nedeninin tespit edilmediği yönünde uzman raporlar var" tespitiyle 9. Dairenin kararına itiraz etmiş ve beraat kararının bu nedenle onanmasını istemişti. (BT)