Kadınların kendi soyadlarını kullanması yolunda Ankara'da yerel mahkemeden olumlu bir karar çıkarken, hukukçulara göre uzun zamandır gerçekleşmesi için mücadele edilen bu talebin tam olarak karşılanması için hükümetin yasa değişikliği yapması, yargının da uluslararası sözleşmeleri gözönüne alması gerekli. Avukat Habibe Yılmaz Kayar, geçmiş örneklere bakarak Ankara 5. Aile Mahkemesi'nin bir davada verdiği kararın Yargıtay'a gitmesi halinde bozulabileceğini söyledi.
Kayar, bianet'e, mahkemelerin ve hükümetin, kadına bu hakkı tanıyan Türkiye'nin de imzaladığı uluslararası sözleşmeleri hayata geçirmesi gerektiğini belirtti.
Hürriyet'in haberine göre Ankara'da 4 Kasım'da çıkan kararda hâkim Sabahattin Ali Erdem, "Kadın evlendiğinde kocasının soyadını alır' hükmü, evlilik içerisinde hak ve yükümlülükleri bakımından kocayı kadın karşısında üstün kılmaktadır ve Anayasa'nın kadınlar ve erkeklerin eşit haklara sahip olduğuna ilişkin 10. maddesine açıkça aykırıdır " dedi.
Dr. Başak Çalı'nın açtığı davada mahkeme "Kadına karşı her türlü ayrımcılığın önüne geçmek adına, kadın evlendiği takdirde sadece kızlık soyadını kullanabilir" diye ekledi.
AİHM kararı var
Kendisinin yürüttüğü ve olumsuz sonuçlanan davalardan da örnek veren Kayar'a göre yerel mahkemenin kararı emsal karar değeri taşımıyor, dolayısıyla kadınlar bu karara dayanarak nüfus müdürlüklerine benzer bir taleple gitmesi halinde olumsuz yanıt alacaklar.
"Yargıtay'a giderse önceden olduğu gibi karar bozulacaktır. Benzer olumsuz örnekleri başka dosyalar sebebiyle gördük. Bu nedenle karar sadece örnek karar olarak anılmalıdır. Yargıtay'da onanmayan bir karara emsal karar denemez, bağlayıcılığı da bulunmamaktadır. Kararın bağlayıcı olması için İçtihadı Birleştirme Kararı niteliğinde olması gerekmektedir."
Öte yandan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM), bu konuda Türkiye aleyhine sonuçlandırdığı bir başvuru bulunuyor. İzmirli avukat Ayten Ünal Tekeli, evli olmasına karşın sadece "kızlık" soyadını kullanma isteğiyle 1995'te dava açmış, başvurunun reddedilmesi üzerine 1996'da AİHM'ye gitmişti. Strasbourg mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) "özel hayatın ve ailenin korunması"nı garantiye alan 8. maddesine dayanarak 2004'te Türkiye'yi mahkum etmişti.
Anayasanın 90. maddesine göre, Türkiye'nin imzaladığı uluslararası sözleşmelerin önceliği bulunuyor. Kayar, Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi'ne (CEDAW) de atıfta bulunuyor.
"Kızlık soyadı" sorunlu
Kadının soyadıyla ilgili düzenleme Medeni Kanun'un 187. maddesinde yer alıyor. Tartışmanın bir başka yanı da, evliliği kadının bekareti üzerinden tanımlayan "kızlık soyadı" kavramının kullanılması.
Kadını erkek üzerinden tanımlayan bakışa göre, hali hazırda, kadının babasının soyadını, evlenince de eşinin soyadını alması öngörülüyor. Yazar Gülnur Acar Savran, bianet'e, "anne-baba soyadı" ya da "aile soyadı" kavramlarının kullanılabileceğini belirtti. (İP/EÜ)