Yürüyüşü izleyenler Dink'in cenaze töreninin on yıllardır İstanbul'da gerçekleştirilen en büyük kitlesel gösteri olduğunda birleşti. Dink'in cenazesine katılımın ancak 1 Mayıs 1977 kutlamasıyla karşılaştırılabileceği yaygın bir kanıydı. Tahminler, cenaze törenine katılımın 100 binden az olmadığı yönünde. ABD'de yayımlanan New York Times gazetesi de web sayfasında büyük bir fotoğrafla birlikte verdiği haberde katılımın "100 binin üzerinde" olduğunu duyurdu.
Dink'in cenaze aracıyla, kortejin Kumkapı'ya varmasından önce kiliseye getirilen naşının başında düzenlenen dini törene Ermeni cemaati ileri gelenlerinin yanı sıra Ermenistan ve Avrupa'dan sivil ve ruhani temsilciler, hükümeti temsilen Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu katıldı. Parlamentoda grubu bulunan siyasi partilerden hiçbiri cenaze törenine resmi temsilci göndermedi.
Almanya Yeşiller Birlik Partisi Eş Başkanı Claudia Roth ile Türkiye-Avrupa Karma Parlamento Komisyonu Joost Lagendjik da törene katıldılar.
Parlamentoda temsil edilmeyen Demokratik Toplum Partisi(DTP), Özgürlük ve Dayanışma Partisi(ÖDP), Emeğin Partisi (EMEP), Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP) Genel Başkanları ve önde gelen yöneticileriyle törene katıldılar. Türkiye Alevi cemaatinin önde gelenlerinin, Kürt politikacıların, sosyalistlerin, insan hakları savunucularının, Baykal muhalifi sosyal demokratların etkin bir biçimde yer aldıkları kortejde, İslamcı kesimin, türbanlı kadınların varlığıysa hemen hiç hissedilmedi.
Cenaze töreninde yer alan on binlerce insan arasında sanatçı Vedat Sakman, şarkıcı Leman Sam, tiyatro sanatçıları Mahir Günşiray, Orhan Alkaya, yazar Bilgesu Erenus, şarkıcılar Aynur, İlkay Akkaya, Suavi, sinema sanatçısı Ediz Hun göze çarptı.
Tevfik Sağlam İlköğretim Okulu öğrencileri kortej geçerken ellerinde "Hepimiz Kardeşiz" yazılı kâğıtlarla yürüyüşü selamladı.
Dini törenle defnedildi
Kumkapı Meryamana Kilisesi'ndeki törenin ardından Dink'in cenazesi Balıklı Ermeni Mezarlığı'na getirildi. Ermeni cemaati içinde gençlerin oluşturduğu güvenlik çemberini aşarak mezarlığa girenlerin yol açtığı izdiham içinde Dink'in naşı toprağa verildi. Cenaze törenine gönderilen çelenkler arasında Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, Hürriyet gazetesi, Beyoğlu Belediye Başkanlığı ve Ermeni cemaatininkiler de vardı.
Yalnızca Dink'in ailesinin alındığı mezarı başındaki tören sırasında halk da mezara çiçek attı. Burada Ermeni cemaati adına konuşan Türkiye Ermenileri Patriği Mesrob II "Hrant ölümü ile ölümü yendi ve ebediyen bu topraklarda yaşayacak" dedi; İsa'nın öldürülüşünü de anımsattığı konuşması alkışlarla sık sık bölündü.
Patrik Mesrob II "bir Hıristiyan din görevlisi ve bir insan olarak, en kutsal hak olan yaşama hakkına saldıranları bir kez daha lanetliyorum. Fikir ve düşünce özgürlüğüne saygılı, değer veren insanlar olarak bazı insanlarımızın fikirlerini paylaşmasak bile, hiç kimsenin fikirlerinden dolayı bırakın katledilmesini, yargılanmasını ve ceza almasını bile kabul etmemeliyiz" dedi.
Çiçekler atarak, ilahiler eşliğinde toprağa verilen Dink'in mezarına beyaz bir tepsi içinde memleketi Malatya'dan getirilen toprak da serpildi. Tören Ertan Tekin'in dudukla çaldığı Ermeni ilahileriyle sona erdi
Rakel Dink: Bir bebekten bir katil yaratmayı sorgulamadan hiçbir şey yapılamaz
Hrant Dink'in Osmanbey'de Agos gazetesi önündeki cenaze töreni ellerinde Türkçe, Kürtçe, Ermenice "Hepimiz Hırant Dink'iz, Hepimiz Ermeniyiz" pankartları taşıyan on binlerce kişinin buluşmasıyla saat 11:00'de başladı. İlk sözü alan Hrant Dink'in eşi Rakel Dink, ailesi adına "Sevgiliye" başlığıyla Dink'e hitaben kaleme aldığı mektubu okudu.
Konuşmasına "bizi ne kadar sevdi, sevdi ki, bizi birbirimize verdi" sözleriyle başlayan Rakel Dink, "Acılı ve onurlu olarak buradayım" dedi ve İncil'den örnek verdi: "İsa der ki 'hiç kimsede insanın dostları uğruna canını vermesinden daha büyük bir sevgi yoktur.'"
Rakel Dink, Hırant'a "sevdiklerinden, torunlarından, çocuklarından, kucağımdan ayrıldın ama ülkenden ayrılmadın" sözleriyle veda etti.
Rakel Dink'in mektubunun bazı bölümleri şöyle:
"Sevgili dostlar, bugün bedenimin yarısını, sevgilimi, çocuklarımın babasını, ailemizin büyüğünü, sizin kardeşinizi uğurluyoruz. Sağdakine soldakine, öndekine, arkadakine rahatsızlık vermeden, saygısızlık yapmadan, sloganlar atmadan ve pankartlar açmadan sessiz bir saygı yürüyüşü gerçekleştiriyoruz. Bugün sessizlik ile büyük bir ses yükselteceğiz.
"Yaşı kaç olursa olsun, 17 veya 27 olsun, katil kim olursa olsun bir zamanlar bebek olduğunu da biliyorum. Bir bebekten bir katil yaratmayı sorgulamadan hiçbir şey yapılamaz kardeşlerim.
"Sevgilim!
"Bedenin yaşlanmadan, daha hasta olmadan, sevdiklerine doyamadan gittin. Biz de geleceğiz sevgilim, o eşsiz cennete... Oraya yalnız sevgi girer. Orada gerçek sevgiyle bir arada ebediyen yaşayacağız.
"Kimseyi kıskanmayan, öldürmeyen, aşağılamayan, kin tutmayan, bağışlayan, kardeşini sayan, bir sevgi, Mesih'te bulunan sevgi...
"Hangi karanlık yaptıklarını, söylediklerini unutturabilir Sevgilim! Korku mu? Yaşam mı? Zulüm mü? Dünyanın zevki sefası mı? Yoksa ölüm mü Sevgilim?
"Ben de sana yazdım, aşk mektubunu Sevgilim! Bunları yazmak zor oldu Sevgilim!
"Onun için dokunulmazlar yoktu. Büyük bir bedel ödedi.
"Nefretle hakaretle, kanı kandan üstün tutarak güzel gelecekler olmaz kardeşlerim. Kanı kandan üstün tutmak olmaz kardeşlerim...
"Bedeni daha yaşlanmadan sevdiklerinden aniden ayrıldı. Biz de geleceğiz sevgilim. Oraya sadece sevgi girer. Orda gerçek sevgi ile bir arada ebedi cennete ulaşacağız. Kimseyi kıskanmayan kimsenin malında gözü olmayan sevgi kardeşin hakkında gözü olmayan sevgi.
"Ah sevgilim yaptıklarını konuştuklarını kim unutturabilir sevgilim! Korku unutturabilir mi? Yaşam mı? Zulüm mü? Zevk-i sefa mı? Yoksa Ölüm mü? Hiçbiri sevgilim. Sevdiklerinden ayrıldın çocuklarından ayrıldın? Kucağımdan ayrıldın ama ülkenden ayrılmadın sevgilim Kardeşlerim, onun dostluğa olan sevgisi onu buraya getirdi. Korkuya meydan okuyan sevgisi onu büyüttü. Diyorlar ki, o büyük bir adam. Size soruyorum, o büyük mü doğdu, o da bizim gibi doğdu. O da topraktandı, bizim gibi çürüyen bir beden, gözlerindeki sevgi onu büyük yaptı. İnsan kendiliğinden büyük olmaz, insanı yaptıkları büyük yapar. Evet o büyük oldu, çünkü büyük düşündü, büyük söyledi. Sessizce büyük konuştunuz. Siz de büyüksünüz.
"Bu kadarla yetinmeyin. Nefretle, hakaretle, kanı kandan üstün tutarak kardeşlik olmaz."
Ders olsun!
Rakel Dink'in konuşmasının ardından söz alan Agos gazetesi yazarlarından, arkadaşı Aydın Engin "Rahatlıkla gidebilirdi. Ülkesinde kalmayı yeğledi. Ders olsun!" dedikten sonra yürüyüşü başlattı.Cenaze arabasının hareketiyle birlikte, Taksim'e doğru yürüyüşe geçildi. Kortej Agos gazetesinden Şişli istikametine doğru ve ana bulvar üzerinde oluşturuldu.
"Hepimiz Hrant Dink'iz", "Katil 301"
Törende yalnızca "Hepimiz Hrant'ız-Hepimiz Ermeniyiz" pankartı açıldı. Kitleye ellerinde taşımak üzere Türkçe, Kürtçe ve Ermenice "Hepimiz Hrant Dink'iz" ve "Katil 301" yazılı dövizler ve karanfiller dağıtıldı.
Yürüyüş nedeniyle çevredeki dükkânlar kapatıldı. Ayrıca yürüyüş için Osmanbey'deki çeşitli binaların tepelerine keskin nişancılar yerleştirildi.
Yürüyüş boyunca, geçilen caddelerde halk yok kenarlarında ve evlerin pencerelerinden Hırant Dink'i ve törene katılanları alkışlarla selamladı.
Yürüyüşe önde gelen yazar, gazeteciler, ses, tiyatro, sinema sanatçıları, ev kadınları, işçiler, çalışanlar, Ankara, İzmir, Bursa ve Türkiye'nin pek çok yerinden gelen insan hakları ve barış savunucuları katıldı. Göze çarpan politik kişilikler ve kanaat önderleri arasında Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, Devrimci İşçi Sendikları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Süleyman Çelebi, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Başkanı İsmail Hakkı Tombul, Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Gencay Gürsoy, Sosyal Demokrasi Vakfı (SODEV) Genel Başkanı Ercan Karakaş, Türk Mühendis ve Mimar Odaları (TMMOB) Genel Başkanı Mehmet Soğancı, İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı (İHD) Yusuf Alataş, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Önen, Adalet ve Kalkınma Partisi(AKP) İstanbul İl örgütü, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Genel Başkanı Orhan Erinç, TDP Eş başkanları Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk, Leyla Zana, Sırrı Sakık, Emeğin Partisi (EMEP) Genel Başkanı Başkanı Levent Tüzel, Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) eski Genel Başkanı Ufuk Uras, Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir de vardı.
Yürüyüş boyunca Ermenilerin ve Türklerin ortaklaşa sahiplendikleri "Sarı Gelin" türküsü sık sık seslendirildi, Sanatçı Ertan Tekin Ermeni halk çalgısı dudukla ezgiler çaldı.
Kortejde basın mensuplarına Şişli Belediyesi araç tahsis etti. Töreni Türkiye'den gazetecilerin yanı sıra çok sayıda yabancı basın mensubu da izledi.
Gençler
Törenin başında Osmanbey'de toplanan ve daha sonra yürüyüşe katılanlar arasında çok sayıda genç vardı. Bir genç, "Anne babalarımız 1977'de böyle bir gösteriye katıldıklarını anlatıyorlardı da inanamıyorduk," derken, uzun yıllar sürgünde yaşadıktan sonra Türkiye'ye dönerek bir vakıf üniversitesinde çalışmaya başlayan bir akademisyen, "katılım çok etkili ama acaba Türkiye'de esen zehirli havayı dağıtmaya yetecek mi?" sorusuyla yanıt verdi katılım konusunda ne düşündüğü sorumuza.
Yol boyunca gençlerin "sessiz yürüyüş" tavsiyesine karşın çok sert ve yüksek sesle eleştirdikleri iki parti vardı: Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP). MHP'nin Şişli ve Beyoğlu ilçe örgütleri önünde "Faşizme karşı omuz omuza" sloganı yükseltilirken, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal da sık sık "faşist Baykal" sloganlarıyla anıldı.
Yenikapı'da, Hırant Dink'in cenaze töreninin sona ermesini beklerken kulak misafiri olduğumuz sohbetlerde herkesin, Dink'in vahşice katledilişini telafi etmesinin imkansız olduğunu düşünseler de arkasından yürüyenlerin çokluğu ve çoğulluktan memnun olduklarını söyledikleri duyulabiliyordu.
"Son dönemlerde iyice saldırganlaşan ırkçılık ve şöven milliyetçiliğe karşı güçlü bir yanıt oldu bu," diyen bir matbaacı, "şu tarihin cilvesine bakar mısınız" diye soruyordu, "Türkiye'nin itibarını katledilmiş bir Ermeni aydın ile onun sosyalist ve demokrat dostları kurtarıyor bir kez daha." (AÖ/EK)