Ancak, hukukçular, Şemdinli'deki bombalama olayıyla ilgili davaların ayrı ayrı görülmemesi gerektiğini söylüyorlar.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı, Avukat Yusuf Alataş, "davalar küçük parçalara bölünerek, organize hareket olmadığı izlenimi verilmek isteniyor" dedi.
Diyarbakır Barosu Başkanı Sezgin Tanrıkulu da, duruşmaya katılacak Hakkari Barosu üyesi avukatların görevsizlik kararı verilmesini, dosyanın Van'daki soruşturma dosyasıyla birleştirilmesini talep edeceklerini söyledi.
Tanrıkulu: Savcı iki olay arasındaki bağlantıyı saptamalıydı
"Bugüne kadar dava dosyasına yansıyan ve yansımayan tanıklıklarda, Tanju Çavuş'un toplanan insanlara yönelik silahlı saldırısı, Umut Kitabevi'nin bombalanması olayının devamı olarak ortaya konuyor" diyor Tanrıkulu.
"Savcıya düşen görev, şüphelilerin anlatımıyla yetinmeyip, iki olay arasındaki bağlantıyı saptamak olmalıydı. Ancak savcılık makamı, bu soruşturma dosyasında, şüpheli astsubay Çavuş'un beyanıyla yetinmiş. Şüphelinin adam öldürme ve yaralamaya dönük eylemini, bombalamadan bağımsız olarak, 'kendisine yönelik saldırıyı defetmek amacıyla gerçekleştirdiği' iddiasıyla dava açtı."
Bunun olayın özüne ve gerçekleşme biçimine uygun olmadığını söyleyen Tanrıkulu, "Şüphelinin konumunun bombalamayla ve diğer şüpheliler Ali Kaya ve Özcan İldeniz'le bağlantısını, halen soruşturmayı yürüten Van Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yapması hukuka daha uygun olurdu" dedi.
Alataş: Ayrı davalar kabul edilemez
Daha önce Şemdinli'ye giden insan hakları savunucuları heyetinde yer alan Alataş da, "Ayrı ayrı dava açılması kabul edilebilir değil" dedi.
"Davaya kamuoyunda gösterilen ilginin azalması, dikkatlerden kaçırılması, olayın nedenlerinin araştırılarak perde arkasındaki sorumluların bulunmaması için bir şeyler yapılacağı konusunda bizim de kaygılarımız var" dedi.
Alataş, hukukçuların, her iki mahkemede de davaların birleştirilmesini talep edebileceğini söyledi.
Hakkari Milletvekili Esat Canan da, iki ayrı davanın Şemdinli olayının üstünün kapatılmasına yönelik olduğunu, hukukçuların itiraz etmesi gerektiğini söylemişti.
"Olay iki aşamalı; bomba konulması ve halka ateş açılması. Dolayısıyla yargının iki eylemi birlikte değerlendireceğine inanıyorum. Olayları birbirlerinden ayırmakla münferit bir olay gibi değerlendirmek, olayın bütünlüğünü bozar ve olayı örgütlü olmaktan çıkarır. Van Savcılığı'nın, Çavuş olayını görevsizlik kararı verip Hakkari'ye göndermesi, bu olayın kapatılmasında ilk adım. Hukukçular buna itiraz etmeli."
9 Kasım 2005'te, Şemdinli'de Seferi Yılmaz'a ait Umut Kitabevi bombalanmış, Mehmet Zahir Korkmaz ölmüştü. Uzman çavuş Tanju Çavuş, keşif sırasında kalabalığa ateş açarak Ali Yılmaz'ın ölümüne, beş kişinin yaralanmasına neden olmaktan 12 Kasım'da tutuklanarak Hakkari Cezaevi'ne konulmuştu. Astsubaylar Ali Kaya ile Özcan İldeniz de, davanın Van'a alınmasının ardından tutuklanıp cezaevine konulmuştu.
Van Başsavcılığı, Çavuş'un, kendini müdafaa için ateş açtığı gerekçesiyle dosyayı ayırıp Hakkari Başsavcılığı'na göndermişti. Hakkari Başsavcılığı, delilerin toplanması ve soruşturmanın tamamlanmasının ardından Çavuş hakkında hazırladığı iddianameyi Hakkari Ağır Ceza Mahkemesi'ne göndermişti.
Savcılık iddianamede, Çavuş'un 5237 sayılı TCK'nin 86/2, 86/3-e(5 kez), 5237 sayılı TCK'nin 81, 27/1, (1 kez) ile 5237 sayılı TCK'nin 53,54/1, 63. sevk maddeleri ile cezalandırılmasına, şüphelinin suçta kullandığı tabancanın TCK'nin 54. maddesi uyarınca müsaderesine, şüphelinin gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği sürelerin TCK'nin 63. maddesi gereğince cezasından mahsubuna karar verilmesini talep etti.
Uzman çavuş hakkında en az 15, en fazla da 30 yıla kadar hapis cezası isteniyor. Ancak ölen Ali Yılmaz'ın ailesi, avukatları ve görgü tanıklarının ifadesine göre, Tanju Çavuş keşif heyetinin üzerine kasıtlı olarak ateş açtı. Van'da yargılanacak iki astsubayla ilgili iddianame henüz hazırlanmadı. (TK)