Ankara Tabip Odası'nın görevlendirdiği heyet ölüm orucu ve açlık grevlerinin sürdüğü Sincan F Tipi Cezaevi'ni ziyaret etti; operasyon sonrası hastanelere getirilen tutuklu ve hükümlülerle görüştü, Sincan F Tipi Cezaevi konusunda rapor hazırladı.
Rapora göre 83 tutuklu ve hükümlü ölüm orucuna, 127 kişi ise açlık grevine devam ediyor.
"Tanık olmak istemiyoruz"
Raporda şu görüşlere yer verildi: "Uyarılarımızın sonuçlarının tanığı olmak istemiyoruz. Görüştüğümüz, muayenelerini yaptığımız, ve bu rapor yazılırken yaşayan insanların ölüm haberlerini gazetelerde, TV'lerde duymak istemiyoruz. Bir insan ve bir hekim olarak, 'hangisiydi' sorusunu birbirimize sormak istemiyoruz."
17 Ocak 2001 ziyaretleri
Ankara Tabip Odası heyetinin hazırladığı rapora göre, cezaevlerine yönelik operasyon sürecinde; en son 17 Ocak 2001 tarihinde olmak üzere, üç kez Sincan F-Tipi Cezaevine; 8 kez Ankara Numune Hastanesi'ne
gidildi. Bu ziyaretler sonucu, görüşülen tutuklu ve
hükümlülerin bazılarının açlık grevlerine ve ölüm oruçlarına devam ettiği, bazılarının ara verdiği, bazılarının ise bıraktığı öğrenildi.
83 kişi ölüm orucunda
Rapora göre; 17 Ocak 2001tarihi itibariyle 1. ekipten 26 kişi ara vermeden 63 ve 89 gündür ölüm orucuna devam ediyor; ara veren 2, bırakan 2 kişi.
2. ve 3. ekipten 57 kişi 60 ve 88 gündür ölüm orucuna devam ediyor; ara veren 1 kişi, bırakan ise yok. 3-45 gündür açlık grevi yapanların sayısı 127; ara veren 25; bırakan ise 10 kişi.
Ölüm orucunda bulunanların toplam sayısı 83, açlık grevinde olanların toplam sayısı ise 127.
Sözkonusu tutuklu ve hükümlülerden, -kabul edenlerin- muayenelerinde ortaya çıkan sağlık sorunları ise şöyle:
·"Ölüm orucu ve açlık grevindeki kişilerin tüme yakınında ishal ve halsizlik yakınmasının olduğu, ishal yakınması olanlardan bazılarının
alt gastro-intestinal sistem kanaması tarif ettikleri;
·"Ölüm Orucundaki tutuklu ve hükümlülerin büyük çoğunluğunda el ve ayaklarda uyuşma, baş dönmesi, baş ağrısı, görme ve uyku bozukluğu yakınmaları ile denge kaybı, yüzde 15-33 arası ciddi kilo kayıpları, ciltte kuruma ve dökülme ve cilt altı yağ dokusunda kayıp saptanmıştır. Hepsinin bilinçlerinin açık, bulantı-kusma yakınmasının nadir olduğu, oral yoldan su, tuz, şeker ve B1 vitamini alımlarının devam ettiği gözlenmiştir.
"Yapılan görüşmelerde tutuklu ve hükümlüler, olası sonuçlarını bilerek, kendi iradeleri ile açlık grevi ve ölüm orucuna devam ettiklerini, talepleri kabul edilene kadar da devam edeceklerini bildirmişlerdir.
19 Aralık 2000 günü yapılan operasyona bağlı sağlık sorunları
"19 Aralık 2000 tarihinde gerçekleştirilen operasyon sonucu Ankara Numune Hastanesine getirilen toplam 28 tutuklu ve hükümlü görülmüştür"denilen raporda şu gözlemler yer alıyor:
"İlk görüşmede tümü yatağa zincirlenmiş olan tutuklu ve hükümlülerden, kabul edenlerin operasyondan sonraki 2.günde (21 Aralık 2000) yapılan ilk muayenelerinde;
·"Çoğunda operasyon sırasında darb sonucu oluştuğu ifade edilen gövde, kafa ve ekstremitelerde çok sayıda kesi ve ekimoz, gaz kullanımına bağlı solunum ve konuşma güçlüğü, bazılarında gözü kapatacak düzeyde ekimoz, ödem ve skleral kanama bulunduğu;
·"4 kişide ekstremitelerde, 2 kişide kostalarda kırık, 1 kişide hemotoraks, 1 kişide daha sonra opere edilen pariatel kemikte çökme kırığı bulunduğu ve 1 kişinin sağ el 5. parmağının ampüte olduğu;
·"4 kişinin, ikisinde 3. derece olmak üzere, gövde, baş ve ekstremitelerde yanık olduğu (bu hastalardan birisi 10 gün sonra kaybedilmiştir);
·"2 kişide baş, boyun ve vücutta yaygın saçma yaraları olduğu gözlenmiştir.
Hastane günleri
"Hastaneye getirildikleri ilk günlerde, yapılan operasyonu, F tipi cezaevlerinin açılmasını ve yatağa zincirlenmelerini gerekçe göstererek, açlık grevi ve ölüm orucundaki tutuklu ve hükümlüler su, tuz, şeker ve B1 vitamini alımını tamamen kestiklerini , daha önce katılmayanlar ise açlık grevi ve ölüm Orucuna başladıklarını ifade etmişlerdir.
"Aynı zamanda açlık grevine ve yaralarına yönelik hiç bir tedaviyi kabul etmeyeceklerini belirtmişlerdir.
"Yapılan görüşmelerde, operasyona bağlı oluşan yaralanmaların olası sonuçları ve tedavisine yönelik bilgilendirme yapılmıştır . Bu tutuklu ve hükümlüler, bir süre sonra operasyona bağlı olarak oluşmuş yaralarına yönelik tedavi ile su, tuz, şeker, B1 Vitamini alımını kabul etmişlerdir.
"İzlemimiz süresince2 hükümlü açlık grevine son vermiş , olup bunların tedavilerinin planlanmasında kendilerine ve ilgili hekimlere gerekli
önerilerde bulunulmuştur. Diğer tutuklu ve hükümlüler ise izlemimiz boyunca açlık grevine yönelik hiç bir tedaviyi kabul etmemişlerdir.
Yine bu süre içinde Numune Hastanesi'ndeki görevli hekimlerin, zorla beslenme veya zorla tedaviye yönelik herhangi bir tutumları gözlenmemiştir.
Sincan F Tipi'ne getirilenler
"Sincan F-Tipi Cezaevine getirilen tutuklu ve hükümlülerle, operasyondan 28 gün sonra yapılan görüşmelerde, tamamına yakınında darb sonucu oluştuğu ifade edilen yaralanmaların olduğu gözlenmiştir.
"Görüşülen tutuklu ve hükümlüler, operasyonun yanı sıra, Sincan F-Tipi cezaevine kabulleri sırasında da kötü muameleye uğradıklarını , dövüldüklerini ve bunun sonucunda yeni yaralanmaların oluştuğunu ifade etmişlerdir.
"Görüşülen bir hükümlü ise, bu sırada kendisine copla makattan tecavüz edildiğini ifade etmiştir.
"Özellikle operasyon sonrası ilk 10 gün boyunca ciddi sağlık sorunları yaşandığını belirten tutuklu ve hükümlüler, TTB tarafından önerilen B1 vitaminini alamadıklarını,su, tuz ve şeker temininde ciddi sorunlar yaşadıklarını, yaralarının tedavisinin gerçekleştirilmediğini ve adli raporlarının düzenlenmediğini ifade etmişlerdir.
"Yine bu süre boyunca, operasyon sonucu parçalanan ve kullanılamaz hale gelen giysilerin yerine yenilerini temin edemediklerini,cezaevinin ısınmasında, sıcak su temininde ciddi sorunlar yaşandığını, havalandırmaya çıkarılmadıklarını belirtmişlerdir.
"Bu yakınmaları ifade eden tutuklu ve hükümlülerden, kabul edenlerin muayenelerinde ise;
·"Tamamına yakınında özellikle kafa bölgesinde-saçlı deride ve yüzde çoğu sütüre edilmemiş ve iyileşmeye-skarlaşmaya başlayan kesiler, ekstremiteler ve gövdede ekimoz ve abrazyon alanları, yumuşak doku yaralanmaları ve bunlara bağlı ağrıların bulunduğu, ayrıca uzun süreli ve sıkı kelepçe uygulamasına bağlı el bileklerinde lezyonlar ile ellerde uyuşma olduğu saptanmıştır.
"Yine önemli bir kısmında travma sonucu gözlerde absorbe olmaya başlamış skleral kanama ve diğer göz lezyonları gözlenmiştir.
·"Yapılan muayenelerde 25 tutuklu ve hükümlüde, bazıları tam olarak tedavi edilmemiş ekstremite (özellikle el parmağı) ve kosta kırığı ile 11'inde vücudun değişik bölgelerinde yanıklar saptanmıştır.
Sincan F-Tipi Cezaevi'nde yaşanan sorunlar
"F-Tipi Cezaevleri açılmadan önce medyada çıkan "insansız" tanıtımların aksine, içinde tutuklu ve hükümlüler varken yapmış olduğumuz gözlemler bu rapordaki saptamaları desteklemektedir. F-Tipi cezaevine ilişkin saptama ve değerlendirmelerimizi özetleyecek olursak;
·Tek kişilik ve üç kişilik ünitelerde tam bir tecrit/izolasyon yaşanmaktadır;
.Tutuklu ve hükümlülerin dış dünya ile en önemli iletişim olanağı olan avukat ve aile görüşmeleri sınırlı tutulmakta, ceza alınması durumunda ise aile görüşmesi yasaklanabilmektedir.
.Cezaevi içerisinde ortak yaşam alanları olarak ifade edilen yerler kullanılmamakta, tutuklu ve hükümlüler en çok 3 kişi ile (aynı üniteyi veya havalandırmayı paylaşan) iletişim kurabilmektedir. Ruh sağlığında önemli bir yer tutan insanlar arası ilişkinin bu denli sınırlandırılmasının kişiler üzerinde son derece ciddi sorunlara yol açacağı açıktır.
.Ayrıca böylesi bir izolasyon ortamında, acil sağlık sorunları veya olağanüstü bir durum halinde, havalandırma kapılarının kapalı olduğu saatlerde, özellikle tek kişilik ünitelerde kalan tutuklu ve hükümlülerin, acil sorunlarını görevlilere iletmeleri oldukça güç gözükmektedir.
.Elektrik, su, ısınma, havalandırma, beslenme gibi yaşamsal ihtiyaçların yeterliliği ve devamlılığı tamamen idare tarafından ve dışarıdan kontrol edilmektedir.
.İlan edilen sayıda ve özellikte giysi, kitap, gazete ve diğer eşyanın dışında hiç bir kişisel eşya kabul edilmemektedir.
·Cezaevinde personel ve malzeme açısından genel bir eksiklik olduğu bunun da sağlık ve diğer hizmetlere yansıdığı görülmektedir.
·Kaldıkları ortamların temizliğinden sorumlu tutulan tutuklu ve hükümlüler fırça, paspas, deterjan gibi temizlik malzemesini para karşılığı satın almakta, bunların kantinden temininde sorunlar yaşanmaktadır. Bu sorunlar kalınan ortamların sağlık koşullarını olumsuz etkilemektedir.
·Tek ve üç kişilik ünitelerde, günlük yaşam alanı olarak tasarlanan bölümde yatak, dolap ve masa dışında kalan alan son derece yetersizdir.
·Açlık Grevine ara verdiklerini veya bitirdiklerini ifade eden tutuklu ve hükümlüler uygun diyet alamamaktadırlar.
·Cezaevi hekimleri ve tarafımızdan önerilen ilaç ve tıbbi malzemelerin temininde güçlükler yaşanmaktadır. İlaçların cezaevi revirinde bulunmaması veya yetersiz oluşu ve bedellerinin tutuklu ve hükümlülerce karşılanması nedeniyle, B1 vitamini, antibiyotik, düzenli kullanımı gereken ilaçlar ihtiyaç sahiplerine
ulaşamamaktadır.
·Cezaevinde 1996 yılında yapılan ölüm oruçlarına katılan bir çok hükümlü bulunmaktadır. Bu hükümlülerden muayeneyi kabul edenler arasında 7 kişide, Wernicke Korsakoff Sendromuna ait bellek bozuklukları , amnezik psikoz, serebellar beceriksizlik, ataksi, nistagmus, göz hareketlerinde kısıtlılık gibi ciddi sekeller saptanmıştır. Ayrıca bir hükümlüde kronik osteomyelit ve hidrosefali olduğu, bir tutuklunun ise, daha önce psikoz tanısı ile tedavi ve takip edildiği ve halen tedavi gördüğü öğrenilmiştir.
Tutuklu ve hükümlülerin anlattıkları
· Hastaneye sevk sırasında, jandarma tarafından onur kırıcı bir biçimde (çıplak bırakılarak) arandıkları , ellerinin arkadan kelepçelendiği ve kötü muamele gördükleri için sevk işlemini kabul etmediklerini, bu nedenle çoğu hastane ortamında tıbbi müdahale ve takibi gereken yaraların tedavisini yaptıramadıklarını;
·Cezaevi kantininde para ile satılan suyun alımında ve kendilerine dağıtımında sorun olduğunu, bu yüzden kuyudan temin edilen musluk suyunu içmek zorunda kaldıklarını, bunun da ishal yakınmalarını arttırdığını;
·Üç kişilik ünitelerde kalan bazı tutuklu ve hükümlüler, her gün iki kez yapılan sayımlar sırasında giriş katına inmelerinin istendiğini, sayımı ikinci katta vermek isteyenlerin aşağıya indirilmek için zorlandığını, bu sırada darp ve cebir uygulandığını;
·Isınma ve sıcak su sorununda ilk günlere göre kısmi düzelme olmakla birlikte özellikle geceleri ısınma sorunun sürdüğünü ifade etmişlerdir. Görüşmelerimiz sırasında tutuklu ve hükümlülerin büyük çoğunluğunun, kaban, palto gibi kışlık giysilerle oturdukları
gözlenmiştir." (MS/YÖ/NU)