Ankara 75. Asliye Ceza Mahkemesi, gazeteci Yüsra Batıhan’a “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçlamasıyla verdiği 10 ay hapis cezasının gerekçesini Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesinde meslek ilkesi olarak belirlenmiş olan "kaynaklarını açıklamama" sorumluluğuna uygun davranmasına dayandırdı.
Mahkeme, gazeteciyi 6 Şubat depremlerine ilişkin olarak kaleme aldığı kendi haberlerinden alıntılayarak sosyal medya hesabından yaptığı iki ayrı paylaşım nedeniyle adı "sansür yasası"na çıkan Türk Ceza Kanunu'nun 217. Maddesini ihlal ederek “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçundan mahkum etmişti.
Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği'nden (MLSA) Deniz Tekin'in haberine göre, Ankara 75. Asliye Ceza Mahkemesi, Yüsra Batıhan hakkındaki kararını şöyle gerekçelendirdi:
Gerekçeli karardan
“Somut olay değerlendirildiğinde, sanığın suç tarihinde 10 ilimizi etkileyen deprem felaketinin ardından iddianame konusu paylaşımı yaptığı, gazeteci olarak haber verme özgürlüğünü kullandığını beyan etmiş ise de, haberinin kaynağını açıklayamadığı, yetkili kişiler ile görüşmeden ya da aldığı bilginin eksik ya da yanlış olabileceğini teyit etmeden bu paylaşımı yaptığı, bu nedenle paylaşımın gazetecilik faaliyeti ya da haber özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceği, bu açıdan sırf halk arasında endişe, korku ve ya panik yaratma saikiyle hareket ettiği kanaatine varılmış, atılı suçtan cezalandırılmasına karar verilmiştir.”
Mahkemenin, gazeteciyi mahkum etmesinin haklılığını savunmak üzere ileri sürdüğü iki gerekçe de Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin meslek ilkelerini ilan ettiği "Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi"ne göre Batıhan'ın ve tüm gazetecilerin "gazetecilik faaliyeti" kapsamında yapmamaları gereken ve mahkemelerce gazetecilere yapılmaması gerekenler arasında sıralanıyor.
Gazeteci kaynağını açıklamaya zorlanamaz
Mahkeme "Gerekçeli Karar"ında Batıhan'ı "haberinin kaynağını açıklayamamak" ile suçluyor. Ne var ki, "kaynakların gizliliği", "Bildirge"nin "C-Gazetecinin Hakları" bölümünde mahkemenin ve gazetecinin yapmaması gerekenler kapsamında bir gazetecilik ilkesi ve hakkı olarak sıralanıyor:
"Gazeteci; kaynakların gizliliği ilkesi uyarınca, kaynağını ve elindeki belgeleri açıklamaya, tanıklık yapmaya zorlanamaz. Gazeteci ancak kaynağının izin vermesi ve kaynağı tarafından yanıltılmış olması hallerinde kaynağını açıklayabilir.
Bu ilkeye göre, mahkemenin gazeteciyi "kaynağını açıklamaya zorlamaya" hakkı olmadığı gibi, gazeteci "kaynağını açıklamama hakkı"nı kullandığı için suçlanamaz ve cezalandırılamaz.
İkincisi Mahkeme gazeteciyi "yetkili kişiler ile görüşmeden ya da aldığı bilginin eksik ya da yanlış olabileceğini teyit etmeden paylaşım yapmakla" suçluyor.
Yüsra Batıhan'ın bu suçlamaya konu sosyal medya paylaşımında alıntıladığı ve kendisi tarafından kaleme alındığı belirtilen iki haber de Mezopotamya Ajansı’nda (MA) yayımlanmış: “Cenazeler gömülüyor, devletin haberi yok” ve “HDP’nin depremzedeler için gönderdiği 30 konteynere el konuldu”.
Birinci haber, "Gerekçeli Karar"da talep edildiği gibi "yetkililer tarafından teyit" edilmesi mantıksal olarak olanaksız bir olguyu haber veriyor: "Cenazeler gömülüyor, devletin haberi yok." Bu haberin bir devlet yetkilisince doğrulanması esasen yetkilinin yalan söylemesini gerektirirdi. Devletin gömülen cenazelerden haberinin olmadığı bilgisi, ancak bu bilgiye sahip olanlarca doğrulanabileceğine göre, bilgi kaynağı yetkililerden gayri kişiler olabilirdi. Nitekim Yüsra Batıhan bu bilginin kaynağını haberinde açıklıyor. Adını verdiği bir foto muhabirinin görgü tanıklığını alıntılayarak haberini kuruyor.
HDP'nin depremzedeler için gönderdiği 30 konteynere el konulduğu haberinin kaynağının "HDP Kriz Koordinasyon Merkezi" olduğu da bu haberde açıkça ifade ediliyor.
"Bildirge" gazeteciye haberinin kaynaklara dayandırma konusunda şu etik yükümlülüğü getiriyor:
Gazeteci, kaynağını bilmediği bilgi ve haberleri yayınlamaz; kaynak açık olmadığında,
yayınlamaya karar verdiği durumlarda da kamuoyuna gerekli uyarılarda bulunur.
Yüsra Batıhan'ın haberini dayandırdığı kaynağa güvenerek haberini yazdığına ve açıkladığına göre mahkemenin "HDP'nin gönderdiği 30 konteynere el konulduğu" bilgisinin teyidini gazetecinin bir yetkiliden alıp getirmesini değil, duruşma sırasında haberin kaynağı olan "HDP Kriz Koordinasyon Merkezi"nden istemesi, hiç değilse soruşturmasını o yönde derinleştirmesi Savcılıktan "sanık lehinde olan kanıtlar"ın da toplanmasını istemesi gerekirdi.
Ceza Muhakemesi Kanunu ne diyor?
CMK Madde 160/2 – Cumhuriyet savcısının, yalnızca suçun işlendiğine dair kanıtları değil, sanığın lehine olan kanıtları da toplamakla yükümlü olduğu belirtilmiştir.
CMK Madde 170/2 – İddianamenin düzenlenmesi aşamasında Cumhuriyet savcısının, sanığın lehine ve aleyhine olan tüm delilleri objektif bir şekilde değerlendirmesi gerektiği vurgulanmaktadır.
- CMK Madde 217 – Mahkemede, sanığın lehine ve aleyhine olan tüm delillerin tartışılması gerektiği düzenlenmiştir.
CMK Madde 66 – Tanıklık konusunda, sanığın lehine olan tanıkların da dinlenmesini sağlayacak hükümlere yer verilmiştir.
Bunların hiçbiri olmadan, gazetecinin bağlı bulunduğu meslek ilkelerinin gereklerine uygun olarak davrandığı için aklanması gerekirken mahkemenin gazetecinin bu tutumunu "sırf halk arasında endişe, korku ve ya panik yaratma saikiyle hareket ettiği kanaatine" gerekçe olarak göstermesi, "sansür yasası"na dayanılarak adil bir hüküm kurulmasının imkansızlığını doğrulayan bir örnek oluşturuyor.
MLSA'nın haberine göre, sansür yasasından hüküm giyen dördüncü gazeteci olan Batıhan, hakkında verilen 10 aylık hapis cezası hükmünü istinaf mahkemesine götürdü.
Ne olmuştu?
MLSA'nın verdiği bilgiye göre, Batıhan’ın yazdığı haberlerden alıntılayıp paylaştığı "6 şubattan bu yana Hatay da enkazları fotoğraflayan @efekanakyuz insanlar cenazelerini gömüyor fakat devletin bundan haberi olmuyor AFAD basını engelliyor, halkı bize karşı kışkırtıyor .insanlar devlete karşı öfkeli Erdoğan burada halkın karşısına çıkamaz dedi " ile " HDP kriz koordinasyon merkezi verilerine göre ,depremzedeler için gönderilen 4 tır,bin500 çadır,30 konteynıra AFAD ve polis ekipleri tarafından el konuldu,1 tır ise Adana dan geri gönderilirken 1 kamyon yardım malzemesine de yine el konuldu " içerikli paylaşımları suç unsuru olarak gösterilmişti.
Ankara 75. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 21 Ocak’ta görülen davanın karar duruşmasında Batıhan için 10 ay hapis cezasına hükmedilmiş, mahkeme hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar vermişti.
(AEK)