Fotoğraf: MA
Haberin İngilizcesi / Kürtçesi için tıklayın
İstanbul Büyükada'da "İnsan hakları savunucularının korunması dijital güvenliği" başlıklı toplantıya katıldıkları gerekçesiyle 11 hak savuncusu hakkında açılan davada karar çıktı.
İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi, Taner Kılıç'a "terör örgütü üyeliği" iddiasıyla 6 yıl 3 ay, Günal Kuşun, İdil Eser, Özlem Dalkıran'a "terör örgütüne yardım" iddiasıyla 1 yıl 13 ay hapis cezası, Nalan Erkem, İlknur Üstün, Ali Gharavi, Peter Steudtner, Veli Acu, Nejat Taştan ve Şeyhmus Özbekli hakkında beraat kararı verdi.
Duruşmaya koronavirüs gerekçe gösterilerek sanık yakınları, basın, uluslararası temsilciler ve izleyiciler alınmadı. Mahkeme yine aynı gerekçeyle avukat sayısında da kısıtlama yaptı ve sanık başına bir avukatın duruşmaya girmesine karar verdi.
İki gazeteci ile Almanya, İsveç ve İsviçre konsolosluklarından gözlemciler davayı izleyebildi.
Steudtner: İddianame absürtlüklerle, gerçeğe aykırılıklarla doluydu
Peter Steudtner Avukatı Murat Deha Boduroğlu, müvekkilinin gönderdiği yazılı savunmayı okudu. Steudtner'in savunmasında şu ifadeler yer aldı:
"Yasal yollara aykırı şekilde tutuklandık. Gözaltı ve tutukluluk Türkiye'nin taraf olduğu sözleşmelere aykırı uygulamalarla doluydu. Mevcut deliller ve yasalar uyarınca dava kapsamında yargılanan hepimizin beraatini talep ediyorum. Vereceğiniz beraat kararı Türkiye'de insan haklarının bulunduğunu göstereceği gibi Almanya ile ilişkileri de olumlu etkileyecektir."
Avukat Boduroğlu daha sonra müvekkillerinin gözaltı ve tutuklama sürecinde ağır hak ihlalleri ile karşılaştığını söyledi ve "İddianameyi basından öğrendik ve bu iddianame absürtlüklerle, gerçeğe aykırılıklarla doluydu. Hukuk ve mantık kurallarına aykırı bu iddianamenin aslında geri iade edilmesi gerekirdi. Sadece biz müdafileri bilgilendirmedi savcılık. Ama gizlilik var diye bizi odasına sokmayan, bilgi vermeyen savcılık dava ile ilgili bilgileri basına duyurdu" dedi.
Mütalaaya katılmadıklarını söyleyen Boduroğlu, "Müvekkillerimizin bütün soruşturma ve yargılama süreci boyunca uğradıkları hak ihlallerinin tespit edilmesini, mahkemenizin müvekkillerimiz hakkında buna uygun bir karar vermesini talep ediyoruz" dedi.
Garavi: Bir yerdeki adaletsizlik, her yerdeki adaletsizliktir
Ali Garavi avukatı Oğul Güner Olgun da savunmasında müvekkilinin gözaltı ve tutuklama sürecinde yaşadığı hak ihlalleri ve hukuksuzluklara değindi. Ali Garavi'nin gönderdiği yazılı savunmayı okuyan Olgun şunları söyledi:
"Beşimizi beraat geri kalanımızı mahkum etmek istiyorsunuz. Üstelik hiç tutuklanmamamız gerekirken... Bir yerdeki adaletsizlik, her yerdeki adaletsizliktir. Biz terörist değiliz, sadece insan hakları savunduk. Hayatımızın 3 ayını ve sonrasındaki 3 yılı vermeniz mümkün değil. Bize ailemize haklarımıza verilen zararı gidermeniz mümkün değil ama adaletsizliğe son vermeniz mümkün."
Avukat Olgun tüm sanıkların beraatlarını talep ederek, "Müvekkiller yargılama sürecinde mağdur durumdadır. Gözaltından tutuklamaya sonrasında kovuşturmaya varan bu yargı tacizini sonlandırmanızı talep ediyoruz" dedi.
Dalkıran: Hak savunucularının terörle suçlanması zincirini kırın
Avukat Deniz Yazgan da Özlem Dalkıran'ın mütalaaya karşı beyanını okudu. Yargılananların sadece buradaki 11 kişi olmadığını, insan hakları camiası olduğunu aktaran Dalkıran sunları söyledi:
"Bu mütalaa 'insan hakları için çalışmak, herkes için hak ve özgürlük talep etmek suçtur' diyor. Hak savunucularının çalışmalarını "sivil toplum görüntüsü altında" diyerek karalayıp terör bağlantılı suçlamalarla yargılamak, "terörle mücadele görüntüsü altında" her türlü eleştirel sesi bastırmak, toplumu tamamen susturmak amacını taşıyor. Hangi faaliyetimiz terörü destekliyor ya da bunu amaçlıyor? Savcının mütalaasında bu anlaşılmıyor. Maalesef, hak savunucularının yazdığı her haber, katıldıkları her toplantı kabul edilemez bir eleştiri olarak görülüyor. Üç yıldır bu toplantının barışçıl olmadığına dair bir delil sunulmadı. Basındaki karalama kampanyalarında yazılanlara itibar edilmiş. Bugün bu hukuk felaketine bir son verelim. Hak savunucularının terörle suçlanması zincirini kırın. Ben ve arkadaşlarım bu davadan özgür ve haklı olduğumuzu bilerek ayrılacağız."
Taştan: Deliller mahkemece dikkate alınmıyor
Nejat Taştan'ın avukatı Avukatı Ezgi Yalvarıcı da "Ceza yargılamasının amacı delillerle maddi sonuca ulaşmaktır" dedi.
Yalvaracı sözlerini "Ancak davaya baktığımızda delillerin mahkemece dikkate alınmadığını görüyoruz. Mütalaada da deliller incelenmeden bir sonuca ulaşmış. Biz de savunmalarımızı bu yüzden uzun uzun yapıyoruz. Mütalaada açıkça maddi dayanakları olmamasına ve delil sayılmamasına rağmen mahkemeye delil olarak sunulan birçok husus var. Hukuk devleti bireyleri ceza yargılamasından da korur. İnsan haklarını savunmak evrensel bir haktır. Bunun soruşturma konusu olması kabul edilemez. Müvekkilimin beraatını istiyorum" diye sürdürdü.
Nejat Taştan ise "Bu davada avukatıma gönderdiğim para bile suç olarak gösterilmiştir. Savcı o iddianameyi önümüze mütalaa olarak getirdi. Bu asılsız iddialarla yargılamayla boğuşuyoruz. Hüküm ne olursa olsun gerekçenizi merak ediyorum" dedi.
4 kişihe hapis, 7 kişiye beraat
Verilen aranın ardından kararını açıklayan mahkeme, Taner Kılıç'a "terör örgütü üyeliği" iddiasıyla 6 yıl 3 ay, Günal Kuşun, İdil Eser, Özlem Dalkıran'a "terör örgütüne yardım" iddiasıyla 1 yıl 13 ay hapis cezası verdi.
Nalan Erkem, İlknur Üstün, Ali Gharavi, Peter Steudtner, Veli Acu, Nejat Taştan ve Şeyhmus Özbekli hakkında beraat kararı verdi.
Duruşma öncesi adliye önünde basın açıklaması
Duruşma öncesi Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi önünde basın açıklaması yapıldı. “Hak savunucularına adalet” pankartının açıldığı açıklamaya çok sayıda hak savunucusu ve hukuk örgütleri katıldı. Açıklamayı Yurttaşlık Derneği Yönetim Kurulu üyesi Emel Kurma yaptı. Kurum özetle şunları söyledi:
"Yıllarını insan haklarını korumaya adamış insan hakları savunucuları gerçeklerden uzak iddialarla gazetelerde ve televizyonlarda hedef gösterildi. Yaratılan bu iklimin gölgesinde hiçbir hukuki gerekçe olmadan tutuklandılar. Hazırlanan iddianamede akla mantığa aykırı bambaşka suçlamalar yöneltildi.
"Geçtiğimiz üç yıl boyunca görülen duruşmalarda delilleriyle çürütülen bu iddialar, 27 Kasım 2019 tarihinde yapılan duruşmada sunulan mütalaada yer almaya devam etti. Aslında hiç açılmamış olması gereken bu davanın bugün görülecek duruşmasında hukuka uygun şekilde verilebilecek tek karar 11 hak savunucusunun hiçbir istisna olmadan beraat etmesidir."
Büyükada Hak Savunucuları Davası hakkındaİstanbul Büyükada'da “insan hakları savunucularının korunması dijital güvenliği” konulu bir atölye çalışması için bir otelde biraraya gelen 10 insan hakları savunucusu, 5 Temmuz’da otele düzenlene polis baskınıyla gözaltına alınmıştı. 18 Temmuz’da İnsan hakları savunucuları İdil Eser (Uluslararası Af Örgütü Türkiye Direktörü), Özlem Dalkıran (Yurttaşlık Derneği), Günal Kurşun (İnsan Hakları Gündemi Derneği), Veli Acu (İnsan Hakları Gündemi Derneği), Ali Garawi (İsveç vatandaşı insan hakları eğitimcisi), Peter Steudtner (Almanya vatandaşı insan hakları eğitimcisi) “Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek" (TCK 220/6), "silahlı terör örgütüne üyelik" (314/2 ve 314/3) suçlamalarıyla tutuklandı. Adli kontrol şartıyla serbest bırakılan İlknur Üstün (Kadın Koalisyonu), Nalan Erkem (Yurttaşlık Derneği) ise savcının itirazı üzerine 23 Temmuz’da tutuklandı. 25 Temmuz'da Nejat Taştan ve Şeyhmus Özbekli haftada iki gün adli kontrol şartıyla ve yurtdışına çıkma yasağıyla serbest bırakıldı. Hazırlanan iddianameye Haziran 2017’den beri tutuklu bulunan Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı avukat Taner Kılıç da “şüpheli” olarak eklendi. Cumhuriyet savcısı Can Tuncay’ın hazırladığı iddianamede hak savunucularının üye oldukları iddia edilen örgütler “FETÖ/PDY, PKK/KCK ve DHKP/C” olarak sıralandı. TIKLAYIN - Büyükada İddianamesinde Hangi "Deliller" Yer Aldı? Hak savunucuları, 25 Ekim 2017’de ilk kez hakim karşısına çıktı. İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi, Günal Kurşun, İlknur Üstün, İdil Eser, Nalan Erkem, Peter Steudtner, Özlem Dalkıran, Ali Garawi ve Veli Acu'nun tahliyesine karar verdi. Ayrıca Özlem Dalkıran ve Veli Acu hakkında yurtdışına çıkış yasağı koydu. Tutuksuz sanıklar Şeyhmus Özbekli ve Nejat Taştan hakkında 25 Temmuz 2017'de verilen adli kontrol kararı ise kaldırıldı. Mahkeme dosyaya sonradan "şüpheli" olarak eklenen Taner Kılıç hakkında "terörizmin finansmanı ve casusluk" iddiasıyla tutuklu bulunduğu, İzmir 16. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen dosyanın Büyükada davasıyla birleştirilmesine de karar verdi. TIKLAYIN - Sekiz Hak Savunucusu Hakkında Tahliye Kararı Taner Kılıç hakkında 15 Ağustos 2018 günü tahliye kararı verildi. Kılıç hakkında 7,5 yıldan 15'er yıla kadar hapis cezası talep ediliyor. Son duruşması 19 Şubat 2020'de görülen Büyükada davası, savunmalara devam edilmesi için 3 Nisan 2020'ye bırakılmış, ancak koronavirüs salgını nedeniyle davanın karar duruşması 3 Temmuz 2020'ye ertelenmişti. |
(HA)