*Aytaç Ünsal, Ebru Timtik
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Aralarında Selçuk Kozağaçlı'nın da bulunduğu Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) ve Halkın Hukuk Bürosu (HHB) üyesi avukatlar bürolarına yapılan polis baskını sonucu 2017 yılında gözaltına alındı ve tutuklandılar. Mahkeme, 18 avukata "örgüt üyeliği" ve "örgüt yöneticiliği" iddialarıyla toplam 159 yıl 1 ay 30 gün hapis cezası verdi. Avukat Ebru Timtik'e "örgüt üyeliği" suçlamasıyla 13 yıl 6 ay, avukat Aytaç Ünsal'a ise 10 yıl 6 ay hapis cezası verildi. İstinaf Mahkemesi'nce onanan cezalar için Yargıtay'a başvuru yapıldı.
TIKLAYIN: 19 barodan açıklama: #EbruVeAytaçYaşasın
İki avukat Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal ise seslerini duyurmak için önce açlık grevine başladı, ardından Ünsal açlık grevinin 63'üncü, Timtik ise 94'üncü gününde eylemlerini ölüm orucuna çevirdi. Ünsal Burhaniye T Tipi Cezaevi'nde, Timtik Silivri 9 No'lu Cezaevi'nde tutuluyor.
Burhaniye T Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan avukat Aytaç Ünsal’ı ziyaret eden avukat Seyit Sönmez’le yaptığı ziyareti, izlenimlerini ve Ünsal'ın son durumunu konuştuk.
"Gördüğüm, daha zayıf bir Aytaç'tı"
Avukat Seyit Sönmez, Aytaç Ünsal'ı gördüğündeki izlenimlerini şöyle aktarıyor:
"Tabii Aytaç'ın fotoğraflarda gördüğümüz tombul yanaklı, uzun boylu olan görüntüsü gitmiş. Daha zayıf, incecik, gözleri ve yüzü zayıftı. Gördüğüm, daha zayıf bir Aytaç’tı. Ölüm orucunun dün 143. günüydü, bugün ise 144. güne girdi. Ama sağlık durumu daha iyiydi, çünkü kendisi sporcu. Uzun yıllar profesyonel boks yapmış.
"Ama kendisinden daha çok Ebru’yu düşünüyordu. 'Ebru abla, zayıf ve hasta. Belki de sadece 30-40 gün dayanabilir, kötü sonuçlar olabilir' dedi. Psikolojik olarak iyiydi. Ülkenin her yerinden mektuplar ve dayanışma mesajları aldığını söyledi. Özellikle baroların Ankara’ya yürüyüşlerinin ve adalet için birtakım eylemler yapılmasının kendileri içinde umut verdiğini söyledi."
"Baroların eylemi bizim eylemimizden farklı değil"
Ünsal'ın, baroların yaptığı eylemin kendi yaptıkları eylemden çok da farklı olmadığını, çünkü hem kendileri hem de ülke adına adalet talep ettiklerini özellikle belirttiğini söyleyen Sönmez, Ünsal'ın şöyle devam ettiğini anlatıyor:
"Baroların eylemiyle şu anlaşıldı: Yargılamalarımız çok hızlı yapıldı, savunma hakkımız engellendi, hukuk hiçe sayıldı ve bize hiçbir itiraz noktası bırakmadılar, biz de buna mecbur bırakıldık. Bu eylemin arkasında herhangi bir siyasal bir güdü yok, biz sadece mesleğimizi yapmak istiyoruz. Adil yargılanmak istiyoruz ve bunun için de hiçbir yol kalmadığı için bu yolu kullandık, en onurlusunun bu olduğunu düşündük."
*Fotoğraf: Seyit Sönmez/ Burhaniye Ceza İnfaz Kurumu Girişi
Sönmez, Aytaç'ın yaşama isteğinin çok bariz görüldüğünü söylüyor.
Dosyasının bozulacağını düşündüğünü ve zaten Yargıtay’dan yana da umutlu olduğunu söyleyen Sönmez, "Aytaç, en son gerçekleşen yürüyüşle birlikte dile getirilen adalet talebinin kendi dosyalarına da yansıyacağını düşüntyor" dedi ve şöyle devam ediyor:
"143 güne rağmen çok kararlı"
"143 güne rağmen çok kararlı ve niye orada olduğunu bilen biriydi. Bu adalet talebinden olumlu sonuç çıkmazsa mücadeleyi sürdürücek görüntüdeydi.
"Dosyayla ilgili herhangi bir olumlu gelişme olsa bile bu kararlarını tekrar gözden geçirirler mi bilmiyorum. Talepleri somut bir talep aslında. Adil yargılanmak ve tahliye olmak istiyorlar, dosyalarının bozulmasını istiyorlar. Aslında hakimler, yerel mahkeme hakimleri, yargıtay dosyaya bir hukukçu gözüyle ve refleksiyle bakarlarsa hiçbir sorun kalmayacak ve dosyanın boş bir dosya olduğunu ve beraat etmeleri gerektiğini göreceklerdir.
TIKLAYIN: Avukatlar Ebru ve Aytaç için Yarın Çok Geç Olabilir
"Yargıtay’dan da vicdani bir karar vermelerini beklemiyoruz. Dosyaya bakanlar, eğer bu dosyadan yargılanan bu avukatlar olmasaydı ve bu sıradan bir dosya olsaydı, hiçbir hakim örgüt üyeliği kararı vermezdi, veremezdi çünkü karar bozulurdu. Bu öyle bir dosya çünkü.
"Olumsuz sonuçlanırsa bundan hepimiz sorumluyuz"
"Bu bir ölüm orucu eylemi. Buna başvuranlar ve ölenler oldu, Ağır bir eylem olduğu için olumsuz sonuçlanması hepimizi etkiler. Bundan hepimiz sorumluyuz, çünkü herkes için bir telafisi olmayan bir sonuç olacak, bu ölmek demek.
"Burhaniye Cezaevi'ne giderken, iki köyden geçiyorsunuz ve ikisinde de küçük küçük mezarlık var. Bu mesele de sonu böyle bitecek bir mesele aslında. Bir şeyler yapmak istiyorsak eğer, bu haksızlığı dile getirmek gerekiyor. Bu süreçte yapılacak şeylerde kısıtlı ancak bir şekilde ses çıkarılabilir. Avukat arkadaşlarımızın uğradığı haksızlığa en basit bir tuşla, sosyal medyadan ses çıkarabiliriz.
Toplumsal vicdani olan herkesin bu haksızlığı duyurmak için elinden geleni yapması gerektiğini, yoksa sonucun ölüme varabileceğini söyleyen Sönmez, "Ne olursa olsun bir an önce bu direnişe müdahil olmak gerekiyor" dedi.
(SO)