Fotoğraf: Youtube
Tüketici Dernekleri Konfederasyonu (TÜDEF) ve Tüketiciyi Koruma Derneği (TÜKODER) Genel Başkanı Aziz Koçal, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin doğalgaz şirketi İGDAŞ'ın mevzuata aykırı olarak kesilen faturaların yasal süre içerisinde tekrar düzenleneceği yönündeki açıklamalarını bianet'e değerlendirdi.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), faturalarda yasal gün sınırına uyulmadığı gerekçesiyle İGDAŞ'a soruşturma başlatmış, İGDAŞ ise salgın nedeniyle hizmetlerinde aksamalar yaşandığını duyurmuştu. EPDK ise söz konusu faturaların iptalini istemişti.
TIKLAYIN - İBB: İGDAŞ Ödenmeyen Faturaları İptal Etti, 30 Günlük Düzenleme Yapılıyor
Koçal, İGDAŞ'ın açıklamalarından yola çıkarak ödeme yapmayan tüketicilerin faturalarının itiraza bağlı kalmaksızın yasal süre boyutuna indirileceğini söyledi. Koçal, ödeme yapan tüketicilerin ise ücret iadesi isteyebileceğini ya da mahsuplaşma yöntemine gidebileceğini ifade etti.
"Lehte ve aleyhte durum birbirini dengeliyor"
Koronavirüsten dolayı kıyaslama yoluyla da fatura düzenlendiğini hatırlatan Koçal, “Sanıyorum kesilen faturanın günlük ortalaması alınarak 30 gün esasına göre tekrar düzenlenecek. Fakat EPDK süreç başında kıyaslama yapılabileceğini söylemişti. İGDAŞ bunu uygulamadı” diye konuştu. Koçal şöyle devam etti:
“Enerji şirketlerinin fatura düzenleme gün sayısı en fazla 35 gün. Faturalar ise 40-45 gün üzerinden geldi. Düzenlenen faturalarda tüketici fazladan kesilen 10 günlük tüketim bedelini bir ay önceden ödüyor. Fakat 30 günlük tüketim bedelini ise 10 gün sonra ödemiş oluyor. Yani lehte ve aleyhte durum birbirini dengeliyor. Eğer veriler doğruysa, ısı değerler çarpanı doğruysa tüketicinin bir hak kaybı söz konusu değil. Sadece gün sayısı bazında bir kayıp var. Tüketici 30 günlük ödeme yapabilecekken neden daha fazla günlük fatura ödemek zorunda kalsın? Şimdi bu durum düzeltilecek.
“ İGDAŞ yaptığı açıklamada tüketicinin müracaatına gerek kalmadan ödeme yapmayan tüketicilerin faturasının 30 gün esasına göre düzenleme yapılacağını duyurdu. Bunu ya kıyaslama yoluyla yapacaklar ya da ortalamasını alacaklar. Faturadan düşülen 10 günlük tüketim 20 gün sonra kesilecek faturaya yansıtılacak. Tüketiciler ise ya para iadesi ya da mahsuplaşma yolunu izleyecek. Yani fazladan kesilen 10-15 günlük tutarın tüketiciden bir sonraki faturada mutlaka ödenmesi istenecek.
“Çünkü ortada fazla bir tüketim yok. Yani 10 lira olması gereken tüketim 20 lira olarak faturalandırılmadı. Zaten EPDK’nin soruşturması da o yönde değildi. Bu nitekim başka yerlerde de var. Kocaeli’nde oldu, Kayseri’de oldu, Ankara’da oldu, buralardan bize şikayetler geldi ama EPDK sadece İstanbul’u ve İGDAŞ’ı kamuoyuna yansıttı.
"EPDK diğer illeredeki sorunlarla ilgili beyanda bulunmayıp İGDAŞ hakkında süreye bağlı bir beyanda bulunmasının arkasında bence siyasi sebepler yatıyor. Burada zararlı çıkan da tüketici yani vatandaş oluyor.”
"Kamusal olması gereken hizmetler özelleştirildi"
Tüketiciyi Koruma Derneği olarak koronavirüs sürecinde taleplerinin enerji faturalarının üç ay boyunca devlet ve dağıtım şirketleri tarafından karşılanması olduğunu dile getiren Koçal, faturaların ertelenmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını, bu durum için yasal düzenleme yapılması gerektiğini söyledi.
Bu noktada enerji dağıtım şirketlerinin taksitlendirme yapabileceğinden bahseden Koçal şöyle devam etti.
"Ödeme imkanı olmayan tüketiciler için firmalar sadece taksitlendirme kampanyası yapabilir. Fakat bizim TÜKODER olarak talebimiz faturaların üç aylık süre ile devlet ve dağıtım şirketleri tarafından karşılanması yönündeydi.
"Örneğin elektrik faturanın yüzde 26 ile 30’u vergiler ve kesintilere yani devlete gidiyor. Yine geriye kalan ortalama yüzde 24’ü de ek kesintiler (kayıp kaçak, sayaç okuma , satış beledli) oluşturuyor.
"Geriye kalan yüzde 45’le 50 arası esas kullanılan enerji bedeli. Yani yarı yarıya bir fark var. Yüzde 50’den vazgeçilerek geriye kalan yüzde 50 bedeli devlet ve dağıtım şirketleri göğüsleyebilir, tüketiciyi yani vatandaşı hane gelirinin düştüğü bu ortamda rahatlatabilirdi.
"Ama ne devlet vergisinden vazgeçti ne de şirketler buna yanaştı. Tabii bir taraftan da şu bir gerçek ki doğalgaz, elektrik ve su gibi temel ihtiyaçlar evrensel tüketici haklarından birisidir. Bunların aslında kamusal bir hizmet olarak verilmesi gerektiği ortada iken özelleştirmenin belki de tüketiciye yönelik golleri bunlar.
"Belki de devlet bu hizmetleri kamu hizmeti olarak verseydi bir taksitlendirme, faizsiz öteleme ya da devlet tarafından ödeme gibi bir takım farklı alternatifler geliştirilebilirdi. Ama bu süreçte vatandaşa söylenen sadece üç ay boyunca elektriğinin kesilmeyeceği. Tamam kesilmeyecek ama üç ay sonra faturalar birikmiş olmayacak mı? Tüketiciye gökten para mı yağacak bunların ödenmesi için?
“Yerel yönetimler kendileri bir takım çözümler gerçekleştiriyor ama bu konuda devletin kalıcı bir çözüm üretmesi, tüketiciyi rahatlatması lazımdı. Esas ekonomik sorunlar bundan sonra baş gösterecek. Tüketici faturalarını ödeyemeyecek durumda kalacak. Çünkü birincil önceliği tüketicinin karnını doyurması olacak. Faturalar ikinci planda kalacak ve insanların elektriği, doğalgazı, suyu, telefonu kesilecek. Zor günler tüketiciyi bekliyor." (HA)