Haberin İngilizcesi için tıklayın
10 Aralık İnsan Hakları Günü’nde, Türkiye’nin son bir yılının nasıl geçtiğini hak savunucularına sorduk.
Barış Vakfı’ndan Hakan Tahmaz, İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Başkanı Gülseren Yoleri, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Başkanı Şebnem Korur Fincancı, eski Mazlum-Der Diyarbakır Şube Başkanı Ali İhsan Gültekin, Eğitim-Sen Merkez Kadın Sekreteri Derya Yolcu, Küresel BAK kurucularından Bülent Aydın ve Uluslararası Af Örgütü Kampanyalar ve İletişim Direktörü Tarık Beyhan, hangi hakların nasıl ihlale uğradığını anlattı.
Ortak kanıları, “hiçbir şeyin daha güzel olmadığı” yönündeydi.
Temel hakların neredeyse hepsinin ihlal edildiği fikrinde birleşen aktivistler, yine de tüm olup bitene rağmen gelecek yıllara dair umutlarını koruduklarını ifade etti ve çözüm yollarını da anlattı…
Tahmaz: Bu politikalar Türkiye’yi yalnızlaştırıyor
“Temel insan hakları konusunda Türkiye’nin, 2018 yılından daha geriye doğru düştüğünü açıkça görebiliyoruz. Gerek ifade özgürlüğü, gerek tutuklu gazeteciler, gerekse gösteri yapma hakkı bakımından oldukça geri durumda. Türkiye açısından ve bölge açısından bu durumun sürdürülemez olduğu, bu politikaların Türkiye’yi yalnızlaştırdığı açık. Bu haklar konusunda toplumsal duyarlılığın artmasını, temel hakların kullanılmasını temenni ediyorum.”
Yoleri: İhlallerin artarak devam ettiğini gördük
“Bu yılda da önceki yıllarda yaşanan, azalması gereken yaşam hakkı ihlallerinin, işkencelerin artarak devam ettiğini gördük. Genel boyutuyla da yıllardır eleştirdiğimiz şiddetin, toplumun her kesiminde tırmanarak yer aldığını görüyoruz. Biz insan haklarıyla ilgilenen insanlar olarak, şiddetin her türlüsünün devletin politikalarıyla yakından ilgili olduğunu düşünüyoruz ve yüzümüzü yarının daha iyi olacağı umuduna dönmek zorundayız. Evrensel değerlerin ve hukukun olduğu bir Türkiye umut ediyoruz. Önemli olan, örgütlü ve güçlü mücadeledir.”
Fincancı: Demokratik güçler bir araya gelmeli
“Bu yıl her bakımdan insan hakları ihlalleriyle geçti. Hukuka aykırı bir şekilde neredeyse tüm HDP’li belediyeye kayyum atandı, seçimin bir oyundan ibaret olduğunu gösteren bir tabloydu bu. Karşıt görüş bildirenlere yapılan gözaltı ve tutuklama furyası, yurtdışı çıkış yasaklarıyla gözdağı verilen bir süreç yaşandı. Ciddi işkence iddialarıyla karşılaştık, birçoğunun doğruluk payı yüksekti. Demokratik güçler bir araya gelerek, demokratik bir ortam oluşmadığı sürece, bu ihlaller artarak devam edecektir.”
Erenoğlu: Kökten bir reform olmalı
“Hukuksuzluk ve adaletsizliğin neredeyse bütün alanlarda hüküm sürdüğü bir yıl geçirdik. Özellikle kadınların ve siyasi alandaki haksızlık ve hukuksuzlukları gözlemledik. Önümüzdeki yıllarda bir değişiklik olup olmaması, yeni kurulan partilerin muhalefet gücüne bağlı. Kökten bir reform olmadığı sürece, bu hak ihlallerinin engellenmesini pek mümkün görmüyorum.”
Yolcu: Bu düzen böyle devam edemez
“Zor bir coğrafyada yaşıyoruz. Türkiye anayasası ‘Türkiye demokratik ve laik bir hukuk devletidir’ der, ancak demokratikleşme konusunda ciddi sorunlarımız var. Çıkarılan KHK’lar ise bu yolculuğu giderek zorlaştırdı. Bu noktada eğitim sistemi de daha cinsiyetçi, daha muhafazakar ve paralı bir sisteme doğru gidiyor. Eğitim kamusal bir hak olmasına rağmen, giderek ticarileşen bir eğitim ve bu eğitimde de ciddi bir emek sömürüsü söz konusu. Kadın ve çocuk odaklı kurumların KHK’larla kapatılması da, ayrı bir soruna yol açtı. Dünyanın birçok yerinde emekçilerin ve kadınların hakkını aradığı bir dönemdeyiz. Elbette ki umutluyuz ve önümüzdeki sürecin, çok daha iyi olacağına inanıyoruz. Bu düzen böyle devam edemez.”
Aydın: Dilerim ihlallerin cezasız kalmadığı bir yıl olur
“2019 yılı çok sayıda hak ihlaliyle geçti. bianet’in hak ihlali raporlarıyla da bunları görmek mümkün. Dilerim ki önümüzdeki yıl da, hak ihlallerinin devam ettiği bir yıl olmaz. İnsan hakları açısından daha umut verici, hak ihlallerinin azaldığı, özellikle kamu güçlerinden kaynaklanan ihlallerin cezasız kalmadığı bir yıl olur.”
Beyhan: 2020 yılından umutluyum
“Türkiye özelinde 2019 yılında iyi gelişmeler de kötü gelişmeler de oldu tabii, gelişme olmayıp devam eden süreçler de oldu. Gezi yargılanmaları, Büyükada davası, KHK’lıların yargılanıyor olması kötü gelişmeler arasında sayılabilir. Ancak sonunda Anayasa Mahkemesinin de kararıyla KHK’lıların serbest bırakılması, Barış Akademisyenlerinin yargılanmıyor olması olumlu gelişmeler. Bununla birlikte Türkiye’nin ‘terör’ tanımı oldukça geniş ve her türlü davranış bu kapsama sokulabiliyor, bu da geniş bir hak ihlaline yol açmakta. Başta cumartesi anneleri olmak üzere pek çok grubun gösteri hakkının elinden alınması ise, bu yönden devam eden ayrı bir hak ihlali. Bu ihlallerin uzun süreli olmayacağını düşünüyorum, 2020 yılından umutluyum.” (AB/AS)