Haberin Kürtçesi için tıklayın
Anayasa Mahkemesi, askeri cezaevinde gardiyanlardan gördüğü işkence sonucu hayatını kaybeden zorunlu asker M.P.’nin ailesine 50 bin TL tazminat ödenmesine karar verdi.
M.P.’yi darp ederek ölümüne sebep olan gardiyan askerler kendilerini “Başını sağa sola vurdu” diye savunmuştu. Olaya dair kamera görüntüsü olup olmadığı da beş yıl sonra araştırılmış ve herhangi bir görüntü bulunamamıştı.
Öldürülen erin ailesi, çocuklarının öldürülmesine dair etkili bir ceza soruşturması yürütülmemesi nedenleriyle yaşam hakkı ile işkence yasağının ihlal edildiğini belirterek AYM’ye başvurmuştu.
Gerekçeli kararını bugün açıklayan mahkeme, hem işkence yasağının hem de yaşam hakkının ihlal edildiğine karar verdi ve aileye 50 bin lira tazminat ödenmesinin yanı sıra yeniden yargılama yapılmasına hükmetti.
Tutuklandığı gün hastaneye kaldırıldı
O dönem zorunlu askerliğini er olarak yapan M.P. 27 Haziran 2005’te hırsızlığa teşebbüs suçlamasıyla tutuklanarak 6. Kolordu Komutanlığı 1. Sınıf Askerî Ceza ve Tutukevi Müdürlüğüne götürüldü.
Aynı gün gördüğü işkence sebebiyle ve kafa ile genel vücut travması tanısıyla önce asker hastanesine sonra da Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesine kaldırıldı, bir ay sonra, 27 Temmuz’da da hayatını kaybetti.
Annesi Gülşen Polat ve babası Kenan Polat konuyla ilgili şikayetlerinde, oğullarının gardiyan odası olarak tabir edilen ve giyinme odası olarak kullanılan odada öldüresiye dövüldüğünü belirttiler.
Bu sırada giyinme odasında H.G., R.G., N.E., M.K. ve E.K. adlı Askerî Ceza İnfaz Kurumu görevlileri (gardiyan piyade erler) bulunuyordu, tutuklulardan A.S. de odadaydı.
“Kafasını dolaplara ve duvarlara vurdu”
Ancak kurum yetkilileri M.P.’yi darp eden askerlerin ifadesini sadece tanık sıfatıyla aldı. Onlar da görevli astsubaya verdikleri ifadelerinde, “tutuklu elbisesi giymek istemeyen M.P.’nin saldırgan davranışlar sergilediğini, kafasını dolaplara ve duvarlara vurmaya çalıştığını, zor kullanmak durumunda kaldıklarını” ifade ettiler.
Otopsi sonucunda “M.P.’nin genel vücut travması geçirdiği, ölümünün künt kafa travması sonucu olan beyin kontüzyonu, parankim içine kanama ve bunların komplikasyonları sonucu meydana geldiği” tespit edildi.
“Kötü örnek olacak şekilde davrandı, kaos ortamı yarattı”
Askerî Ceza İnfaz Kurumu yetkililerince düzenlenen tutanakta tarih de bulunmuyordu.
Askerî Ceza İnfaz Kurumu Müdürünün düzenlediği ve yine tarihi olmayan tutanakta da “M.P.nin diğer tutuklu ve hükümlülere kötü örnek olacak şekilde davrandığı ve kaos ortamı yaratmaya çalıştığı” ifade edildi.
“Soyundurdular don ile kaldık, çök-kalk yaptırdılar”
Olay sırasında odada bulunan ve askeri kurumlara, gardiyanlarla benzer ifadeyi veren diğer tutuklu er A.S. tahliye edildikten sonra ise kendi yaşadıklarını şöyle anlattı:
“Cezaevine girdik, bizi soyundurdular sadece don ile kaldık. Çök-kalk yaptırdılar, ayakta esas duruşta beklettiler. Gardiyanlardan H.G. yüzüme birkaç tokat vurdu. Diğer gardiyan R.G. 'onu bana bırak' dedi. Ameliyatlı olduğum kolumdan tutup geri çevirdi ve copla vurmaya başladı, ameliyatlı olduğumu söyledim bu arada o koluma da cop ile vurunca kolum kilitlendi beni soğuk suya soktular. Geri geldim esas duruşta bekledim. Ondan sonra bana bir şey yapmadılar.”
“Sopa vurmanın şiddeti ile geriye doğru fırladı”
A.S., öldürülen er M.P.’nin yaşadıklarını da şöyle ifade etti:
“Gardiyan H.G. yan tarafımda bulunan M.P.yi önce copla dövmeye başladı bir süre dövdükten sonra M.P. can havli ile yüksekte bulunan pencereye doğru hamle yaptı, anladığım kadarı ile amacı pencereden bağırıp yardım istemekti, çok kötü dövüyorlardı.
“H.G. gardiyan M.P.yi yakalayıp karşıdaki dolaplara çarptı, çok kuvvetliydi. M.P. dolaba çarpınca dolabın üstünden hemen hemen 1 metre boyunda 10 cm çapında üzerinde şafak yazıları ve isimler bulunan tahtadan bir sopa düştü. H.G. 'seni [sinkaf edecek] aleti buldum' dedi, yere düşen sopa ile o sırada esas duruşta beklemekte olan M.P.nin sırtına beline böbreklerine ensesine neresine gelirse vurmaya başladı.
“M.P. benim yan tarafımda iken gardiyan sopayı iki eli ile birden tutup var gücüyle yukarıdan aşağıya doğru M.P.nin kafasına sağ kulağının üst tarafına vurdu, sopa vurmanın şiddeti ile geriye doğru fırladı. M.P.nin ağzından ve burnundan ve kafasından kan gelip yere yığıldı tekrar kalkmasını söyledi.”
“Bırak ölecek, denince dövmeyi bıraktı”
“M.P. güçlükle kalktı fakat sağa sola yalpalıyor ve ayakta durmakta güçlük çekiyordu. Birkaç tekme ve copla vurduktan sonra suya sokun dedi. Orada bulunan diğer gardiyanlar suya sokup getirdiler geldikten sonra gardiyan tekrar vurmaya başladı. Dayak bir müddet devam etti tekrar suya sokup getirdiler tekrar dövmeye devam etti.
“Bir müddet vurduktan sonra M.P.nin yalpaladığını ve ayakta duracak halinin olmadığını, ayrıca kafası burnu ve ağzından kan geldiğini gören R.G. gardiyan, H.G.’ye 'bırak ölecek bak' deyince dövmeyi bıraktı ve yorgun ve terli bir vaziyette koltuğuna oturdu.”
“‘Kafasını …, atın nezarete’ diye gülüp gittiler”
A.S. kendisini de aynı şekilde dövecekleri korkusuyla gardiyanların her söylediğini yaptığını ve ilk ifadesinde o sebeple “M.P.’nin kafasını dolaplara vurduğunu” söylediğini de ekledi.
Ardından M.P.’yle aynı hücreye konduğunu, revircinin gardiyanlara ‘niye bu kadar dövdünüz kafasını kırdınız’ dediğini aktardı, “Gardiyan H.G. de revirciye ‘kafasını [sinkaf edeyim] atın nezarete’ dedi ve gülüp gittiler” diye konuştu.
Rütbelilerin hepsi beraat etti
Adana Cumhuriyet Başsavcılığının hazırladığı iddianame ile gardiyanlar, Askerî Ceza İnfaz Kurumu Müdürü ve diğer bazı görevlilere dava açıldı.
Adana 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada M.P.nin ölümüne neden olan olayın yaşandığı dönemde Askerî Ceza İnfaz Kurumunda görev yapan rütbeli askerlerin “olayın mesai saatleri dışında yaşanması” sebebiyle işkence suçundan beraatına karar verildi.
Mahkeme, gardiyanlardan bazılarına ise kasten yaralama suçundan verdiği müebbet hapis cezasına iyi hal indirimi uygulayarak 25 yıl hapse çevirdi.
“Cezaevinde işkence sistematik hale gelmişti”
M.P.’nin anne ve babası temyiz ettikleri dosyada, “kararın eksik inceleme sonucu verildiğini, işkence suçunun oluşabilmesi için işkencenin sistematik olarak uygulanmasının gerekmediğini, kaldı ki birçok tanık anlatımından Askerî Ceza İnfaz Kurumundaki uygulamanın sistematik hâle geldiğinin anlaşıldığını, oğullarının işkence sonucu öldüğünü, sanıkların öldürme kastı olmayıp amaçlarının işkence etmek olduğunu” belirttiler.
Yargıtay 8. Ceza Dairesi kararı onayınca AYM’ye başvurdular.
“Gizli anlaşmalar yapılmasına neden oldu”
AYM gerekçeli kararını bugün açıkladı ve olayla ilgili soruşturmanın bağımsız yürütülmediğine dikkat çekti:
“Askerî Savcılığın olaya on gün sonra el koymasının olaya karıştığından şüphelenilen bazı kişilerin bu arada gizli anlaşmalar yapmasına, olayın fail ya da faillerinin ifadelerinin sıcağı sıcağına alınamamasına, olay yerinin olduğu gibi muhafaza edilememesine hatta olayda kullanıldığı ileri sürülen sopanın belli bir süre depo olarak adlandırılan yerde saklanmasına neden oldu.”
Kamera görüntüleri beş yıl sonra araştırıldı
Kararda ayrıca, “olayın yaşandığı dönemde Askerî Ceza İnfaz Kurumunda herhangi bir kamera sisteminin bulunup bulunmadığının olaydan yaklaşık beş yıl geçtikten sonra araştırıldığı” ifade edildi.
AYM, Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkı ile işkence yasağının maddi ve usul yönünden ihlal edildiğine hükmetti ve “kararın, yaşam hakkı ile işkence yasağının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Adana 5. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine”, M.P.’nin ailesine de 50 bin lira manevi tazminat ödenmesine hükmetti. (AS)