Fotoğraf: AA/Arşiv
Haberin Kürtçesi için tıklayın
Göç İdaresi Genel Müdürlüğü'nün 18 Temmuz'da mültecilerin kayıtlı oldukları illere geri gönderileceğine ilişkin yaptığı açıklamanın ardından, Suriyelilere yönelik kontroller arttı. Zorla geri gönderme belgesi imzalatılarak, mültecilerin sınır dışı edildiği basına yansıdı.
Kamuoyunda tepki toplayan uygulamalara yönelik bianet'e konuşan Hepimiz Göçmeniz İnisiyatifi koordinatörü Yıldız Önen, yetkililerin açıklamalarının aksine geri göndermelerin yaşandığını belirterek, şunları söyledi:
"Geri gönderilen Suriyeli genç Amjad Tablieh ile görüşmemiz ardından öğrendik ki insanlar sınır dışı edilmiş. Amjad, sadece Suriyeliler değil, Afganistanlıların da olduğu 2 otobüsün İdlib'e götürüldüğünü ve kendisinin El Nusra'ya teslim edildiğini söyledi. İdlib'e 400 kişinin gönderildiğine dair bir sayı var, Göç İdaresi de bu sayıyı veriyor ama kimse resmi olarak bir bilgilendirmede bulunmuyor.
"Entegrasyonla nefretin önüne geçilebilir"
"Mültecilere hakları verilmiyor veya onlara sürekli olarak 'misafir' ve 'geçici' diyorlar ancak sekiz senenin sonunda bu insanlar artık geçicilikten çok, kalıcı hale geliyorlar. Çalışma izinleri yok, eğitim izinleri yok o yüzden Türkçe öğrenemiyorlar, entegrasyon politikaları yapılmıyor ve bu toplumda ciddi bir sorun haline geliyor.
"Kucaklaşmak isteyenler sesini yükseltmeli"
"Her zaman ırkçıların sesi çok daha yüksek çıkıyor. Ama Türkiye halkının büyük bir çoğunluğunun ırkçı olmadığını Suriyelilerle kucaklaşmak istediklerini düşünen insanlar olduğunu biliyorum. Dolayısıyla Suriyeliler ile kucaklaşmak, dayanışmak isteyenlerin sesini yükseltmeleri gerekiyor.
"Biz ırkçılığa karşı mücadele etmek isteyenlere sesleniyoruz, sesimizi yükseltelim, sosyal medyada 'biz de varız' diyelim. Biz Suriyelileri istiyoruz diye büyük kampanyalar yapabilelim, bunlar gerekiyor.
"Ayrıca buraya gelen insanlar Suriye'de kaçak olarak biliniyor ve bir kısmı zaten politik olarak ülkeyle sorunlu insanlar. Bir kısmı da zaten muhalifler aynı zamanda. Ayrıca şu anda geri gönderildiklerinde mülteciler nerede yaşayacakları hakkında hiçbir fikre sahip değiller. Diğer yandan oradan gelen çocukların dörtte üçü şiddet görmüş. Ve bu şiddet görmüş insanlar yeniden şiddet görebilecekleri bir yere geri gönderilmek isteniyor."
"Koruma statüsü değil, mültecilik hakkı"
Koruma statüsü değil, mültecilik hakkının verilmesi ve entegrasyon için çalışmalar yapılması gerektiğinin altını çizen Önen sözlerini şöyle sonlandırdı:
"Bundan sonra geri kalanlarla da hep birlikte yaşayacağız, birlikte yaşamayı hep beraber öğreneceğiz. Türkiye'den de milyonlarca insan Avrupa'ya gitti, milyonlarca insan Almanya'da. Türkiye'den bir sürü insan İngiltere'de. Almanyalılar, İngiltereliler, Yunanistanlılar Türkiye'ye nasıl kucak açtılarsa şimdi de bizim görev sıramız diye düşünüyorum. Herkese de bunu anlatmak gerek." (Aİ/DD/RT/AÖ)