Haberin İngilizcesi / Kürtçesi için tıklayın
Gezi Parkı'na Topçu Kışlası'nı yeniden yapmak için başlayan inşaat çalışmalarını protesto etmek amacıyla düzenlenen ve daha sonra Türkiye'nin birçok noktasına yayılan eylemler nedeniyle "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçlamasıyla yargılanan ikisi tutuklu 16 hak savunucunun yargılamasına devam ediliyor.
Silivri Kampusundaki İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başlanan davanın dünkü duruşmasında tutuklu sanıklar Osman Kavala ile Yiğit Aksakoğlu ile tutuksuz sanıklar Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater ve Ali Hakan Altınay savunma yaptı. Kavala 600, Aksakoğlu 220 gündür cezaevindeydi.
TIKLAYIN – Gezi Davasında İlk Gün Geride Kaldı
TIKLAYIN - Osman Kavala Savunması: Bu İddianame Fantastik Bir Kurgu
Bugün görülen duruşmada Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Ali Ekmekçi ve Mine Özerden savunma yaptı. Dün Görülen duruşmada Osman Kavala, Yiğit Aksakoğlu, Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater ve Ali Hakan Altınay savunma yapmıştı. İnanç Ekmekçi'nin savunması ise duruşmaya gelmediği için alınamadı.
Sanıklar Can Dündar, Pınar Öğün, Gökçe Yılmaz, Handan Meltem Arıkan, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu ve Memet Ali Alabora hakkında ise yakalama kararı bulunuyor.
Hak savunucuları duruşma salonunda
Tutuksuz sanıklar duruşma öncesinde yerini alırken, tutuklu sanıklar Kavala ve Aksakoğlu Jandarma eşliğinde duruşmanın yapılacağı salona getirildi.
Kavala ve Aksakoğlu'nun getirildiği sırada izleyiciler alkışlarla tutuklu hak savunucularına destek verdi. Kavala ve Aksakoğlu seyircilerin oturduğu kısma doğru dönerek izleyicileri selamladı.
Can Atalay savunma yaptı
Herkesin yerini almasıyla duruşma başladı. Avukat Can Atalay iddianameye karşı savunma yaptı. Atalay'ın savunması iki saatin üzerinde sürdü.
Atalay savunmasına "En sonda söyleyeceğimi başta söyleyeceğim" diyerek başladı ve "Bu iddianame Türkiye tarihinin ve topraklarının en onurlu toplumsal olaylarından birini karalama çabasının en güncel örneğidir. Bu iddianame uzun yıllar boyunca siyasi ve toplumsal hayatı, ceza yargılamasını basit bir aracı haline getiren bir örnektir" diye konuştu. Atalay, iddianamenin bir yamalı bohça olduğunu söyledi.
TIKLAYIN - Can Atalay'ın Savunması: Gezi, Bu Memleketin Eşitlik, Özgürlük ve Adalet Umududur
Kahraman: 10 Milyon İnsana Ne Para Yeter Ne De Organizasyon
Atalay'ın savunmasının ardından bu sefer kürsiye Tayfun Kahraman geldi. Kahraman yaklaşık 45 dakika savunma yapmasının ardından duruşmaya 14.30'a kadar ara verildi. Aranın ardından savunmasına devam eden Kahraman'ın beyanı yaklaşık iki buçuk saat sürdü.
Kahraman savunmasında Gezi Parkı direnişinin her günün ayrıntılı olarak anlattı. İddianamenin kendilerini suçlamasını kabul edilemez olarak nitelendiren Kahraman, Gezi Parkı sürecini daha iyi anlatabilmek ve anlamlandırabilmek adına eğitiminden ve kariyerinden bahsetti. Olaylar sırasında hükümet temsilcileriyle yaptığı görüşmeleri de anlatan Kahraman, kente karşı hükümetin suç işlediğini kaydetti.
TIKLAYIN - Tayfun Kahraman'ın Savunması: 10 Milyon İnsana Ne Para Yeter Ne De Organizasyon
Fotoğraf: Zulal'ın çizimi
Özerden: Gezi 16 kişinin omuzuna yüklenemeyecek kadar büyük bir harekettir
Kahraman'ın ardından kürsüye Mine Özerden geldi.
Özerden savunmasında "Gezi onurlu ve toplumsal bir olaydır. Buradaki 16 kişinin omuzuna yüklenemeyecek kadar büyük bir harekettir. İddianamedeki diğer tapelere bakıldığında kentsel dönüşümle ilgili panel olduğu açıktır. Örneğin Yiğit Ekmekçi ile yaptığım konuşma Gezi ile ilgili değildir. Ancak o konuşmada sırf kaos sözcüğü geçtiği için bu kelime sanki Gezi ile ilgiliymiş iddianameye böyle girmiştir. İddianamede benimle ilgili yer alan suçlamaları reddediyor ve beraatimi talep ediyorum." diye konuştu.
Yaklaşık 15 dakika süren Özerden'in savunmasının ardından kürsüye Ali Yiğit Ekmekçi geldi.
Ekmekçi: Gençlere yapılan şiddete karşı çıktım
Ekmekçi savunmasına "12 Eylül'de üniversitelerden uzaklaştırılan akademisyenleri yeniden akademiye çağıranlardan biriyim. Eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanamadığı ülkemizde imam hatiplere dönük kat sayısı uygulamasına karşı çıktım. Aziz Nesin Vakfı yönetiminde görev yapıyorum. Anadolu Kültür A.Ş.'nin 2012 yılından beri yönetim kurulu üyesiyim." sözleriyle başladı. Ekmekçi kısaca şunları söyledi:
"Gezi Parkı her zaman hayatımın bir parçası olmuştur. Gençlere yapılan şiddete karşı çıktım. Yanlış buldum. Gezi gibi karışık toplumsal bir olayı organize etmedim, finanse etmedim. Onunla ilgili hiçbir toplantıya katılmadım. Bu iddianamede yer alan 12 kişiyle hiç tanışmadım. Çiğdem Mater ile iki kez konuştum. Mine Özerden ile 85 kez görüştüm. 37 yıllık arkadaşım ile Osman Kavala ile birçok kez görüştüm. Bu görüşmelerden nasıl bir sonuç çıkarıldığını ve bunların iddianameye nasıl girdiğine anlam veremedim. İddianamede yer alan görüşmelerden bir tanesi yönetim kurulusu olduğum Aziz Nesin Vakfı'na yapılacak bağışla ilgili Ali Nesin ile yaptığım görüşmedir.
"Anayasanın ve Türkiye'nin imzaladığı uluslararası anlaşmalara aykırı olmayan ve hiçbir suç içermeyen görüşemelerin suç olarak kabul edilmesini reddediyor, bana yöneltilen suçlamaları kendime zul sayıyor, bütün suçlamaları reddediyor ve beraatimi talep ediyorum."
Avukatların savunmalarına geçildi
Ali Yiğit Ekmekçi'nin ardından İnanç Ekmekçi'nin savunması duruşma salonunda hazır bulunmadığı için alınamadı. Böylece hak savunucularının savunmaları tamamlanmış oldu.
Ekmekçi'nin ardından Osman Kavala'nın müdafii avukatı Köksal Bayraktar hak savunucularının savunmasını yapmaya başladı. Bayraktar savunmasında "Hükümete karşı suç işlenmesi için bu suçun cebir ve şiddet içermesi gereklidir" dedi.
"Cebir ve şiddet maddi unsurlara dayanır. Nedir bu maddi unsurlar? Bakanlar Kurulu'nun, yani hükümetin görevini ifa etmesine engel olmak, örneğin Bakanlar Kurulu toplantısını basmak. İddianamede Gezi olaylarında meydana gelmiş 198 adet eylem, 'şiddetsiz eylem' diye nitelendiriliyor. Peki, madem böyle bir niteleme var, cebir ve şiddeti nereden buluyor anlayabilmek mümkün değil.
"İstifa çağrısı, hükümeti eleştirmek, hükümet aleyhine protesto yapmak hiçbir zaman 'Hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs suçu' içerisinde değildir. Gezi hükümeti düşürmeye elverişli olsaydı, dönemin başbakan yardımcısı Bülent Arınç bizzat parka gelip konuşur, ayrılırken de 'Mesaj alınmıştır' der miydi? Bu eylemler gerçekten korkutucu olsaydı, dönemin başbakanı Erdoğan Kuzey Afrika'da seyahate çıkar mıydı?"
Bayraktar savunmasını beraat ve tahliye talebiyle sonlandırdı. Bayraktar'ın savunmasının ardından duruşmaya 15 dakika ara verildi. Aradan sonra tekrar başlayan duruşmada Mahkeme Başkanı "İki saatlik bir süremiz var. Bir çok talebiniz var. Tutuklu sanıkların taleplerine öncelik vermenizi ben yeğlerim" uyarısında bulundu.
Savcı mütalaasında tutukluluğun devamını istedi
Daha sonra avukat Turgut Kazan'ın savunmasına geçildi. Kazan'ın savunmasının ardından mütalaasını veren savcı Savcı, Almanya'da bulunan ve savunması alınamayan İnanç Ekmekçi'nin savunmasının istinabe yoluyla alınmasını talep etti.
Savcı ayrıca tutuklu hak savunucusu Osman Kavala ve Yiğit Aksakoğlu'nun, üzerlerine atılı suçun vasıf ve mahiyetinin dikkate alınarak tutukluluk hallerinin devamını istedi. Savcının mütalaasının ardından duruşmaya 30 dakika ara verildi. Aranın ardından mahkeme ara kararını açıklayacak.
Aksakoğlu'na tahliye, Kavala'nın tutukluluğuna devam kararı
Ara karar öncesi duruşma salonunda bulunan izleyiciler dışarı çıkartıldı. Sanık hak savunucuları ve avukatların duruşma salonundaki yerini almasıyla mahkeme başkanı ara kararını açıkladı.
Yiğit Aksakoğlu hakkında tahliye kararı veren mahkeme Osman Kavala'nın tutukluluk halinin devamına karar verdi. Aksakoğlu'na adli kontrol ve yurtdışı yasağı konuldu.
Yakalamalı şahısların aranmasının devamına karar verildi. İnanç Ekmekçi için istinabe yoluyla ifadesinin alınması talebi reddedilerek bir sonraki duruşmada hazır bulunması halinde mahkemece savunması alınacak.
Çiğdem Mater hakkında ise adli kontrolün ve yurtdışı yasağının kaldırılması talebi reddedildi.
Bir sonraki duruşmada savunma yapmayan sanık avukatlarının savunma yapmasına karar verildi. Bir sonraki duruşma 18 Temmuz 2019'da Silivri 3 Nolu Mahkeme salonunda görülecek.
Ne olmuştu?
6 Kasım 2018'de düzenlenen operasyonla akademisyenler Prof. Dr. Betül Tanbay ve Prof. Dr. Turgut Tarhanlı, Anadolu Kültür'ün Yönetim Kurulu Başkanvekili Yiğit Ekmekçi, Yönetim Kurulu Üyesi Ali Hakan Altınay, Genel Koordinatörü Asena Günal ve film yapımcısı Çiğdem Mater ile Meltem Aslan, sivil toplum çalışanları Yiğit Aksakoğlu, Filiz Telek, Bora Sarı, Yusuf Cıvır, Ayşegül Güzel, Hande Özhabeş gözaltına alındı.
12 kişi ifadelerinin ardından serbest bırakılırken, İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde sivil toplum çalışmaları yapan Yiğit Aksakoğlu tutuklandı.
Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanı, iş insanı Osman Kavala da aynı soruşturma kapsamında 1 Kasım 2017'den beri tutuklu.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü soruşturmada Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi yöneticilerinden ve Taksim Dayanışması'ndan Mücella Yapıcı ve avukat Can Atalay ile şehir plancısı Tayfun Kahraman, Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Parti Meclis Üyesi Ahmet Saymadı ve Haluk Ağabeyoğlu İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde 28-30 Kasım 2018 tarihlerinde ifade verdi.
657 sayfalık iddianame 20 Şubat'ta hazırlandı ve 30. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi.
16 şüphelinin bulunduğu iddianamede, tüm isimlere "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme (TCK 312/2)" suçlaması yöneltildi.
İddianamede bulunan 16 kişi şöyle: Osman Kavala, Yiğit Aksakoğlu, Ali Hakan Altınay, Mücella Yapıcı, Ayşe Pınar Alabora, Can Dündar, Çiğdem Mater, Gökçe Yılmaz, Handan Meltem Arıkan, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu, İnanç Ekmekçi, Mehmet Ali Alabora, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ali Ekmekçi.
Diğer suçlamalar ise şöyle sıralandı: Mala zarar verme, nitelikli mala zarar verme, Tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirilmesi, İbadethanelere ve mezarlıklara zarar verme, 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar Hakkında Kanuna muhalefet, Nitelikli yağma (TCK 149), Nitelikli yaralama (TCK 86), 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'nuna muhalefet.
Haklarında suçlama yapılan kişilerin Gezi direnişi eylemlerine 2011'den itibaren hazırlık yaptıkları ve 16 kişinin "tepe yönetim" oldukları iddia ediliyor. (HA)