Haberin İngilizcesi için tıklayın
İstanbul, Dolmabahçe’de katıldığı eylemde polisin, hamile olduğunu söylemesine rağmen tekme attığı kadının Anayasa Mahkemesi başvurusunda karar verildi.
Olayın ardından hamileliği sonlanan E.Ö.’yü haklı bulan mahkeme,
Anayasa’nın 17/3. Maddesindeki kötü muamele yasağının usul boyutu itibarıyla ve Anayasa’nın 34. maddesinde güvence altına alman toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine karar verdi.
Olayın yeniden soruşturulması için dosya İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilecek.
Ayrıca E.Ö.’ye 17 bin 500 lira manevi tazminat ödenecek.
Ne olmuştu?
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (DİSK) bağlı Gençlik Sendikası (Genç-Sen) üyesi olan ve üniversiteye giriş sınavına hazırlanan E.Ö., 4 Aralık 2010’daki Başbakanlık Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde düzenlenen Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) toplantısını protesto etmek için Kabataş’a gitti.
Dönemin başbakanı ile rektörlerin katıldığı toplantıya dair protesto gösterisine de Genç-Sen’in çağrısıyla katıldı.
O dönem 19 yaşında olan E.Ö., Kabataş’ta yaklaşık 200 kişilik grupla buluştu.
Amaçları, Başbakanlık Çalışma Ofisi’ne yürüyerek, üniversitelerin sorunlarına ilişkin hazırladıkları dosyayı Başbakan ve üniversite rektörleri arasında gerçekleştirilecek olan toplantıda iki temsilci vasıtası ile ilgililere sunmaktı.
Dolmabahçe’ye doğru yürüyüşe geçmelerinin ardından polis müdahale etti.
E.Ö., polis müdahalesinden üç gün sonra savcılığa yaptığı suç duyurusunda, biber gazından etkilenerek kaçtığı sırada bir polis memuru tarafından yakalandığını, hamile olduğunu söylemesine rağmen copla darp edildiğini, daha sonra birkaç polis memurunun daha gelerek kendisini tekmelediğini ifade etti.
Darp edilmesinin ardından baygınlık geçirdiğini ve arkadaşlarının kendisini Taksim Eğitim Araştırma Hastanesine götürüldüğünü, bu olay sonucunda hamileliğinin sonlandığını da ekledi.
Üç sağlık raporundan ikisinde “illiyet bağı kurulamadı”
İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi’nin sağlık raporunda, E.Ö.’nün maruz kaldığı travma ile uyumlu fiziksel ve ruhsal travma bulgularının olduğu, travmanın erken gebelik kaybına yol açtığı, tedavi görmesi gerektiği belirtildi.
Savcılığın istediği Adli Tıp Kurumu raporunda ise aksi yönde görüş belirtildi, “olaydan önce gebeliğinin sağlıklı olduğuna dair herhangi bir tıbbi belgenin bulunmadığı” ifade edilerek “travma ile söz konusu düşük arasında illiyet bağı kurulmasının tıbben mümkün görülmediği oy birliği ile mütalaa olunur” sonucuna varıldı.
Dosyanın gönderildiği ATK Genel Kurulu da 6. İhtisas Dairesinin görüşüne katıldı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı da bu rapordaki “illiyet bağı kurulamadı” gerekçesine dayanarak 18 Haziran 2014’te kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi.
TIKLAYIN - Polis Tekmesiyle Bebek Düşürmek Arasında Bağlantı Kurulamadı
İstanbul 1. Sulh Ceza Hâkimliği E.Ö.’nün itirazını reddedince dosya 20 Temmuz 2015’te AYM’ye taşındı.
Gerekçeli karar: Şikayeti soruşturulmadı
AYM’nin bugün açıklanan gerekçeli kararında, savcılığın E.Ö.’nün şikayetini etkin soruşturmadığı ifade edildi:
“Cumhuriyet Başsavcılığınca başvurucunun şikâyetine konu edilen olayın gerçekleşme koşullarının ortaya çıkarılması için tanık ifadelerine başvurulmaması, bilirkişi incelemesi yaptırılan kamera kayıtlarına ilişkin bir tespit ya da değerlendirmeye karar gerekçesinde yer verilmemesi ve daha da önemlisi maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için kilit role sahip olan sağlık raporları arasındaki çelişkinin giderilmemiş olması hususları bir bütün olarak gözetildiğinde soruşturmanın tam ve etkin şekilde yürütülmesi noktasında gereken özenin gösterildiği söylenemeyecektir.”
Kötü muamele yasağının bu sebeple ihlal edildiğine karar veren mahkeme, toplantı ve gösteriyi yürüyüşü hakkının da benzer sebeple, şikayetin etkin soruşturma yapılmaksızın reddedilmesi üzerine ihlal edildiğine hükmetti.
Kötü muamele yasağının ihlaline dair dosya, yeniden soruşturulmak üzere savcılığa gönderilecek. (AS)