Haberin İngilizcesi için tıklayın
Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi’nin (istinaf) sosyal medya paylaşımları nedeniyle yargılanan Hayrettin Pişkin hakkında verdiği ve “propaganda değil, eleştiri” vurgusu bulunan kararın gerekçesi yazıldı.
Gerekçeli kararda da “sosyal medya paylaşımının şiddet çağrısı veya daveti içermediği” görüşü yer aldı.
TIKLAYIN - “İstinaf’ın Beraat Kararı, Barış Akademisyenleri için Emsal Olur”
İstinaf mahkemesi, 14 Mart tarihli kararıyla, Facebook’taki Afrin operasyonu paylaşımı nedeniyle Çanakkale 2. Ağır Ceza Mahkemesince Pişkin hakkında Terörle Mücadele Kanunu 7/2. Maddesi uyarınca verilen 2 yıl 6 aylık cezayı bozmuş ve Pişkin’in beraatına hükmetmişti.
“Demokrasinin işleyişi için yaşamsal önemde”
Gerekçeli kararda, basının, düşünceyi yayma araçlarından başlıcası olduğu ifade edildi:
“Düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü, Anayasa’da yer alan diğer hak ve özgürlüklerin önemli bir kısmını doğrudan etkiler. Gazete, dergi veya kitap biçiminde düşüncenin yayılmasının başlıca aracı olan basın, düşünceyi ve açıklama ve yayma özgürlüğünün kullanılma biçimlerinden biridir.
“Çoğunluğa muhalif olanlar da dahil olmak üzere düşüncelerin her türlü araçla açıklanması, açıklanan düşünceye paydaş sağlanması, düşünceyi gerçekleştirmek ve gerçekleştirme konusunda ikna etmek çoğulcu demokratik düzenin gereklerindendir.
“Bu itibarla düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü ile basın özgürlüğü demokrasinin işleyişi için yaşamsal önemdedir.”
“Sadece lehte olan haber ve yazılar için değil…”
Gerekçeli kararda sık sık Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına da vurgu yapıldı ve “propaganda suçunun” oluşması için gerekli koşullar sıralandı:
“Demokratik toplumun ana temellerinden olan düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü ile basın özgürlüğü, sadece lehte olduğu kabul edilen veya zararsız veya ilgilenmeye değmez ve önemsiz görülen ‘düşünceler’ için değil, devletin veya toplumun bir bölümünün aleyhinde olan, onlara çarpıcı geleni, onları rahatsız eden haber ve düşünceler için de uygulanır.
“Terör örgütünün propagandası suçunun oluşabilmesi için, örgütün ‘cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek veya teşvik edecek şekilde’ yapılması zorunlu kılınarak, sınırlamanın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine uygun hale getirilmesi amaçlanmıştır.”
“Nefret söylemi olup olmadığı değerlendirmeli”
Kararda ayrıca “Terörle mücadele de bir hukuk rejimidir. Uluslararası hukuktan kaynaklanan yükümlülüklerin ihmal edilebileceği bir alan değildir” ifadesi yer aldı:
“Yazı veya sözler ile verilen mesajın şiddete çağrı, tahrik ve teşvik edici ya da silahlı direnişe veya isyana davet şeklinde veya insanda saldırgan duygular oluşturacak şekilde anlamsız bir nefret yaratarak şiddetin doğmasına uygun ortamı kışkırtacak nefret söylemi olup olmadığı değerlendirmelidir.”
“Açık ve yakın tehlike testine tabi tutulmalı”
Kararda ayrıca, ifadenin yanı sıra ifadenin gerçekleştirilmesinde “açık ve yakın tehlike aranması gerektiği” de belirtildi:
“Doğrudan veya dolaylı şiddet çağrısı var ise de sanığın siyasi kimliği, konumu, konuşulan yer ve zaman gibi açık ve yakın tehlike testi bakımından analize tabi tutulmalıdır.”
Mahkeme, bu açıklamalara dayanarak, Pişkin’in paylaştığı yazıda siyasi kanaat açıklaması bulunduğunu, suçun yasal unsurlarının oluşmadığını değerlendirerek beraat kararı verildiğini ifade etti.
“Barış Akademisyenler için emsal karar”
Pişkin’in avukatı İnci İncesağır bianet’e yaptığı açıklamada, istinafın kararının, “propaganda suçlamasıyla açılan davalardaki ceza verme eğilimini dengeleyecek, sınırlandıracak bir karar olduğunu” söyledi.
İncesağır, “Her türlü hükümet tasarrufunu eleştiren yazıya, bu suçlamayla ceza veriliyordu. Bu karar, bu eğilimi frenleyebilir” dedi.
Ayrıca, bu kararın aynı suçlamayla yargılanan ve benzer cezalar verilen Barış Akademisyenleri için de emsal olabileceğini ifade etti. (AS)