Cumartesi Anneleri/İnsanları 702. haftalarında da yasakla karşılaştı.
Sabah erken saatlerde Galatasaray Meydanı polis barikatları ile kapatıldı.
İstiklal Caddesi'ne çıkan pek çok sokak başına TOMA'lar yerleştirildi.
Kayıp yakınları ve hal savunucuları ile Halklarin Demokratik Partisi milletvekilleri Züleyha Gülüm, Ahmet Şık, Garo Paylan'ın da olduğu isimler İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi önünde toplandı.
Polis, kayıp yakınları ve hak savunucularının Galatasaray Meydanı"na yürüyüşlerini sokak çıkışında engelledi.
Polisin engellediği noktada oturma eylemi başlatıldı. İHD İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon açıklamasını komisyon üyesi ve kayıp yakını Besna Tosun okudu.
Cumartesi Anneleri/İnsanlari#702.hafta https://t.co/3AaMbUktDM
— Beyza Kural (@b__yaz) 8 Eylül 2018
Kayıplarımızı aramaktan asla vazgeçmeyeceğiz! Gözaltında kaybetme, uluslararası hukukta insanlığa karşı işlenmiş suç olarak tanımlanır. Uluslararası hukuka göre herkesin gözaltında kaybedilmeden korunması ve bu suçun etkili bir biçimde cezalandırılması devletlerin yükümlülüğüdür. Bizier kayıp yakınları ve hak savunucuları olarak 702 haftadır devletin bu yükümlülüğünü yerine getirmesi talep ediyoruz. Galatasaray'daki 700. buluşmamıza saatler kala ağır bir polis şiddeti ile darp edildik, gaz bombalarının hedefi olduk, işkence gördük, yaralandık, gözaltına alındık. 2011 yılında Erdoğan'ın davet ederek görüştüğü. "Sizin sorununuz kabinemin sorunudur, elimizden geleni yapacağız" dediği yaşlı annelerimiz İçişleri Bakanı'nın ağır hakaretlerine maruz kaldı. Bugün de gözaltında kaybedilen sevdiklerimizle buluşma mekanımız olan Galatasaray Meydanı tornalar, iş makineleri, çelik ve beton bariyerler ile kuşatıldı. Elimizdeki fotoğraflara ve karanfillere karşı ağır silahlı polisler konuşlandırıldı. Adalet talebimize Galatasaray Meydanı'nı zaptederek cevap verenlere sesleniyoruz: Bizim 702 haftadır kamuoyuna açıkladığımız tanık beyanlarına, kamu görevlilerinin ifadelerine, TBMM raporlarına, savcılık fezlekelerine, mahkeme tutanaklarına. AİHM kararlarına, akademik çalışmalara, kitaplara, gazete haberlerine de yansıyan gerçeklerdir. Gerçekler bilinmesin diye bize Galatasaray'ı yasaklıyorsunuz. 702 haftadır kayıplarımıza ulaşma ve onları kaybedenlerden adil bir yargı önünde hesap sorma talebimizin meşruiyetinden korkuyor ve bizi susturmak istiyorsunuz. Hukukun üstünlüğü talebimize ağır polis şiddetiyle cevap verenlere sesleniyoruz: Annelerden ve meydanlardan korkanlar Arjantin'de, Şili'dc kaybettiler. Türkiye'de de kaybedecekler. 702. haftamızda 24 yıl önce gözaltında kaybedilen Kenan Bilgin ile ilgili gerçekleri açıklıyoruz 12 Eylül 1994 sabahı 35 yaşındaki Kenan Bilgin Ankara Dikmen'de otobüs durağında sivil polislerce gözaltına alındı. 11 kişi Kenan Bilgini Ankara Terörle Mücadele Şubesinde işkencede gördüklerine dair tanıklık etti. Ancak onun gözaltına alındığı bugüne kadar inkar edildi. Tüm yasal girişimler sonuçsuz kalınca dava AİHM'e taşındı. AİHM'deki yargılama sonucunda Mahkeme Kenan Bilgin'in 12 Eylül 1994 tarihinde güvenlik güçlerince gözaltına alındığını; kendisinin 3 Ekim 1994 tarihine kadar güvenlik güçlerinin elinde bulunduğunu; ancak bu konuda hiçbir kaydın tutulmadığını ve bundan sonra akıbetinin ne olduğu konusunda hiçbir kayıt ve bilginin bulunmadığını tespit ederek. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni oybirliği ile mahkum etti. (Bilgin/Türkıye 17.07.2001, BN: 25659 94) AİHM mahkûmiyetine rağmen etkin bir soruşturma yürütmeyen Ankara Cumhuriyet Başsavıcılığı "Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar" verdi. Ömrü oğlunun akıbetini öğrenmeye yetmeyen Fincan Bilgin'in bıraktığı yerden "Kenan Bilgin için adalet!" istemekten vazgeçmeyeceğiz. |
Açıklama boyunca polis dağılma anonsu yaptı. Gözaltında kaybedilen Murat Yıldız'ın annesi Hanife Yıldız polise yepki gösterdi ve rahatsızlık geçirdi
Açıklamanın ardından kayıp yakınları ve hak savunucuları İHD şubesine döndü. Kayıpların fotoğrafları şube penceresine asılırken 700. Hafta için hazırlanan "Beni bul anne" şarkısı çalındı.
— Beyza Kural (@b__yaz) 8 Eylül 2018
700. haftadan itibaren yasak ve saldırı
Gözaltında kaybedilenlerin akıbetlerinin açıklanıp sorumluların yargılanması talebiyle her Cumartesi Galatasaray Meydanı'nda buluşan cumartesi Anneleri/İnsanları 25 Ağustos'taki 700. haftada yasak ve polis şiddeti ile karşılaşmıştı.
701. haftada da polisin Galatasaray Meydanı'nı barikatlarla kapatarak geçişlere izin vermemesi üzerine İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi sokağında eylemlerini gerçekleştirmişlerdi.
1995'ten beri Galatasaray meydanında mücadeleHakikat Adalet Hafıza Merkezinin verilerine göre, zorla kaybedildiği tespit edilen toplam 1352 kişi var. Bir grup kayıp yakını ve hak savunucusu “kayıplar son bulsun, akıbetleri açıklansın, sorumlular yargılansın” talebiyle 27 Mayıs 1995 cumartesi günü saat 12.00’de İstanbul, İstiklal Caddesi Galatasaray meydanında oturdu. Arada polis müdahaleleri olsa da 169 hafta kesintisiz Galatasaray Lisesi’nin önünde oturuldu. 170. haftada, 15 Ağustos 1998'de başlayan güvenlik güçlerinin saldırısı, 7 ay sürdü . Her cumartesi, yani tam 31 kez, gözaltılar yaşandı. Cumartesi Anneleri/İnsanları 13 Mart 1999'da güvenlik güçlerinin saldırıları nedeniyle belirsiz bir süre Galatasaray oturmalarına ara verdiklerini açıkladılar. Yedi aylık sürede toplam 431 kişi, birkaç saatten beş güne kadar varan sürelerde gözaltında tutuldu, dövüldü, tartaklandı, yerlerde sürüklendi, hakarete uğradı. Bu insanların hep birlikte gözaltında kaldığı süre 932 gün oldu. Toplam 84 günlük iş göremez raporu alındı. Bununla da kalmayıp haklarında, "polise mukavemet"ten, "toplantı ve gösteri yürüyüşleri yasasına" muhalefetten davalar açıldı. Hatta, okuma yazma bilmeyen kadınlar gözaltı hücreleri duvarlarına yazı yazmaktan yargılandı. 13 Mart 1999'da süresiz ara verilen Galatasaray oturmaları 31 Ocak 2009’da yeniden başladı. |
(HA/BK)