Cumartesi Anneleri/İnsanları, 701. haftada da Galatasaray'da olacaklarını duyurdukları toplantıda 700. hafta etkinliğini yasaklanması, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun kayıp yakınlarını hedef alan açıklamalarına yanıt verdi.
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi'nde düzenlenen basın toplantısında söz alan kayıp yakınları neden Galatasaray Meydanı'nda olduklarını, yakınlarının nasıl kaybedildiğini, hukuki süreci ve taleplerini anlattı.
23 Şubat 1995 tarihinde, oğlunu İzmir Bornova Özkanlar Asayiş Şubesi'ne götürdükten sonra bir daha haber alamayan Hanife Yıldız'ın toplantıdaki konuşmasını aynen yayımlıyoruz.
Şimdi hep başa dönüyoruz, söylemek zorunda kalıyoruz. Hani biz “kandırmaca olarak oradaymışız, artık o kandırmacaya da izin verilmeyecekmiş”. Ben burada o sözü söyleyen insana diyorum ki: “Benim çocuğumu benden kandırarak aldılar, kandırmak sizin güvenlik güçlerinizin işidir.”
Ben tabii sonradan öğrendim. O zaman devletin eli uzundu. Nerede olsa bulup çıkaracaktı ve “kendisi gelip teslim olursa onun için daha iyi olur” dedi ve ben de öyle ya bu insanlar benim çocuğumun düşmanı değil, benim düşmanım değil, benim bunlara karşı bir şeyim yok… Ben de oğlumu öyle ikna ettim. Ve şimdi ben bir anne olarak o çocuğumun hakkını aramazsam benim anneliğimin ne anlamı var? Bütün annelere sesleniyorum: siz çocuklarınızın arkasında olun. Siz olmazsanız devlet de kaybeder başkaları da kaybeder. Kaybolmasınlar diye biz burada oturduk.
Buradan yine ona sesleniyorum: bizlere polisle karşı karşıya getireceğine, polisi üzerimize salacağına, önce yargıyı harekete geçirsinler, savcıyı harekete geçirsinler. Biz defalarca söyledik ki bizleri burada görmek istemiyorsanız, bizlerin sesini duymak istemiyorsanız, savcılara emri verirsiniz… Nasıl olmazsa herkese emir veriyorsunuz, anında bir emriniz yerine geliyor. Biz de burada olmayız. Adalet yerini bulur, kayıplarımızın akıbeti açıklanır ve biz anneler olarak da oradan ayrılmış oluruz. Ama bunlarda hep tek adamın söylediği bir laf var, dışarıya gidip boy gösterirken şunu diyorlar: biz mazlumun ve mağdurun yanındayız, sessizlerin sesiyiz.
Bizden sessizi var mı? Biz de sesimizi çıkarırdık, biz de orada alkışlar yapardık, biz de slogan atardık. Ama biz sessizce, insani ve haklı davamızın peşindeyiz. Ve ben bir anne olarak hep çocuğumun arkasında olacağım, hep onun hakkı arayacağım ve bu annelik hakkımdır. Çünkü benim annelik hakkım evladım benden alınarak alındı. Çünkü ben tek bir evladın annesiyim.
Tüm vicdanlarına sesleniyorum, buradaki duyarlı basın şahsında bu yandaş medya mı paydaş medya mı onları da burada görmek isteriz. Yalan yanlış haberler yapacağına gelin gerçekleri siz görün. Eğer ben yalan söylüyorsam gitsinler baş komiser Ramazan Kaya’dan sorsunlar. Peki benim çocuğum kaybedilmemiştiyse neden beş yıl sonra davamda polislerin ihmali var deyip davayı bitirdiler. İşte hep gerçekler ortada.
Hepinize teşekkür ediyoruz. Biz, ne olursa olsun… Ben bir anne olarak hiç kimse de orada olmasa, ben o evladımın arkasında olacağım. Ben anneliğimi ona böyle ispatlayacağım. Yaptığım yanlışı onda af isteyerek sizin huzurunuzda… (BK)
Toplantıdaki kayıp yakınlarının konuşmalarının tam metni
Hasan Karakoç: Bizi Susturmak Yerine Katilleri Cezalandırın"
Fatma Kırbayır: Adalet İstiyoruz
Ahmet Cihan: Hükümet Kayıplarla İlgili Gerçekleri Açıklamak Zorundadır
Serpil Taşkaya: Kaybedenlerin Yargılanmasını İstiyoruz
Hanım Tosun: Mezar Taşı Gösterene Dek Eylemlerimizi Sürdüreceğiz
Ali Ocak: Kayıpların Akıbetini Sormaya Devam Edeceğiz
Hanife Yıldız: Haklı Davamızın Peşindeyiz
1995'ten beri Galatasaray meydanında mücadeleHakikat Adalet Hafıza Merkezinin verilerine göre, zorla kaybedildiği tespit edilen toplam 1352 kişi var. Bir grup kayıp yakını ve hak savunucusu “kayıplar son bulsun, akıbetleri açıklansın, sorumlular yargılansın” talebiyle 27 Mayıs 1995 cumartesi günü saat 12.00’de İstanbul, İstiklal Caddesi Galatasaray meydanında oturdu. Arada polis müdahaleleri olsa da 169 hafta kesintisiz Galatasaray Lisesi’nin önünde oturuldu. 170. haftada, 15 Ağustos 1998'de başlayan güvenlik güçlerinin saldırısı, 7 ay sürdü . Her cumartesi, yani tam 31 kez, gözaltılar yaşandı. Cumartesi Anneleri/İnsanları 13 Mart 1999'da güvenlik güçlerinin saldırıları nedeniyle belirsiz bir süre Galatasaray oturmalarına ara verdiklerini açıkladılar. Yedi aylık sürede toplam 431 kişi, birkaç saatten beş güne kadar varan sürelerde gözaltında tutuldu, dövüldü, tartaklandı, yerlerde sürüklendi, hakarete uğradı. Bu insanların hep birlikte gözaltında kaldığı süre 932 gün oldu. Toplam 84 günlük iş göremez raporu alındı. Bununla da kalmayıp haklarında, "polise mukavemet"ten, "toplantı ve gösteri yürüyüşleri yasasına" muhalefetten davalar açıldı. Hatta, okuma yazma bilmeyen kadınlar gözaltı hücreleri duvarlarına yazı yazmaktan yargılandı. 13 Mart 1999'da süresiz ara verilen Galatasaray oturmaları 31 Ocak 2009’da yeniden başladı. |