“Mültecilik; çatışma, şiddet ve zulüm sebebiyle meydana gelen bir sonuçtur. Hiçkimse evinden, yaşam alanlarından uzak olmak istemez ve mülteciliği tercih etmez.”
İnsan Hakları Derneği (İHD), 20 Haziran Dünya Mülteciler günü vesilesiyle yaptığı açıklamada, Türkiye ve dünyadaki mültecilerle ilgili bilgi verdi.
İHD, mültecilerin karşı karşıya olduğu sorunları sıraladıktan sonra Türkiye’deki tüm geri gönderme merkezleri ve kampların denetime açılıp şeffaflaşması gerektiğini ifade etti.
Derneğin mültecilerle ilgili diğer talepleri şöyle:
* Emek sömürüsünün önüne geçilmeli, çocuklar ve kadınlar başta olmak üzere mülteciler istismara karşı korunmalılar.
* Eğitim ve sağlığa erişim hakları düzeltilmeli, yaşam alanları rehabilite edilmeli. Kötü koşullardaki yaşam alanlarından çıkartılarak insan onuruna yakışan alanlarda yaşatılmalılar.
* Mültecilere karşı devletler ve tüm kurumlar insanlık görevlerini yerine getirmeli.
* İlgili tüm ulusal ve uluslararası kuruluşlar mültecilerin sorunlarına eğilmeli, kesin ve insan onuruna yakışan çözümler üretilmeli.
68.5 milyon kişi yerinden edilmiş durumda
İHD’nin bugünkü açıklamasında, mültecilerle ilgili şu bilgiler yer aldı:
“İkinci Dünya savaşından sonra; 2011 yılında başlayan Suriye savaşı ile dünya en büyük mülteci oranına ulaşmış bulunuyor.
“Birleşmiş Milletlerin Raporu’na göre 1996 yılında zorla yerlerinden edilenlerin sayısı 37.3 milyonken 2017 Küresel Eğilimler Raporunda bu sayı 68.5 milyonu buluyor.
“Bu sayının 25,4 milyonunu mülteciler, 43,1 milyonunu ise ülke içinden yerinden edilmiş kişiler oluşturuyor. Ve yüzde 52'si 18 yaş altı çocuklardan oluşuyor.
“178 bin 800 çocuk ise refakatsiz ve ailelerden ayrı durumda.”
“3.9 milyon mülteci var, 3.5 milyonu Suriyeli”
“Türkiye diğer ülkelere göre en fazla mülteci barındıran ülke. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) Nisan 2018 Türkiye verilerine göre Türkiye’de 3.9 milyon mülteci var.
“Mültecilerin 3.5 milyonu Suriyeli, 169 bini Afgan, 143 bini Iraklı, 35 bini İranlı, 4 bin 800’ü Somalili, 10 bin 800’ü ise diğer ülkelerden.
“Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın 18 Ağustos 2018 tarihli bilgi notuna göre Türkiye’de 3 milyon 576 bin 337 Suriyeli var, bunların 222 bin 566’sı AFAD Kamplarında. Geri kalanları kendi imkanları ile yaşama savaşını veriyor.”
Afrin operasyonu, sokağa çıkma yasakları
“Türkiye’nin Ocak 2018’de Suriye’nin Afrin bölgesine gerçekleştirdiği askeri harekat sonucu Afrin’de yaşayan 150 bine yakın sivil, burayı terk ederek Suriye’nin başka bölgelerine göç etmek zorunda kaldı.
“16 Ağustos 2015 tarihinde başlayan ve halen devam eden sokağa çıkma yasakları süresince de Diyarbakır Sur, Şırnak merkez, Cizre ve Silopi ilçeleri, Mardin Nusaybin, Hakkari Yüksekova başta olmak üzere çok sayıda ilçe merkezinde yürütülen askeri operasyonlar sonucu on binlerce konut, iş yeri ve kamu binası yıkıldı.
“En az 500 bin olduğu tahmin edilen insan evsiz bırakıldı. Bu kişiler halen kalıcı konutlarına kavuşamadı.”
Barınma, çalışma, sağlığa erişim, eğitim... |
İHD’nin açıklamasında, mültecilerin yaşadığı sorunlar şöyle sıralandı: * Türkiye’deki sığınmacı kamplarında yaşanan hak ihlalleri, cinsel istismar vakaları hakkında halkın tanıklıkları, anlatımlarının olmasına rağmen sivil toplum kuruluşlarının girmesine ve araştırma yapmasına izin verilmiyor ve bunlarla ilgili bir veri yok. * Kampların dışındaki mülteciler özellikle Urfa, Antep, İstanbul ve Çukurova bölgesinde yoğun olarak bulunuyor ancak ülkenin hemen her yerine de az ya da çok dağılmış durumdalar. * Barınma, çalışma, sağlığa erişim, eğitim ve hukuki sorunlar yaşıyorlar, şiddetle karşı karşıyalar. * Yoğun şekilde emek sömürüsüne maruz kalıyorlar. Tarım, inşaat ve küçük sanayi alanında kayıtsız ve köle mantığı ile gün doğumundan gün batımına kadar neredeyse yok denecek kadar bir ücrete ya da barınma ve yemek karşılığında çalıştırılıyorlar bu emek sömürüsü karşısında savunmasız durumdalar. * Emeklerinin sömürülmesi konusunda hiçbir yasal hakka sahip değiller; gerek dil problemleri gerekse çalışma hakkına resmi olarak sahip olmadıklarından kaynaklı, hukuksal başvuru yapamıyorlar. * Tarım alanlarında sağlıksız çadırlarda, sağlığa erişime ve kaliteli yaşama uzak, çok kötü koşullarda hayatlarını devam ettirmek zorundalar. * Şehirlerde ise küçük sanayi tesislerinde, merdiven altı imalathanelerde çalışarak, atık toplama işçiliği yaparak; çocuklar mendil ve su satarak, kadınlar dilenerek yaşamak zorunda. * Çocuklar ve kadınlar cinsel istismara uğrama tehlikesiyle karşı karşıya. Korunma mekanizmalarındna yoksunlar. Çocuk yaşta evlilikler ve çocukların anne olma oranı çok fazla. * Okul çağındaki çocukların bir kısmı doğrudan okullara kaydedildi ve Türkçe eğitim ile karşı karşıya kaldı. Bu, dil bilmeyen çocuk için de eğitimci için de büyük problem. * Geri gönderme merkezlerinde de gün içinde 15-20 dakika havalandırmaya çıkarılan mülteciler, günün geri kalanında 5-6 kişilik odalarda kilit altında tutuluyor. Kadınlar ve çocuklar da dahil, temel haklardan yoksun, manevi ve sosyal ihtiyaçları karşılanmadan uzun süre bu merkezlerde tutuluyor, dışarıyla irtibat kuramıyorlar. |
(AS)