Dink Davasında Üç İstanbul Jandarması Daha Savunma Yaptı

Yeniden görülen Hrant Dink cinayeti davasının 20. duruşma haftasında 70. duruşma İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülüyor.

Davanın bugünkü (15 Mart) duruşması cinayet döneminin İstanbul Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlilerinin savunmasıyla devam ediyor.

Çağlayan'da görülen bugünkü duruşmasına Mahkeme Başkanı Ali İhsan Horasan katılmadı, mahkemeye üye hakim Sonat Güvenç başkanlık etti.

Öğleden önceki kısmında tutuksuz sanıklar Uzman Çavuş Ecevit Emir, İstanbul Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğü Bölücü Örgüt Faaliyetleri Unsur Komutanı Emre Cingöz ve Uzman Çavuş Musa Yıldırım savunma yaptı.

Ecevit Emir'in savunmasını

Emir savunmasında şunları söyledi:

“Cinayet günü olay mahallinde değildim. Tarlabaşı’nda ve İstiklal caddesinde görevdeydim. TİM Komutanım Emre Cingöz ile Taksim'den metroya binip 4. Levent'e gittik. Bu telefon kayıtlarında mevcuttur.

“Olay anında ve sonrasında yaptığım görüşmeler suç delili gösterilmiş. Ama hiçbiri Şişli bölgesinde değil. Olay yeri kamera kayıtlarındaki kişi ben değilim.

“2004-2007’de İstanbul’da görevliydim. Uzman jandarmayım. Defalarca doğuda görev yaptım. Bizim anacımız insanları öldürmek değil yaşatmak. Hrant Dink’i tanımıyordum. Suçlamaları kabul etmiyorum.”

Emre Cingöz'ün savunması

“Adımın böyle bir cinayette geçmesinden dolayı üzgünüm. Jandarma görevlisi olmam adımın bu davada yer alması için yeterli görünmüştür. Dosyanın sulandırılması için kurban seçildiğimiz, delilsiz ithamlardan gerçek dışı haberlerden anlaşılmaktadır” diyen Cingöz, cinayet günü Samast'ı [Ogün Samast, tetikçi, sanık] takip ettiği iddialarını yalandı. “Şişli doğumluyum” diyen Cingöz, o gün ailesiyle yaptığı telefon görüşmelerinin sinyal baz bilgileri olduğunu savundu.

Sanık Emir'den bilgi aldıktan sonra Taksim'e geçtiğini, bunu da Halaskargazi üzerinden değil Abide-i Hürriyet Caddesi'nden geçtiğini belirten Cingöz, “Atılı suçun bu şekilde gerçekleşmediğinin kanıtıdır” dedi.

Cingöz, “Bazlar gibi aleyhime gösterilen şeyler aslında benim lehimedir” diye konuştu.

“Adli tıp uzmanları elinde yeterli veri olmasına rağmen tanımlama yapamamışlardır” diyen Cingöz, cinayet gününe ilişkin Akbank ve Saray Kumaşçılık güvenlik kameralarındaki görüntülerde yer aldığı iddiasını reddetti, “Yanlış değerlendirilen baz bilgileriyle kolluk yanlış teşhis yaptığını düşünüyorum” dedi.

“Muharrem Demirkale [cinayet döneminde İstanbul Jandarma İstihbarat TİM Komutanı olarak görev yapıyordu, dava sanığı] ile yaptığım telefon görüşmeleri saptırılmıştır” diyen Cingöz, “İstanbul Jandarma'dan hiç kimse olay yerinde olduğu iddia edilen kişiler değil” dedi.

Cingöz şöyle konuştu:

“FETÖ [Fethullah Gülen cemaati, 15 Temmuz sonrası Fethullahçı Terör Örgütü olarak anılıyor] ile suçlanmam Mehmet Baransu'nun [tutuklu gazeteci] dinlenmesiyle ilgili davanın etkisi olmuştur. Bu dosya oluşturulurken ben FETÖ'cüler tarafından yargılanıyordum. Baransu davasından kurtuldum, 16 Temmuz'da gözaltına alındım. Ben 3 yıldır asker değilim, bunun farkında bile değillerdi.

“Ben bu davaya gerçeklerin sulandırılması için, bu kadar olmaz' dedirtmek için dahil edildiğimi düşünüyorum. FETÖ mağduruyum, onarla hiç alakam yoktur.Dink cinayetiyle alakam yoktur. Kiç kimseden kanunsuz emir almadım. Zaten alsam da yapmazdım.”

Yıldırım da “FETÖ ve Dink cinayetiyle ilgim yoktur” diyerek dosyasının ayrılmasını ve beraatini istedi. 

Duruşmaya öğle arasının ardından devam edilecek. (EA)