Haberin İngilizcesi için tıklayın
Diyarbakır’da 17 yaşında olduğu sırada gerçekleşen cinayetlerden suçlu bulunup Hizbullah davasında mahkum olan Deniz Girişen’in Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) başvurusu sonuçlandı.
AİHM, Türkiye’yi, “sorgulama sırasında avukat bulundurma hakkının ihlali” ile “yargılamanın makul sürede tamamlanmamasından” dolayı suçlu buldu, tazminata hükmetti.
Yargılama 13 yıl sürdü
Deniz Girişen, Diyarbakır’da, Hizbullah üyeliği şüphesiyle ve “Anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs” suçlamasıyla Aralık 2001’de, 22 yaşındayken, gözaltına alındı. Emniyet Müdürlüğündeki ifadesinde, örgüt üyeliği suçlamasını kabul etti.
Savcılık ve mahkemede ise suçunu kabul etmesi amacıyla kendisine elektrik verilerek işkence yapıldığını anlattı. Bu ifadesini duruşmalarda da tekrarlamasına rağmen, Emniyet Müdürlüğündeki ifadesi gerekçe gösterilerek hakkında hüküm verildi.
Girişen hakkında Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde “Anayasal düzeni silah zoruyla yıkıp, yerine şer’i esaslara dayalı İslam devleti kurmak amacıyla silahlı terör eylemlerinde bulunarak insan öldürmek ve yaralamak” suçlarından ağırlaştırılmış ömür boyu hapis istemiyle dava açılmıştı. Mahkeme beş kişiyi öldürmek ve üç kişiyi yaralamak olaylarında silahı kullanan kişi olduğu gerekçesiyle ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezasına hükmetti. Cinayetlerin işlendiği tarihte Girişen 17 yaşında olduğu için bu ceza 16 yıl 8 aya indirildi.
Dönemin Yargıtay 9. Ceza Dairesi “eksik soruşturma yapıldığı” gerekçesiyle hükmü bozdu, dosya dönemin Diyarbakır Özel Yetkili 6. Ağır Ceza Mahkemesi’ne iade edildi. O tarihte, suça itilen çocuklarla ilgili düzenlemeyi içeren 6008 Sayılı Kanun ile Terörle Mücadele Kanunu’nda (TMK) yapılan değişiklik yürürlüğe girmişti.
Yeniden yargılanmaya başlayan Girişen, suçlandığı cinayetler gerçekleştiği tarihte 18 yaşından küçük olduğu için mahkeme bu kanuna dayanarak yetkisizlik kararı verdi. Kasım 2010’da dosya Diyarbakır Çocuk Mahkemesi’ne gönderildi, Girişen tutuklu kaldığı süre göz önünde bulundurularak tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
Mahkeme Haziran 2012’de yine 16 yıl cezaya hükmetti, Yargıtay da bu kararı iki yıl sonra onadı ve dava, açılmasından 13 yıl sonra tamamlanmış oldu.
Makul sürede yargılamanın tamamlanmasından tazminat
Girişen de avukatları aracılığıyla AİHM’e başvurdu. Başvurusunda, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) “adil yargılanma hakkını” düzenleyen 6. maddesinin Türkiye tarafından ihlal edildiğini savundu.
Yargılanma sürecinde 6. maddedeki, “Herkes davasının, kamuya açık olarak ve makul bir süre içinde görülmesini isteme hakkına sahiptir” şeklindeki 1. fıkrası ile “seçeceği bir müdafinin yardımından yararlanma hakkının” düzenlendiği 3. fıkrasının ihlal edildiğini ifade etti.
Yargılanma sürecinin adil olmadığını belirten Girişen, gözaltı sürecinde bir avukat tutma hakkının kendisine tanınmadığını belirtti, yargılama süresinin uzunluğundan şikayetçi oldu.
AİHM de dün verdiği kararla, Girişen’in başvurusunda öne sürdüğü savları haklı buldu ve Türkiye’yi 6. maddenin her iki fıkrasından da mahkum etti.
Türkiye, yargılamanın makul sürede yapılmamasından ötürü Girişen’e 7 bin 500 Euro tazminat ödeyecek. (AS)