Tarık Tolunay mahkeme salonunda çizdi.
Haberin İngilizcesi / Kürtçesi için tıklayın
Beşi tutuklu 20 sanıklı Cumhuriyet davasının beşinci duruşmasında tahliye çıkmadı.
Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, köşe yazarı Kadri Gürsel, Cumhuriyet Gazetesi İcra Kurulu Başkanı avukat Akın Atalay, Cumhuriyet muhasebe çalışanı Emre İper, muhabir Ahmet Şık, Ahmet Kemal Aydoğdu 2018'e cezaevinde giriyor.
Akın Atalay ve Murat Sabuncu 422, Ahmet Şık 361 ve Emre İper 264 gündür tutuklu.
Sabah 10.00'da başlaması beklenen duruşma bir saat gecikmeyle başladı. Davayı izlemek için çok sayıda kişi adliyeye geldi.
Duruşmayı izleyenler arasında Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri Filiz Kerestecioğlu ile Garo Paylan, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu ile Mahmut Tanal da vardı. Duruşmayı aralarında Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF), Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), DİSK Basın İş, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ve İngiltere Konsolosluğunun da olduğu çok sayıda kurum temsilcisi de takip etti.
Ayrıca Özgür Gündem davasından tutuklanan ve daha sonra serbest bırakılan İnan Kızılkaya ile Enerji Bakanı Berat Albayrak'a ilişkin sızdırılan maillerle ilgili haber yaptıkları için tutuklu yargılanıp daha sonra tahliye edilen Tunca Öğreten de davayı izleyenler arasındaydı.
Doğan Satmış tanık kürsüsünde
Doğan Satmış, çizen: Yıldıray Çınar
Duruşmada iddianamede delil olarak röportajı yer alan eski Cumhuriyet gazetesi çalışanı Doğan Satmış tanık olarak dinlendi. Tanık olarak kürsüye çıkan Satmış "savunmamı okumak istiyorum" dedi, uyarı üzerine "beyan" olarak düzeltti. Savunma makamının tanığın yazılı beyanda bulunmasının usule aykırı olduğunu belirtmesi üzerine Satmış sözlü beyanda bulundu.
Gazetede 16 boyunca köşe yazarlığı ve Genel Yayın Yönetmenliği Yardımcılığı yaptığını söyleyen Satmış, iddiaya konu röportajdaki sözlerinin “anlamını aştığını” söyledi.
“Ben bu arkadaşlarımız için FETÖ'cüdür demedim, bunlar yıllarca FETÖ'ye karşı mücadele etmiş insanlar” diyen Satmış, “Röportajı 30 yıllık arkadaşıma verdim, sohbet ortamında gelişti, 'vakfı ele geçirdiler' sözü anlamını aşmış” diye konuştu.
İcra Kurulu'nun hiçbir yayın toplantısına katılmadığını belirten Satmış, avukat Tora Pekin'in “Gazete içi eleştiri ötesinde bir talimat söz konusu mu” sorusuna “Hayır” cevabını verdi.
Ahmet Şık duruşmanın devamını talep etti
Duruşmada Doğan Satılmış'ın beyanlarının ardından Mahkeme Başkanı Dağ “Saat 14.00-14.30 gibi Leyla Tavşanoğlu ve Mehmet Faraç tanıklık yapacaklarını iletti. Sonra iddia makamı mütalasını verecek. Saat 14.00'e kadar ara verildi” dedi.
Ahmet Şık’ın beyanda bulunmak için duruşmaya devam edilmesi talebinin üzerine duruşmaya ara verilmedi.
Ahmet Şık: “Bu baştan sonra savunma bağlamında, dosyayla çok ilgili -dosya zaten siyasi linç olduğu için- siyasi de…”
Avukat Fikret İlkiz: “Burada söylenecek bazı sözler sizle alakalı olmadığını önceden belirtmek istiyoruz.”
Şık: “Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, yeni adli yılın açılışı vesilesiyle 23 Kasım 2017’de yaptığı konuşmada çok çarpıcı veriler ortaya koydu. 2016 yılı adli suç istatistiklerine göre 80 milyonluk ülkemizde yaklaşık 6 milyon 900 bin şüpheli bulunduğunu açıklayan Cirit; ‘Demek ki Türkiye’de, nüfusa oranladığımızda yüzde 8 civarında kişi şüphelidir. Haklarında ilk derece soruşturma yürütülmektedir’ dedi.”
“Bu sözleri referans alsak bile, ülke nüfusunun yüzde 8’inin şüpheli olması çok yüksek bir oran. Ama Yargıtay Başkanı Cirit’in yaptığı basit hesap hatasını düzeltmek gerekiyor.
“Şöyle ki; 0-15 yaş grubunda yer alanlar ile akıl hastalarının ve benzeri isnat yeteneği bulunmayan insanların ülke nüfusuna oranı yaklaşık yüzde 25. Bir yüzde 10 da bedensel engelli olan ya da yatalak ve fiziken suç işleyemeyecek durumda olan insanlar var.
“Bu iki kategoride yer alanları hesaptan düştüğümüzde, yasalar karşısında isnat yeteneğine sahip yaklaşık 50 milyon insan kaldığını söyleyebiliriz.
“Eğer, Yargıtay Başkanı’nın ifade ettiği gibi yaklaşık 7 milyon şüpheli varsa bu oransal olarak ülke nüfusunun yüzde 15’inin devlet nezdinde şüpheli görüldüğü anlamına gelir. Başka bir deyişle sokaktaki her 7 kişiden biri şüpheli.
“Buradan yola çıkarak günümüz Türkiye’sini kısaca özetlemeye kalksak karşımıza çıkan tablo şöyle bir şey oluyor:
“Çoğulculuğa değil çoğunlukçuluğa sırtını dayayarak memleketin kendinden olmayanlarına değişik biçimlerde ve düzeyde terörist muamelesi yapan bir iktidar var. Terörist muamelesini akıl almaz suçlamalara dönüştüren iktidar güdümünde bir yargı var.”
İzleyici dışarı çıkarıldı
Mahkeme Başkanı Dağ: “Sözünü kesiyorum Ahmet Şık. Böyle gidersen izin vermem. Açılmış olan soruşturmalar var. İktidarla alakası yok Savunma kapsamında kalacaksan devam et.”
İzleyiciler: “Siz diyeceksiniz.”
Mahkeme Başkanı Dağ: “Burası forum değil. Siz öğretemezsiniz bana.”
İzleyici: “Ahmet'e siz diyeceksiniz. O sizin oğlunuz değil.”
Mahkeme Başkanı Dağ: “Çıkarın dışarı”
İzleyici çıkarıldı.
Şık: Hepsi yargılanacak
Şık: “Hakikati örtbas eden, gizlenen her gerçekle ortak geleceğimizin karartılmasına suç ortaklığı yapan bir medya var. Her şey gözlerinin önünde cereyan ederken korkuyla ya da konforunun bozulacağı endişesiyle bir suskunluk sarmalına hapsolmuş bir sessiz çoğunluk var.
“Hal bu iken, tamamen zalimliğe adanmış ve kötülüğünü şiddetle besleyen bir dikta rejiminde doğal olarak, özgürlüğünün sınırlarını genişleten de sadece kötülük oluyor.
“Öyle maharet ya da zeka gerektiren bir kötülük değil. Gücü elinde tutmanın kibri ve pervasızlığıyla hayata geçirilen sıradan ve organize bir kötülük. Kötüler. Farkındalar ve biliyorlar kötü olduklarını. Ve bu da, onları daha kötü yapıyor.
“Bu karanlık iklimi yaratanlar kendileriyle ve kötülükleriyle yüzleşmenin ağır sonuçlarını geciktirmek için de kendilerinden olmayanları, kendileri gibi olmayanları, suçlarını ifşa edenleri suçluyorlar.
“Bu tablonun ortaya çıkmasında AKP iktidarının en güçlü silahı kuşku yok ki medyası oldu. El koymalar, satın almalar yoluyla iktidar sözcülüğünü üstlenen bir medya inşa edilmişti.”
Dağ, Şık’ın sözünü kesti.
Dağ: “Bu savunma değil. Siyasi dava değil. Böyle savunmaya izin vermem.”
Şık: “Neden?”
Dağ: “Sanığı dışarı alıyorsunuz. Savunmasını kesiyorum.”
Şık: “Bu siyasi bir dava. Umarım siz kendiniz gibi bir mahkemede yargılanmazsınız.”
Şık’ın salondan çıkarılma kararı salondakilerce alkışla protesto edildi. Salondan "Rezalet" ve yuh sesleri yükseldi.
Şık: “Hepsi yargılanacak.”
Ahmet Şık salondan çıkarılırken “Ahmet çıkacak yine yazacak sloganı” atıldı. Mahkeme heyeti de salonu terk etti. Duruşma saat 14.00'e ertelendi.
Mahkeme başkanı: Şık bugün salona alınmayacak
Aranın ardından devam eden duruşmada Mahkeme Başkanı Dağ konuştu:
“Her bir sanık yönünden üç avukat sınırlamasına uymadık. Ama CMK 203-204'i dikkate aldığımızda bir sanığın tamamen savunması dışında bulunmak suretiyle açıklama yapmasına cevaz vermek mümkün değil. Ahmet Şık’ın protest bir adam olduğunu herkes biliyor, biz de biliyoruz. Burayı forumcu arkadaşlarıyla slogan atılan bir yer haline getirilmesi doğru değildir. Doğruları mümkün olduğu kadar yakalayıp bu yargılamayı sonuçlandırmayı tecelli ediyoruz.”
“CMK 203-204 uyarınca Ahmet Şık bariz bir şekilde yargılamanın düzenini bozdu. Buna devam edeceğine şüphemiz yok. Ahmet Şık bundan sonra bu yargılama salonunda olmayacak.”
Fikret İlkiz: “Şık 12.01'de başladı, 12.07'de sona erdi. ‘AKP ve siyasal iktidarı’ dediği sırada ve bu davanın siyasi dava olduğunu söyledikten sonra susturuldu. Önceden sizinle konuştuk. Pazarlık yaptık. ‘Savunma sınırlarını aşmayın’ dediniz, ben de ‘Savunma yapılsın, suç teşkil eden varsa savcılığa iletin’ dedim. Tıpkı daha önce de olduğu gibi. Bu davanın siyasi dava olduğunu tüm duruşmalarda, oturumlarda söyledik. Bu bizim görüşümüz. İddianameye bağlı olarak söylediğimiz sözlerdir. Savunma olarak UYAP dışında da duruşmaya 1-2 gün kalmadan bazı kararları öğrenmemiz gerekiyorsa öğreniriz. Ama şimdi bir karar almışsınız. Bundan sonraki celselerde Ahmet Şık getirilmeyecek.
Dağ: “Bundan sonraki celseler değil, bugün için.”
İlkiz: Yanlış anlamışız. Ne zaman yargıyla, medyayla ilgili bir görüşü söylese, AKP ve siyasal iktidar deyince durdurdunuz. Zaman kazanmak açısından beyanda mutabıktık. Ama şimdi 203-204 diyorsunuz. Davranışları itibarıyla. Ama davranışlarda, sözünü kesmenizde, duruşmadaki tavrında yargılamayı engelleyecek bir durum yoktur.
“CMK'ye göre savunma hakkını engellememek üzere dışarı çıkarılır. Daha ağırını savunma olarak ayrı ayrı söylediğimizi biliyoruz. Ahmet Şık sanıktır. Şık'ın yeniden çağrılmasını, altı dakikaya sıkıştırılmış herhangi bir savunma yerine o savunmayı yapmasına, sonra dilerseniz savcılığa suç duyurusunda bulunulmasını istiyoruz.
Dağ: Bu talebiniz hukuki temele uygun.
İlkiz: Tanıkların dinlenmesi açısından hazır bulunması gerekir.
Savcı: Şık'ın savunmasına savunma ve iddiaya ilişkin bir ifade olmadığı, savunma hakkını kötüye kullandığından sanık vekilinin bu yöndeki talebinin reddedilmesi mütalaa olunur.
Dağ: Ahmet Şık'ın savunma içinde yer almayan, siyasal zemin oluşturan açıklamaların yargılamanın disiplinini bozacağı anlaşılmıştı. Bu salonun SEGBİS kayıtlarına yansıyan görüntülerde de net bir şekilde ortadadır. Ahmet Şık bugün salonda olmayacaktır.
Reddi hakim talebi
Avukat Bahri Belen: “Umut ettiğimin tersine beklenmedik bir karar. İlkiz'in talebinin reddine ilişkin gerekçenizle ilgili değerlendirme yapmak istiyorum. Şık burada, duruşmadan çıkarılma öncesinde bağırmadı, çağırmadı, münasebetsizlik ve terbiyesizlik yapmadı, hakaret etmedi. Ama buna karşın devletin yargıtay başkanının, mahkemelerin durumuyla ilgili ve medyayla ilgili konuştu. Açılan dava gazetecilerin ve özellikle ülkenin en eski ve köklü gazetesi Cumhuriyet Gazetesi’nin, bugüne kadar laikliği, demokrasiyi, özgürlüğü ve cumhuriyeti savunmuş yazar, habercileri ve yöneticileriyle ilgili açılmış bir dava. Bu davada Ahmet Şık'ın yandaş medya diye tabir ettiği medyanın etkili oldu. Yayınları dayanak olarak iddianameye kondu. İddianamenin dayanağı yine bu taraflı medya ise o medyayla ilgili bugün Ahmet Şık, yarın diğer sanıklar, diğer gün biz müdafiiler buna bir şey diyemeyecek miyiz? Adil yargıyı etkileyen medyayla ilgili hiçbir şey diyemeyecek miyiz?”
“AKP iktidarının gazeteleri, ya da başka gazeteler Cumhuriyet gazetesini, haberlerini eleştirebilir. Buna diyebileceğimiz hiçbir şey yok. O zaman bugün Şık, yarın diğer müvekillerimiz, ertesi gün de biz bu medyanın söylediklerini, kimliklerini tartışacağız.
“Ahmet Şık’ın, bizim bu tehlikelerin olduğu ortamda adil yargılama isteme ve ifade etme hakkımız yok mu. Bu konuda BM Yargı Etiği kurallarından da söz ettik. Yargıçlarla, onlara kimsenin müdahale edememesi ve bu yargıçlarında bağımsız ve tarafsız olarak karar verebilmelerini sağlayıcı ilkelerden bahsettik.”
“Bu dosyada hem CMK'daki düzenleme hem de bağlı olduğumuz bu uluslarüstü düzenlemelere soruşturma başında uyuldu mu? Uyulmadı. Dava açıldı, savcılar buna uyuldu mu? Uyulmadı. Her seferinde duruşmadan bir gün önce soruşturmadan elini çekmiş ve bir ilgisi ve yetkisi kalmayan bir savcı tarafında belgeler sunuldu ve mahkemeniz de bu belgeleri dikkate aldı.
“Bunlar bizimle ilgili sayın mahkeme konusunda ve mahkemenin kolektif muhakeme için önemli olan iddianame açısından ciddi endişeler yarattı. Gerek sanıklar, gerek yargıçlar gerekse savcılar açısından bu görevi yapmalarından kaynaklanan masumiyet ve dokunulmazlık onların cübbelerine verilmiş bir imtiyaz değil. Benim cüppemle ilgili verilen dokunulmazlık benimle ilgili değil, temsil ettiğim kişinin hakkıyla ilgili bir dokunulmazlık.
“Masumiyet karinesi başta olmak üzere dokunulmazlıklar sizin imtiyazınız değil, vereceğiniz kararlar açısından adaletin korunması için verilmiş müdahaleler. Ceza davalarında maddi gerçeğin ortaya çıkması açısından ve özellikle bunun gibi siyasi davalarda Anayasa'da belirtilen özgürlüklerin kullanılması çok önemli.
“Biliyorsunuz Fransız ihtilalinden sonra ihtilal mahkemeleri bulundu ve bu mahkemelerden birinde ‘ekmek bulamazlarsa pasta yesinler’ diyen Marie Antoniette'in avukatı konvansiyon mahkemesi önünde şunu demiştir: ‘Ben bugün ihtilalle devrilen iktidarın eşinin avukatıydım. Ama ben bugün iki şeyi ortaya koyacağım, hakikati ve kellemi. Hakikati dinledikten sonra kellemi alabilirsiniz.’ Sayın mahkeme Ahmet Şık'ı da sonuna kadar dinlemeli, birileri de Şık'ın kellesini istemeli. Mahkemenin tavrı bağımsız yargı konusunda tarihe geçecektir.
“Ahmet Şık ve arkadaşlarının savunma yaparken kısıtlanma ve başka pek çok tehdit altında olduğunu düşünüyoruz. Duruşmalarda gösterdiğiniz nezaket ve zerafetin farkındayız ama bunun dışında adil bir yargılamanın ve muhakeme hukukunun kurallarının uygulanmasını da istiyorum. Muhakeme hukukunun kurallara uymadan yürüdüğü yerlerde bu kişi güvenliğini ve hukuk güvenliğini ortadan kaldırır.
“Sanıklar tarafından önemli olan bir kararınız var ki bu nedenle mahkemenizin tarafsızlığını yitirdiği endişenizi taşımaktayız. Özellikle bu nedenle üç üyenizin mahkemeden çekilmenizi, aksi durumda reddi hakim talebimizde bulunuyorum.”
Savcı tutukluluğa devam istedi
Mahkeme Başkanı: CMK'nın 24,25 ve 26. maddeleri dikkate alınarak vekilin mahkeme heyetinin reddi yolundaki talebi süresindedir, SEGBİS'e geçti, yazılı metin hale getirilebilecek pozisyondadır. CMK 28 uyarınca değerlendirme yapmak ya da red talebinin geri çevrilmesi gibi bir durum söz konusu değildir. Bu nedenle yalnızca gecikmesinde sakınca olan işlemlerin yapılabileceği açıktır. Bunların arasında delillerin toplanması dolayısıyla tanık dinlenmesi yoktur. Bu nedenle dinlenmesi planlanan Mehmet Faraç, Leyla Tavşanoğlu ve diğer tanığın dinlenmesi mümkün değildir. Bu nedenle gecikme açısından önemli olan tutukluluk konusunda bir değerlendirme yapması, ve red sebebi yazma aşamasına geçme görevi kalmaktadır. İddia makamından ret konusunu değerlendirilmesini, tutuklu sanıklar yönünden tutukluluk durumları hakkındaki mütalaasını, adli kontrolü olanlar açısından onlar hakkındaki mütalaasını bekliyoruz.
Savcı: Firari sanıklar olan Dündar ve Tanırın yakalamasının infazının beklenmesi, tutuklu sanıkların bir önceki ara karardaki koşullar ortadan kalkmadığı için tutukluluk haline devam edilmesi talep olunur.
Ara karar: Tutukluluğa devam, 3 avukat kısıtlaması
Mahkeme ara kararında tutuklukların devam edeceğini açıkladı. Dosya 28. ACM’ye gönderildi. Dünda ve İlhan hakkında yakalamanın infazının beklenmesine karar verdi. Üç avukat kısıtlaması getirdi. Bir sonraki duruşma 9 Mart 2018’de saat 10.00’da Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde görülecek.
Hakim Şık, Sabuncu ve Atalay'ın tutukluluğuna şerh düşmüştü
31 Ekim'deki son duruşmada Mahkeme Başkanı Abdurrahman Orkun Dağ tüm tutukluların devamına karar verdiklerini açıklamış, üye hakim Halit İçdemir Ahmet Şık, Murat Sabuncu ve Akın Atalay hakkındaki tutukluluğa devam kararına şerh düşmüştü.
Mahkeme ayrıca Mehmet Faraç, Leyla Tavşanoğlu ve Doğan Satmış'ın zorla getirilmelerine karar vermişti.
Ne olmuştu?İddianame, Cumhuriyet yöneticilerinin tutuklandığı 5 Kasım 2016 tarihinden 156 gün sonra, 4 Nisan 2017'de hazırlandı. Ahmet Şık 31 Aralık'ta ve Emre iper ise 19 Nisan'da tutuklandı. Yargılama 24 Temmuz 2017'de başladı. İper hakkındaki iddianame de 24 Temmuz'da mahkemeye gönderildi. Soruşturmayı Murat İnam başlattı. İnam aynı zamanda "FETÖ davası” sanığı. İnam'ın imzasının yer almadığı iddianameyi, İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Mehmet Akif Ekinci ve Cumhuriyet Savcısı Yasemin Baba imzaladı. Gazetecilik faaliyetlerininsuç olarak olarak yer aldığı iddianamenin 106 haber delil ve dayanak, 149 tweet, 17 gazeteci ve gazete yöneticisi de tanık olarak yer almıştı. Savcılık, “Silahlı terör örgütlerine üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma” suçlarından cezalandırılmalarını talep ediyor. Kim yargılanıyor?Tutuklular: Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, köşe yazarı Kadri Gürsel, Cumhuriyet Gazetesi İcra Kurulu Başkanı avukat Akın Atalay, Cumhuriyet muhasebe çalışanı Emre İper, muhabir Ahmet Şık, tweet'leri nedeniyle yargılanan tutuklu sanık Ahmet Kemal Aydoğdu. İlk duruşmada tahliye edilenler: Cumhuriyet Gazetesi okur temsilcisi Güray Öz, karikatürist Musa Kart, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi avukat Bülent Utku, Cumhuriyet Gazetesi köşe yazarı Hakan Kara, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Önder Çelik, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi avukat Mustafa Kemal Güngör ve Cumhuriyet Gazetesi Kitap eki Genel Yayın Yönetmeni Turhan Günay. Hakkında adli kontrol kararı verilenler: Cumhuriyet Gazetesi eski yayın yönetmeni ve köşe yazarı Aydın Engin, Cumhuriyet Gazetesi köşe yazarı Hikmet Çetinkaya. Hakkında kısıtlama kararı olmayanlar: Eski muhasebe müdürü Bülent Yener, muhasebe müdürü Günseli Özaltay, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Erinç. Hakkında yakalama kararı olanlar: Cumhuriyet Gazetesieski genel yayın yönetmeni ve köşe yazarı Can Dündar, Cumhuriyet Gazetesi eski çalışanı İlhan Tanır. Sanıklardan Ahmet Kemal Aydoğdu hariç tüm sanıklar Cumhuriyet çalışanı veya yöneticisi. Kime kaç yıl istendi?Can Dündar, Mehmet Murat Sabuncu, Kadri Gürsel, Aydın Engin, Bülent Yener ve Günseli Özaltay’ın, “silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme” suçundan ayrı ayrı 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapsi; Akın Atalay, Mehmet Orhan Erinç ve Önder Çelik’in “silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme” ve “hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma” suçlarından ayrı ayrı 11,5 yıldan 43 yıla kadar hapsi; Bülent Utku, Musa Kart, Güray Öz, Turhan Günay, Hakan Karasinir, Mustafa Kemal Güngör, Hikmet Aslan Çetinkaya’nın da “silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme” ve “hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma” suçlarından ayrı ayrı 9,5 yıldan 29 yıla kadar hapsi; Ahmet Şık’ın “PKK ve DHKP/C” silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte yardım etmek” suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapsi; Emre İper'inse "ByLock kullanıcısı olduğu" iddiasıyla "terör örgütü üyeliği" suçlamasıyla 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapsi istendi. Ahmet Kemal Aydoğdu'ya ait olduğu iddia edilen "jeansbiri” hesabından atılan 31 tweet iddianamede şöyle yer alıyor: “Aydın Engin’in Twitter’de jeans- Biri ismini kullanan FETÖ/PDY yöneticisi şüpheli Ahmet Kemal Aydoğdu tarafından 20 Ekim 2016 tarihinde Aksilahlanma hastaginin açılmasından sonra 23 Eylül 2016 tarihinde “AKSK (Ak Silahlı Kuvvetler)” başlıklı bir yazı yazarak bir algı çalışması başlattığı... FETÖ/PDY’nin darbe girişimini bastıran kahraman Türk halkının birlik ve beraberliğini bozarak, toplumsal fay hatlarını harekete geçirmek amacıyla tutuklu şüpheli Ahmet Kemal Aydoğdu’ya ait ‘Jeans- Biri’ isimli profilden başlatılan ‘Aksilahlanma’ etiketini gazete ve internet sitesinde haberleştirdiği, yine şüphelilerden Aydın Engin tarafından bu paylaşımın müstakil bir yazı konusu edilerek, kamuoyu nezdinde doğru ve inandırıcı olduğu yönünde kanaat oluşturmaya çalıştığı, böylece silahlı terör örgütü FETÖ/PDY’nin amaçlarına hizmet ettiği görülmüştür.” Mahkeme heyetiCumhuriyet davasının ikinci duruşmasında İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti başkanı: Abdurrahman Orkun Dağ. Üye hakimler ise şöyle: Seval Alaçam Sağlam, Ramazan Çiçek. Duruşma savcısı: Hacı Hasan Bölükbaşı. |
(EA)