Şair ve yazar Adil Okay’ın son romanı “Arkası Yarın / Bir Ayrılık Hikayesi”, hapishane idaresince “müstehcen” bulunarak, cezaevine alınmadı.
Hapishane edebiyatını yayınlayan, mahpuslara mektup gönderilmesini organize eden ve mahpuslarla ilgili kampanyalar düzenleyen Görülmüştür ekibinden olan Okay’ın bu son romanı, Ütopya Yayınevi’nden Mayıs 2017’de yayınlandı.
Bafra Hapishanesi Eğitim Kurulu Başkanlığı’nın yasaklama kararında, şu ifadeler yer aldı: “...kitabın 40-50 , 77, 116, 154, 155 ve 162. Sayfalarının, içeriği bariz olmak üzere 'tamamının' müstehcen yazı ve yorumlar kapsadığı anlaşılmış olup...”
“Siz inanıyor musunuz, okuduklarına?”
Adil Okay romanını, Samsun’daki Bafra T Tipi Cezaevi’nde bulunan Haydar Demir’e göndermişti.
Demir, Hapishane Eğitim Kurulu’nun kitabın kendisine verilmemesi kararıyla ilgili infaz hakimliğine itirazda bulundu, bu itirazı da reddedilince ağır ceza mahkemesine itiraz etti.
Haydar Demir, Okay’a kitabının hapishaneye alınmadığını şu mektubuyla anlattı:
“Ne yazık ki kitabınızı alamadım. Eğitim Kurulu ‘müstehcen’ bulduğu için vermedi! Bu kitaba ilişkin diğer cezaevlerinde bir sorun yaşandı mı bilmiyorum. Fakat sorun, kitabınızdan çok bakanlığın size yönelik bir tutumu gibi geldi bana.
“Eğitim Kurulu'nun Arkası Yarın adlı kitabı okumadığını biliyorum. Olsa olsa bakanlığın talimatını hayata geçiriyordu. Siz inanıyor musunuz, yasaklama kararının altında imzası olanların kitabı okuduğuna? Kurum müdürü Adem Tatlısoy'un, ikinci müdür Rahmetullah Çakmak'ın, hakim ve hakimelerin kitabın sözlük anlamını dahi bildiğine?”
“Erotikse, buna kim karar verecek?”
Adil Okay konuyla ilgili yazılı açıklamasında, şunları söyledi:
“Romanım Tekirdağ, Bandırma ve Sincan hapishanelerine rahatça girmiş ve tutsaklardan olumlu mesajlar gelmişti. Bafra’daki yasak, cezaevi eğitim kurumlarında çalışanlarının ve konuyla ilgili karar veren mahkeme heyetlerinin cehaletini ortaya koyuyor. Onlar hayatlarında Kemallettin Tuğcu’nun romanlarından başka kitap okumamışlardır ve siyasi iktidarın karanlığından güç almaktadırlar.
“Velev ki erotik roman yazdım. Haydar Demir’in de dediği gibi, buna kim karar verecek? Edebiyattan, sanattan, estetikten anlamayanlardan oluşan mahkeme heyetleri, cezaevi okuma komisyonları mı?
“Bir edebiyat doktoru konuyla ilgili şunları yazmıştı: ‘Namık Kemal, insanlar ahlak risaleleri okumaz ama roman okur, tiyatroya gider’ diyordu bir makalesinde.1800’lerde diyordu bunu. Aradan geçen zamanda roman ahlak kitabı değildir, dahası romandan da önce hayat sizin kısıtlamalarınızla yürümüyor, demeliyiz onlara.” (AS)