"FETÖ medya yapılanması" davasında tahliye edilldikleri gün gözaltına alınan 13 kişi hakkında "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" ve "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs" iddiasıyla açılan davanın ilk duruşması bugün başladı.
Duruşmada ilk savunmayı kapatılan Bugün gazetesi muhabiri Cihan Acar yaptı.
13 Yazar ve Gazeteci Savunmalarına Başladı
Acar'ın savunmasından öne çıkan ifadeleri paylaşıyoruz:
"28 yaşımda 7 farklı nezarethane"
“Yorgunum çünkü 28 yaşımda cezaevinde yaşadım, üç farklı şehirde yedi farklı nezarethanede kaldım. Tahliye sevinci yaşamadım çünkü tahliye olduğum gece cezaevi aracı içinde gözaltına alındım.
"Ailem bilmediğinden sekiz saat beni cezaevinde bekledi. Yorgunum çünkü o gece gözaltına alınan ben değildim, yargılanan ailemdi. İlk 'Annem hayatta mı?' diye sordum. Öğrendim ki annem sinir krizi geçirmiş, ablam beni görmeye gelen altı yaşındaki yeğenimi saatlerce avutamadığını söyledi bana.
"13 aydır özgürlüğümden mahrumum"
“Adını duymadığım beni tanımayan kişiler tahliyemle toplum vicdanını kararttığımı öne sürdü. Tutukluluğum haber dahi olmazken tahliyem nasıl toplum vicdanını karartıyor? Eğer ben tahliye olmasaydım böyle bir iddianame yazılacak mıydı?
“Tam 13 aydır özgürlüğümden mahrumum. Tutuklu değil, cezaevinde tutulan biriyim. Yaşadığım hiçbir acı, bugün burada terörist olmadığı ıspatlamaya çalışırken, sizleri gazeteci olduğuma ikna etmetye çalışmak kadar acı olmadı.
"Yakup nasıl olmuş?"
“Üç buçuk yıllık muhabirim, meslek hayatımın yarısı kadar süredir hapisteyim. Gençliğimin baharındayım ama en güzel çağlarımı hapiste geçiriyorum. Giyiniyorum, taranıyorum ama hep aynı kişiye soruyorum 'Yakup nasıl olmuş?'.
"Görüşmelerimi gizli yapmıyorum"
“İddianamede bazı görüşme kayıtları şüpheli gibi yansıtılmış. ByLock kullandığı iddia edilen kişilerle görüşme suçlama konusu olmuş.
“215 bin ByLock kullanıcısı olduğu iddia ediliyor. Bunların her biri 100 ByLock’suz kişiyle görüşse 21 milyon kişi ile görüşmüş olur. Ülkenin dörtte birini şüpheli konumuna sokan bu suçlamaya dikkat edilmesi gerekir.
“Ben görüşmelerimi gizli yapmıyorum, hepsini haberde detaylı yazıyorum.
“İddianamede toplam 18 görüşme kaydım görünüyor. Yedisi gazeteci, beşi ile aynı kurumda çalışıyorum. Beşi avukat. Dört kişi hakkında ByLock iddiası var, haklarındaki soruşturma benim görüşmemin ardından açılmış.
"Haberimin başlığına bile karışamam"
“Ben muhabir olarak bazen haberin başlığına bile karışamayan biriyim. Gazete yönetimleri yayın politikasını belirler. Haberimin girip girmesine dahi karar veremezken nasıl algı operasyonu yürüteyim?
"E-Devlet'ten üye oldum"
“Evet Pek Medya Sendikası üyeliğim oldu. Kayyumdan sonra Bugün’den tazminatsız işten atıldım. Pak Medya bana ulaşarak hukuki mücadele yürütebileceklerini, üye olmam gerektiğini söylediler.
"Kabul ettim. Devletin E-Devlet sitesine girip üye oldum. Eğer Pak Medya Sendikası suçlama konusu oluyorsa E-Devlet bunun neresinde?
“Yurtdışı giriş çıkışlarım iddianameye girmiş. Hayatımda üç defa PR ajansı davetiyle Kosova, Arnavutluk ve Bulgaristan’a gazeteci olarak gittim. Keşke gezebilseydim.
"TCK'ya baksam irkiliyorum"
“Savunmamı hazırlarken insan neyle suçlandığını unutabiliyor. Ne zaman TCK’ya baksam irkiliyorum, 'darbe girişimi' suçlaması çünkü. Ben daha askerliğini yapmamış, eline silah almamış, darbe girişimini daha ilk saniyeden lanetleyen biriyim. Durum buyken cezaevindeki sekiz ayın sonunda her nasılsa darbecilikle suçlandım.
“Bir insan nasıl aynı anda iki yerde bulunmamazsa bu deliller de bu iddianamenin konusu olamaz. Soruşturmam 31 Mart’ta açıldı ve ben o sırada Silivri Cezaevi’ndeydim. Ben tahliyemle gözaltına alındım, bir saniye bile özgür kalamadım. Bu dosya tahliyemle, sıfır delille açıldı. Hakkımda aynı delillerle iddianame yazıldı. Her bir satırını okudum ama kendimle ilgili bir bağ kuramadım. Zaten 15 Temmuz ile ilişkilendirmem mümkün değil. Aayın savcı sonuç bölümünde 'algı yönetimi' diye yazmıştı. Ama bu suçlama benimle ilişkilendirilemiyor.
“Savcı terör kelimesinin kökeninden bahsediyor ama isterdim ki Magna Carta’daki masumiyet karinesinden, Voltaire’in ifade özgürlüğü savunusundan, peygamber efendimizin suçun şahsiliğine dair sözlerinden bahsedilmesini isterdim.
"Tahliye olsam annem evden çıkmama bile izin vermez"
“Bu iki günlük yargılamanın sonunda tahliyem önünde ne engel var? Tüm deliller toplandı, dosyada tek bir tanık yok, 13 aydır tutukluyum. Ben tam 13 ay cezaevinde ailemden hasret kalacağım ve tahliye olursam kaçacağım öyle mi? Ben tahliye olsam annem evden çıkmama bile izin vermez.”
Ne olmuştu?31 Mart'ta İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen "FETÖ medya yapılanması" davasında Atilla Taş ve Murat Aksoy'un da aralarında bulunduğu 21 kişi tahliye edilmiş, duruşma savcısı 8'inin tahliyesine itiraz etmişti. Tıklayın - Tahliye Edilen Gazeteciler Serbest Kalamadı. Savcının tahliye talebinde bulunduğu ve mahkemenin de tahliye ettiği aralarında Atilla Taş ve Murat Aksoy'un da bulunduğu 13 kişi hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı aynı gün darbe soruşturması kapsamında gözaltı kararı vermiş, bu kişiler de cezaevinden çıktıktan sonra gözaltına alınarak emniyet müdürlüğüne götürülmüştü. Burada sorgulanan şüpheliler çıkarıldıkları sulh ceza hakimliği tarafından tutuklanarak yeniden cezaevine gönderilmişti. 21 kişi hakkında tahliye kararı veren 25. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı İbrahim Lorasdağı, hakimler Barış Cömert ve Necla Yeşilyurt Gülbiçim 3 Nisan 2017'de açığa alınmıştı. Tıklayın - Atilla Taş ve Muammer Aksoy Dahil 13 Kişiyle 2'şer Kez Müebbet İstendi Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan, 13 kişi hakkında 7 Haziran'da "darbe teşebbüsü" iddiasıyla ikişer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle iddianame hazırlamıştı. İddialarİstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan tarafından hazırlanan iddianamede şüpheliler hakkında, "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" ve "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçlarından ikişer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor. İddianamede, şüphelilerin FETÖ'nün talimatının ardından Bank Asya'da hesap açtıkları veya var olan hesaba yüklü miktarda para yatırdıkları, bazılarının ByLock kullancısı oldukları, bazılarının FETÖ'nün üst düzey isimleri ile telefon irtibatının bulunduğu iddia ediliyor. Ayrıca şüphelilerin 17-25 Aralık sonrası Gülen Cemaati’ne yönelik operasyonlara karşı durdukları ve örgüte destek çıktıkları ileri sürülüyor. |
(EA/BK)