Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, Demokrasi İçin Birlik’in Olağanüstü Hal’in (OHAL) bir yılında gerçekleşen ihlallere dair raporunu sunduğu toplantıda konuştu.
Korur Fincancı, OHAL sürecinde yaşanan hak ihlallerine ve hak savunucularının karşı karşıya kaldığı durumlara dikkat çekti.
OHAL’in hak ihlalleri için uygun ortamı hazırladığını, cezasızlığın arttığını anlatan Şebnem Korur Fincancı, ancak insanlığa karşı suçlarda zaman aşımı olmadığını hatırlattı.
OHAL sürecinde insanların hak arama konusunda endişelerini anlatırken Büyükada’da eğitim toplantısı sırasında gözaltına alınan hak savunucularının tutuklanmasının bu konudaki etkisine de değindi.
TİHV Başkanı, hak örgütlerinin kapatılma, soruşturma ve temsilcilerinin gözaltı ve tutuklama ile karşı karşıya kaldıklarına vurguladı
“OHAL, hak örgütlerini kapatma olanağı verdi”
TIKLAYIN: OHAL'İN BİR YILINDA YAŞANAN İHLALLER RAPORLANDI
“OHAL, terörle mücadele sırasında kolluğun işlediği suçların cezasız kalmasına yöne düzenleme imkanı verdi.
“Hak ihlallerini geçekleştirmek için uygun ortam hazırlanmış oldu.
“Kapatılan 1400’ün üzerindeki sivil toplum örgütünün önemli kısmı değişik hak alanlarında mücadele yürüten sivil toplum örgütleriydi. Aralarında OHAL ve darbe girişimi öncesi Kürt illerinde gerçekleştirilen katliamların görünür kılınmasını sağlayan sivil toplum örgütleri vardı.
“OHAL, katliamları gerçekleştiren kolluğun cezasızlığına olanak sağlarken, bu hak örgütlerini kapatma olanağı verdi.”
“Hak temsilcileri cezaevi tehdidi altında”
"İnsan hakları savunucusu dostlarımız tutuklandı, tutuklanmanın ötesinde 12 gün gözaltında kaldılar.
“İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) Kürt illeri başta olmak üzere pek çok şehirdeki temsilcileri, başkanları sürekli gözaltı ve cezaevi tehdidi ile karşı karşıya.
“İHD ve TİHV ‘Türkiye Cumhuriyeti silahlı kuvvetlerini ve Genelkurmay’ı küçük düşürecek şekilde rapor hazırlamak’ gerekçesiyle bir soruşturma geçiriyor."
“Servis edilen görüntüler işkence deliliydi”
“OHAL'le birlikte gözaltı süreleri 30 güne uzatıldı daha sonra 14 günle sınırlandırıldı. OHAL ilanı ardından kamuoyuyla paylaşılan fotoğraflarla bu sürede gerçekleştirilen işkencelere tanıklık ettik.
“Bu görüntüler hepimize servis edildi. Askerleri ciddi yaralanmalarla birlikte görebildiğimiz fotoğrafları vardı. Bize parmak sallandı. Yaramazlık yaparsak başımıza bunların geleceği söylendi.
“Unutulan durum var, bunlar aynı zamanda işkence delileriydi. İşkence altında alınan ifadelerin hukuksal olarak geçersiz olacağının bilindiği halde bunu yapmak da ayrıca bir paradoksal durum.
“Kolluğun terörle mücadele sırasında işlediği suçlardan yargılanma olanağı kalkmış durumda. İnsanlığa karşı suçların yargılanması her zaman mümkün. Bu suçları işleyenler bunun hesabını vermek zorunda kalacaklar.
“İnsanlar haklarını aramaktan kaçınıyor”
“Topluma parmak sallama maalesef etki etti. TİHV’e başvurularda düşüş var. İHD başvurularında sonuna dek gitme noktasında gerileme söz konusu.
“İnsanlar kaygı duyuyor ve haklarını aramaktan kaçınıyor.
“Uluslararası kamuoyuna görev düşüyor”
“Hepimize düşen sorumluluk, hak ihlallerine karşı hep beraber mücadele yürütmek ve hak ihlallerini engelleyecek yöntemler geliştirmek, insanların korkmasını engellenmek.
"İnsan hakları savunucularının gözaltına alınmaları, tutuklanmaları kendi başına insanların kendi haklarını araması konusunda ciddi sorunlar yaratıyor.
"Uluslararası kamuoyuna ve Birleşmiş Milletler AİHM gibi uluslararası organlara görev düşüyor. Ama onların da çok güçlü karşı çıkışlar sergileyemediklerini görüyoruz. Ne yazık ki sadece Türkiye’de değil dünyada olağanüstü hal var.
“OHAL’in bir yılı içinde var olan hak ihlallerini görünür kılmanın yanı sıra insanların güçlü biçimde karşı duruş sergileyebileceği güçlendirme sürecini birlikte yürütmeliyiz.” (BK)