Haberin İngilizcesi için tıklayın
Açlık grevlerinin 75. gününde evleri basılarak gözaltına alınan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın ardından, direnişlerine başladıkları günden beri önünde oturdukları İnsan Hakları Anıtı da “gözaltına alındı”.
Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edilen ve “İşimi geri istiyorum” talebiyle açlık grevine başlayan Gülmen ve Özakça’nın gözaltına alınmasının ardından dayanışma için 22 Mayıs’tan itibaren destek eylemi yapanlar polisin müdahalesiyle karşılaşıp gözaltına alındılar.
Polis, ikinci gözaltı dalgasında daha “tedbirli” davranarak direniş alanı olan İnsan Hakları Anıtı’nı da “gözaltına alarak” etrafını bariyerle çevirdi.
Çünkü Gülmen ile Özakça için gözaltı gerekçesi “yeni bir Gezi veya Tekel eylemi yaratabilme tehlikesi” olarak belirlenmişti.
Elinde kitapla oturan bir kadın
Elinde “İnsan Hakları Bildirgesi” bulunan İnsan Hakları Anıtı, Ankara Kızılay’da Yüksel Caddesi ve Konur Sokak’ın kesiştiği yerde bulunuyor.
Anıt, Metin Yurdanur tarafından 1990’da yapıldı.
İnsan Hakları Anıtı tarihi boyunca birçok eyleme tanıklık etti.
Bunlardan biri 1996’da 37 cezaevinde başlayan açlık grevlerine karşı baskıların ve saldırıların durdurulması amacıyla tutuklu aileleri, demokratik kitle örgütleri ve çeşitli sendikalar tarafından gerçekleştirilen basın açıklamasıydı.
İnsan Hakları Bildirgesi ne diyor?
1948'de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda kabul edilen İnsan Hakları Bildirgesi'nin kökenleri Fransız Devrimi'ne dayanıyor.
Bildirgenin önemi, salt demokratik anayasalarla tanınan hakları değil, aynı zamanda toplumsal, ekonomik ve kültürel hakları tanımlamasından geliyor.
İnsan Hakları Anıtı'nda yer alan İnsan Hakları Bildirgesi yaşama, özgürlük ve kişi güvenliği, keyfi tutuklama, hapis ve sürgünden korunma, düşünce, toplanma ve örgütlenme özgürlüklerini içinde barındırıyor
Yurdanur’un Ankara’daki diğer eserlerinden bazıları
Yurdanur’un Ankara içinde “Eller” (1979), “Madenciler” (1991), “Uygarlıklar ve Anadolu’nun Beşiği” (2000) gibi başka eserleri de bulunuyor.
1991’de Zonguldak’taki maden işçilerinin eyleminden sonra yaptığı “Madenciler” heykeli için Yurdanur, bianet’e şu ifadeleri kullanmıştı:
“Aralık 1991'de Zonguldak'tan 100 bin maden işçisi sendikal hakları için Ankara'ya yürüyüşe geçti. Onların önleri Karabük'te devlet güçleri tarafından kesildi. Bu insanlar Ankara'ya sokulmadılar. Aralık ayında Karabük'ün soğuğunda işçi ve aileleri çok büyük zorluklarla karşılaştılar. 100 bin işçi Ankara'ya sokulmadı ama 1992'den bu yana Ankara'da o işçi, gericiliğe, kötülüğe karşı haklarını savunmak için kazmasını sallıyor.”
Yurdanur, 2000’de Yargıtay’ın isteği üzerine “Uygarlıklar ve Hukukun Beşiği Anadolu” isimli bir rölyef de yaptı. (TP/EKN)