Yeniden başlayan Hrant Dink davasının 12. celsesinin ilk duruşması bugün görüldü.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın duruşmasında, cinayet sırasında İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü, cinayet sonrasındaysa İstanbul İstihbarat Şube Müdürü olan Ali Fuat Yılmazer'in savunmasına devam edildi.
Tutuklu sanıklardan Ali Fuat Yılmazer ile Ramazan Akyürek, tutuksuz sanıklardan Reşat Altay ve Ahmet İlhan Güler duruşmada hazır bulundu.
Ayrıca Hamdi Egbatan, Osman Gülbel, Yasin Hayal, Özkan Mumcu, Ogün Samast, Mehmet Ali Özkılınç ve Şükrü Yıldız da Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bulundukları cezaevlerinden duruşmaya katıldı.
Ramazan Akyürek'in savunması
* Yılmazer, Mayıs 2006'da Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü'nün işleme konmayan bir dinleme talep formu olduğunu, bu formun Erhan Tuncel'e [Cinayet tasarısı istihbaratını getiren Yardımcı İstihbarat Elemanı (YİE), sanık] ait olduğunu tahmin ettiğini, bu formdaki telefon yerine Tuncel'in kullandığı başka bir numaranın dinlendiğini, bu numaranın aktif bir telefon olmadığını savundu.
“Tuncel'e biri “Bu telefonu kullanma” demiş”
“Cinayetin gerçek organizasyonuna Erhan Tuncel'in görevlendirme süreci iyi incelenirse ulaşılabilir. İddianame eklerinde bilirkişiler Levent Yarımel ve Durmuş Demirbaş'in [polis müfettişleri] İstihbarat Daire Başkanlığı'ndan istediği belgeler var. Belgelere göre Mayıs 2006'da dinleme talep formu var ama işleme konmamış. Bunların arasında imha tutanakları var. Bu tutanaklarda Yasin Hayal'in [Dink'i öldürmeyi tasarlayan kişi, sanık] ve Erhan Tuncel'in telefon numaraları var. Ancak isimleri yazmıyor.
“Tuncel'in bildiğimiz ve dinlemeye alınandan numarasının haricinde başka bir numara daha var. Mayıs ayındaki dinleme talebi işleme alınmamış. Tuncel'in kullandığı bir diğer telefon dinlemeye alınıyor ve sıfır ses kaydı var. Bir kişiyi dinlemeye almadan önce o numara aktif mi değil mi diye sorgularız. Bir tek ses yok bu telefonda. Demek ki Tuncel'e biri 'Bu telefonu kullanma' demiş. Sıfır iletişimi olan bir telefona niye karar alınsın? Bu cambazlıkları Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü'nde kim yapmıştır? Bu cinayeti çözmek istiyorsanız üstüne gidersiniz. Böyle bir yanlışlık ancak kasti olur.”
"10 No'lu F4'ü kendilerini kurtarmak için yazdılar"
* Cinayet tasarısı bize bildirilmiyor. Tuncel'in iki yıldır kayıtları alınmamış [YİE elemanı olarak bilgi vermemiş], kaydı alınıyor [istihbarat getiriyor] ve dördüncü ayda 10 No'lu F4 [Cinayete ilişkin istihbarattan üç ay sonra Tuncel'in “Yasin'i cinayetten vazgeçirmeye çalışıyorum” dediği istihbarat raporu] hazırlanıyor. İstihbaratta ya da emniyette, eleman marifetiyle eylemciyi eylemden vazgeçirme gibi bir yöntem yoktur. Kendilerini kurtarmak için yazmışlar. Tuncel sonra hedef haline getiriliyor. Burada çok ciddi tezgah var.
* [Tanıklardan Seyfi İnan'ın “C 5 büro komiserlerden oluşuyordu” ifadelerine ilişkin] C 5 komiser yardımcıların oluşan bir büro olmadı. Çok önemli soruşturmalar o büronun alanına girmiş, ondan ona göre düzenleme olmuş. Bunların hepsi cinayet sonrası oldu.
"İstihbarat Daire Başkanlığı ve Strateji Geliştirme Başkanlığı delil kararttı"
* Hrant Dink soruşturması savcısı Yusuf Hakkı Doğan C 5'e ilişkin yönetmelik değişikliğini sormuş. Hem İstihbarat Daire Başkanlığıhem de Strateji Geliştirme Başkanlığı 2007'deki yönetmelik değişikliğini bildirmiyorlar, “2012 yılında kurulmuştur” diyorlar. Bu delil karatma. Lehimize olan bir delil savcılıktan gizleniyor, C 5'in illegal olduğu izlenimi oluşturuluyor.
* Bunlar katilleri aklama sistemi. Böyle delillerden hukuk olmaz. Böyle bir hukuktan Hrant için de adalet çıkmaz. Bir davanın sanığı soruşturma için görevlendirilemez. Engin Dinç'e [Cinayet istihbaratı geldiğinde Trabzon İstihbarat Şube Müdürü, daha sonra İstihbarat Daire Başkanı oldu, sanık] soruşturma görevi nasıl verildi? Buradan adalet çıkar mı?
“Savcı Dinç'in imzalayacağı evraktan bazı ifadeleri çıkarmış”
* Savcılık [İddianameyi hazırlayan savcı Gökalp Kökçü'yü kastediyor] Dinç'e imzalatacağı evraktan taslak metindeki bazı ifadeleri çıkartmış. Bazı ifadeleri ekletmiş. Dinç'e aslında yapmadığı tespitleri yapmış gibi imzalatmış savcı.
Dinç ve Yıldız arasında “hayırı cumalar” konuşması
* Dinç ve Metin Yıldız [cinayet sırasında Trabzon Jandarma İstihbarat Müdürü, Yarbay, cinayete ilişkin jandarma soruşturması kapsamında tutuklu] telefon konuşmalarına “Hayırlı cumalar” araması deniyor. Bakın bakalım daha önce kaç defa cuma hayırlı cumalar diye aramış. Benim Trabzon'dan Faruk Sarı [cinayet sırasında Trabzon İstihbarat Şube Müdürü, sanık] ve Dinç'ten başka görüştüğüm kişi yok ama Ogün Samast'ın [Tetikçi, sanık] beyanları üzerine cinayetin fail olarak sorumlusu benim.
“İstanbul İstihbarat'ı koruma yükümlülüğünü yerine getirmedi”
* İstihbarat Daire Başkanlığı, Hrant Dink ile ilgili koruma prosedürü başlatamazdı. İstanbul'a cinayet istihbaratı gitti, İstanbul İstihbarat Şube'nin bunu Şube Koruma Müdürlüğü'ne intikal ettirme yükümlülüğü var ama yerine getirmedi.
Dink “aşırı sol örgütten” fişlenmiş
* Dink'in İstihbarat Denetleme Programı'ndaki (İDP) de kaydı A Şube tarafındana açılmış. Ermeni olduğu için değil aşırı sol faaliyetten açılmış. Bu bilgi değiştirilemez.
“İfadeyi gizleyen Dinç, koruması gereken İstanbul ama fail ben oldum”
* “Öldürmek” kelimesini [9 No'lu F4'teki “Yasin Hayal ne pahasına olursa olsun Hrant Dink'i öldürecek” ifadesini kastediyor, bu ifade İstanbul'a “ses getirici eylem” olarak yazılmıştı] gizleyerek Dink'in korunmasını engellediğim söyleniyor, ondan tutukluyum. Ama ifadeyi gizleyen Dinç, İstanbul'a iletmesi gereken Dinç, koruması gereken İstanbul ama fail ben oluyorum.
Mahkeme Başkanı Horasan'dan cemaat iması
* [Emniyet teşkilatında cemaat örgütlenmesi için Yılmazer'in İstanbul'a İstihbarat Şube Müdürü olarak atandığı iddiasına dair] Mahkeme Başkanı Ali İhsan Horasan: Sizin İstanbul'a atanmanızda hiç mi cemaatin etkisi olmadı? Tümüyle mi liyakat geçerliydi?
Yılmazer: Benim atanmamda etkisi olmadı.
Hakim Horasan: Polislerle sıkı ilişkim vardı. Benim vatandaş olarak gözlemim terör, istihbarat gibi yerlere herkesi müdür yapmazlar.
Yılmazer: Ben karambole İstanbul'a atandım. Benim hiç böyle bir planım yoktu. Atanmak benim suçum mu, bunu beni atayana sorun. Ben bu işe ömrümü verdim. Fethukkah grubundan terör örgütü çıkmaz, çıkmayacak. 15 Temmuz'da binlerce kişiyi tutukladılar. Sonra Bylock icat ettiler. Böyle delil olmaz. Allah izin verirse, ileride bizde bu kumpas davalarında müşteki sıralarında oturup tek tek anlatacağız.
Horasan: Devir döner diyorsunuz, öyle mi?
Dava yarın (14 Mart) Yılmazer'in savunmasıyla devam edecek. (EA)
Fotoğraf: Berge Arabian, Agos