Haberin Kürtçesi / İngilizcesi için tıklayın
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), iki ayrı operasyonda öldürülen üç kişiyle ilgili yapılan başvuruları bugün karar bağladı.
Polis ve asker operasyonlarında öldürülen Hüseyin Altın, İbrahim Kılıç ve Aşkın Günel’in aileleri, yakınlarının operasyonlarda sağ yakalanabileceğini, yakalandıktan sonra başlarından vurularak infaz edildiklerini belirterek AİHM’ne başvurmuştu.
AİHM, Türkiye’yi iki davada da “yaşam hakkını ihlal etmekten” tazminata mahkum etti.
Cenazesini, giysilerini çıkarıp verdiler
Aşkın Günel, 9 Kasım 2004’te Dersim’in Aktuluk köyü yakınında jandarmanın düzenlediği operasyonda kaval kemiği ve başından vurularak öldürüldü.
Güvenlik güçlerinin raporlarında, Günel’in Maoist Komünist Partisi (MKP) üyesi olduğu, çatışma sırasında vurulduğu belirtildi.
Annesi Döndü Günel, oğlunun cenazesinin kalabalık bir ortamda, giysilerinin çıkarılmış halde kendisine verildiğini söyledi.
10 Ocak 2005’te Tunceli Cumhuriyet Başsavcılığı, militanların ateş açarak iki jandarmayı yaraladığını, birinin öldüğünü belirterek askerlerin “nefsi müdafaada bulunduğuna” hükmetti, jandarmalar hakkında takipsizlik kararı verdi.
24 Ağustos 2005’te Döndü Günel, oğlunun operasyonda ilk olarak kaval kemiğinden vurulduğunu, sağ yakalanabileceğini ancak yakalandıktan sonra başından vurularak infaz edildiğini söyleyerek şikayetçi oldu. Şikayeti Aralık 2005’te reddedildi, buna itirazı da Şubat 2006’da Erzincan Ağır Ceza Mahkemesince reddedilince AİHM’ne başvurdu.
AİHM bugün kararını açıkladı, Türkiye Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 2. maddesinde düzenlenen yaşam hakkını ihlal etmekten suçlu bulundu. Döndü Günel’e 20 bin Euro manevi tazminat ödenecek.
“Yakaladıktan sonra başından vurdular”
Diyarbakır’da yaşayan Esma Altın’ın kardeşi Hüseyin Altın ile Aksaray’da yaşayan İsmail Kılıç’ın kardeşi İbrahim Kılıç, polisin PKK’ye yönelik operasyonunda öldürüldü.
3 Aralık 2003’te güvenlik güçleri Diyarbakır’daki bir apartmana baskın düzenledi. Polisler binanın etrafını sardı, çatışma çıktı. Apartmanda bulunan Altın ile Kılıç çatışmada hayatını kaybetti.
18 Aralık 2003’te Esma Altın savcılığa, operasyona katılan polisler hakkında suç duyurusu yaptı, kardeşinin PKK mensubu olmadığını, polise ateş açmadığını ve kardeşinin yakalandıktan sonra, bina dışına götürülerek öldürüldüğünü gören bir tanık olduğunu ifade etti. Olay yeri inceleme ve otopsi uzmanları ise Altın ve Kılıç’ın elinde barut izi olduğunu raporladı.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, 21 Haziran 2007’de polislerin ifadeleri, tanık ifadeleir ve uzman raporlarına dayanarak polisler hakkında ölümün “nefsi müdafaa kapsamında gerçekleştiğine” hükmetti ve takipsizlik kararı verdi.
Altın ve Kılıç ailesi, 13 Temmuz 2007’de bu karara itiraz etti. İtiraz dilekçelerinde, Hüseyin Altın ile İbrahim Kılıç’ın ölümünün şüpheli olduğunu, her ikisinin de başlarından vurularak öldürüldüğünü belirttiler.
İtirazları Siverek Ağır Ceza Mahkemesince reddedilince AİHM’ne başvurdular. AİHM başvurusunda, operasyonunu, yaşam kaybını en aza indirecek şekilde düzenlenmediğini, ölümlerle ilgili etkin soruşturma yapılmadığını belirttiler.
AİHM kararını bugün açıkladı, yaşam hakkının, etkin soruşturma yapılmaması yönünden ihlal edildiğine karar verdi.
Türkiye, Esma Altın ve İsmail Kılıç’a 10 biner Euro manevi tazminat, toplam 4 bin Euro da mahkeme masrafı ödemeye mahkum oldu. (AS)