Diyarbakır’ın Lice ilçesinde 22 yıl önce gerçekleşen ve 16 kişinin öldürüldüğü katliamla ilgili İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın bugünkü duruşmasında tanıklar olayı anlattı.
Davada mağdurların avukatlığını yapan, öldürülen Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin sandalyesi boş bırakıldı.
Tutuksuz sanık, dönemin Diyarbakır Jandarma Alay Komutanı emekli Albay Eşref Hatipoğlu duruşmaya katılmadı.
Duruşmayı Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir Milletvekili Müslüm Doğan da izledi.
Faili Belli ve Yüzleşme Davaları/Lice Adalet Arıyor Twitter hesapları da duruşmada konuşulanları dakika dakika aktardı.
“Lice’ye giremedim, memurluktan atıldım”
Lice Esnaf Sanatkarlar Odası Temsilcisi Şaban Maltaş tanıklık etti, yaşadıklarını şöyle anlattı:
“O gün Diyarbakır’daydım. Ağabeyim saat 10:00 gibi aradı, Lice'yi yakıyorlar dedi.
“Lice’ye gitmek için yola çıktığımızda karakoldakiler ilçeye girişimizi engelledi.
“Lice’ye gidemediğim için memurluktan atıldım.
“Bizim sıradaki tüm evler yakılmaya başlanınca dedem Çanakkale gazisi olduğunu söyleyerek askerlerin evimi yakmasını engelledi.
Yüzlerce işyeri yakıldı. İşyerlerindeki malzemeler öyle bir şekilde yakılmış ki malzemeler zift gibi sokağa taştı.”
“Helikopterden üzerimize ateş açıldı”
O dönem Güneydoğu Sanayici ve İşadamları Derneği’nde (GÜNSİAD) yönetici olan Abdurahman Ayaz da evlerinin ve bahçelerinin yakıldığını anlattı.
Lice katliamında yakınları öldürülen Murat Canpolat da tanıklık etti:
“O gün dükkândaydım, askeri kulübe bana yakındı. Asker bize bağırarak kaçmamızı söyledi.0
“Ailemden dört kişi kaybettim. Askerler tek tek evleri yakarak sırayla gidiyorlardı. Ellerinde bilmediğim bir toz vardı.
“Helikopterden üzerimize ateş açıldı.”
“Hala korkuyla yaşıyoruz”
Tanık olarak ifade veren Fesih Ersönmez de o dönemde ilkokul üçüncü sınıfta okuduğunu ve olayın olduğu gün okulda bulunduğunu aktardı.
Teneffüste oldukları sırada silah seslerini duyduklarını ve öğretmenlerinin bahçedeki öğrencileri okul binasına aldığını anlattı:
“Okulun yanındaki evler yanıyordu, insanlar okula doğru kaçtılar. Helikopterden ateş açtılar. Saat 14:00 gibi öğretmenler bizi bıraktı evimiz okula yakındı, arkadaşımın evi daha uzaktı, o da bizim eve geldi. Eve gittiğimizde çatının kurşunlanmış olduğunu gördüm.
“Bütün mahalleli ahıra saklanmıştı, sabaha kadar hayvanlarla beraber kaldık. Babam beni aramak için evden çıkmış dönmemişti, onun gelmemesinin nedeni de helikopterden açılan ateş sonucu seken bir mermi amcamı yaralamıştı.
“Ertesi gün askerler evleri boşaltmamızı ve futbol sahasında toplanmamızı anons ediyordu. Biz de evimizi yakacaklar diye eşyalarımızı dışarı attık.
“Asker küçük kardeşimin gözünün içine bakarak korkma, dedi sonra evin içine girip çıktıktan sonra ev birden alev aldı.
“Bugün polis, asker görünce içimizde titreme oluyor, korku ile yaşıyoruz. Bu aşılmalı. Adalet tecelli etmeli.”
Avukat: Baykal ve Erkan dinlensin
Mağdur avukatı Suat Çetinkaya, dönemin Başbakan Yardımcısı Deniz Baykal ile OHAL Valisi Ünal Erkan'ın ifadelerine başvurulmasını ve olayların ardından bölgede bulunan gazeteci Tayfun Talipoğlu ile Mithat Bereket'in de dinlenmesini talep etti.
Mağdur avukatı Gül Kireç Kaya is olay yerinde keşif yapılmasını istedi.
Mahkeme heyeti, Şaban Maltaş, Murat Canpolat ve Abdurrahman Ayaz'ın davaya müdahilliğini kabul etti.
Mahkeme Başkanı Hatice Demir, diğer talepleri değerlendirmek üzere duruşmayı 17 Kasım’a bıraktı, keşif talebini ise reddetti.
Ne olmuştu? |
Diyarbakır'ın Lice ilçesinde 22 Ekim 1993'te 16 kişi öldürüldü, çok sayıda ev ve işyeri yakıldı. Yüzlerce kişi göçe zorlandı. Öldürülenler arasında Tuğgeneral Bahtiyar Aydın da vardı. Katliamla ilgili iddianame zamanaşımına bir gün kala kabul edildi, yargılama 21 yıl sonra, 16 Ocak'ta başladı. İddianameye göre saldırıyı, o dönem yetkililerin açıkladığının tersine, PKK yapmadı. Olayın failleri olarak belirlenen, dönemin Diyarbakır Jandarma Alay Komutanı emekli Albay Eşref Hatipoğlu ile Üsteğmen Tünay Yanardağ hakkında "Taammüden öldürme", "Halkı isyana ve birbirini öldürmeye teşvik", "Cürüm işlemek üzere teşekkül oluşturma" suçlarından ağırlaştırılmış müebbet hapis ve 24 yıla kadar hapis cezası istendi. Sanıklar tutuksuz yargılanıyor. Dava Diyarbakır'dan Eskişehir'e, oradan tekrar Diyarbakır'a gönderildi, burada Terörle Mücadele Kanunu 10. maddeyle yetkili ağır ceza mahkemesi olmadığından dava İzmir'e taşındı. 13 Haziran 2014'te dava durduruldu. İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesi, özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasının ardından, sanıkların yargılanmasının izne tabi olduğunu öne sürerek yargılamayı durdurmuş ve izin gerektiğine hükmetmişti. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) kanunu uyarınca bir ildeki en yüksek kolluk amiri hakim-savcıların hükümlerine tabi. Mahkeme, davanın sanıklarından, dönemin Diyarbakır Jandarma Alay Komutanı emekli Albay Eşref Hatipoğlu için de bu genelge uyarınca izin alınması gerektiğine karar verdi ve HSYK'nın 17 numaralı genelgesiyle davayı durdurdu. HSYK 3. Dairesi ise 29 Ocak 2015'te verdiği kararla avukatları haklı buldu ve davanın durdurulma kararını bozdu, davanın İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesinde devam etmesine karar verdi. Sanıklardan Tünay Yanardağ Ağustos 2015'te hayatını kaybetti. Davanın tek sanığı Hatipoğlu kaldı. Ancak mağdur avukatları Yanardağ'ın ölümüne inanmadıklarını söylüyor ve mahkemeden araştırma talep ediyor. |
(AS)
* Fotoğraf: Lice Adalet Arıyor Platformu.