Mersin’de Özgecan Aslan’ı öldüren, 11 Nisan Pazartesi günü de cezaevinde öldürülen Ahmet Suphi Altındöken’in cenazesinin dört gündür gömülememesini insan hakları aktivisti ve avukat Eren Keskin’le konuştuk.
Kadına yönelik her türlü şiddet eyleminin politik olduğunu dile getiren Keskin, öte yandan kadına yönelik şiddetin idamla, öç almayla birlikte tartışılmasının yanlışlığına vurgu yapıyor.
F Tipi cezaevlerindeki aşırı güvenlik önlemlerine dikkat çeken Keskin, Özgecan Aslan’ın katili Altındöken’in cezaevi yönetiminden habersiz şekilde öldürülmesinin mümkün olmadığını, devletin aradan çekilerek mafyayı cinayet faili olarak ortaya çıkarttığını ifade ediyor.
bianet’e konuşan keskin’in açıklamaları şöyle:
“Kadına şiddet politiktir”
“Kadına yönelik şiddetin toplumsal olarak yanlış tartışıldığını düşünüyorum. Bu politik bir şiddet. Yani kadına yönelik her şiddet olayı politiktir. Her cinayet de politiktir.
“Ama bu olay Özgecan şahsında çok bireyselleştirildi. Bir kere kadına yönelik şiddeti idamla öç almayla birlikte tartışmak yanlış.
“Kadına yönelik şiddet tek başına erkekle kadın arasındaki ezme-ezilme ilişkisi sonucunda gelişen bir şiddet olayıdır. Kadına yönelik şiddete karşı çıkarken mutlaka ırkçılığa, kapitalizme, militarizme de karşı çıkmamız gerekiyor.
“Eğer bunu eksik bırakıyorsak, bugün Özgecan'ın katilinin yine bir suç makinesi olarak görülen bir kişi tarafından öldürülmesini alkışlayan bir toplum haline geliriz. Burada yanlış olan bu.
“İdam cinayettir”
“Bir kere idam cinayettir. İdam ne şekilde olursa olsun, bir kişinin canını almak cinayettir.
“İnsan hakları savunucuları olarak biz buna sonuna kadar karşıyız. Herkesin yaşam hakkı vardır.
“İdareden bağımsız silah sokulması imkansız”
“Bunun dışında cezaevine silah sokulması... Bunun idareden bağımsız olması mümkün değil. Çünkü özellikle F tipi cezaevlerinde aşırı bir güvenlik uygulaması var.
“Bu güvenlik uygulamasının en baştaki idari görevliler bilmeden buraya silahın geçirilmesi mümkün değil.
“Devlet aradan çekildi…”
“Ben bunun bizzat bir yerlerden karar alınarak yapıldığını ve bir gündem yaratıldığını düşünüyorum.
Çünkü çok kısa bir süre önce Sedat Peker'in bu konudaki paylaşımları vardı. Yine öldüren kişinin mafyatik bir kişi olması düşündürücü...
“Sonuçta devlet aradan çekilerek mafyayı cinayet faili olarak ortaya çıkarıyor ve bu cinayet alkışlanıyor. Bu aslında bence çok korkunç bir şey.
“Yani kadına yönelik şiddetin esasından bağımsızlaştırılarak bu şekilde tartışılması son derece yanlış.
“Yapılan aileye eziyet”
“Bunun dışında kişinin gömülmesi, artık o ailenin bir hakkıdır. Kişi zaten ölmüş ve kim olursa olsun kişinin gömülme hakkı vardır.
“Ölülerin gömülmesiyle ilgili bir genelge var. Çevre açısından sağlık sorunu yaratmıyorsa ölüler belediye kararıyla gömülürler.
“Bunun dışında bu artık aileye yapılan bir eziyettir.
“Şiddet uygulayanların bakış açıları devletten bağımsız değil”
“Eğer bundan cenazesi bile gömülmüyor diye bir takım kişiler, bir takım çevreler, hatta devlet nemalanıyorsa, bundan değil tam tersine kadına yönelik şiddet alanında yeni yaptırımlar ortaya çıkararak, imzaladıkları uluslararası sözleşmeleri uygulayarak nemalansınlar.
“Türkiye'de kadına yönelik şiddet tamamıyla politik bir şiddettir ve devleti yönetenlerin bakış açılarının kadına yönelik şiddet uygulayan bireylerin bakış açılarını oluşturduğunu düşünüyorum.
“Sonuçta şiddet uygulayan kişilerin bakışları devletten bağımsız değil.
“Medyanın tavrı ikiyüzlü”
“Özgecan'ın katilinin cenazesi üzerinden medyanın tavrını son derece ikiyüzlü buluyorum.
“İnsanların cenazelerine el koyan bir devlet anlayışının bir taraftan da ‘toprak kabul etmedi’ diye gömülme hakkı vermemesi ikiyüzlülük.
“Cenazeleri ailelerinden kaçırarak gömen bir zihniyet burada da gömülmesi için yer vermiyor.
“Bunların hiçbirini dürüst ve samimi bulmuyorum. Ne yazık ki Özgecan cinayeti üzerinden devlet kadına yönelik şiddet konusunda kendini aklamaya çalışıyor ama bu hiç inandırıcı değil.”
Ne olmuştu?Özgecan Aslan cinayeti failleri Ahmet Suphi Altındöken (26) ve babası N.A. (50) tutuldukları Adana Kürkçüler Cezaevinde ateşli silahla vurulmuş, Ahmet Suphi Altındöken saldırıda ölmüştü. Özgecan Aslan'ı öldürmek suçlamasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan Altındöken, cezaevinde öldürüldükten sonra cenazesi Adana, Tarsus ve Mersin'de dolaştırılmış, ancak hiçbir mezarlıkta toprağa verilemeyince bugün Kuzey Kıbrıs'ta kimsesizler mezarlığında gömülmesi dillendirilmeye başlanmıştı. Kuzey Kıbrıs İçişleri Bakanı Asım Akansoy ise Altındöken'in Kıbrıs'ta kimsesizler mezarlığına gömülmesine dair haberlerin gerçeği yansıtmadığını ifade ederek, "Konu ile ilgili resmi veya gayri resmi herhangi bir başvuru yapılmamıştır" dedi. Altındöken'in annesi "Öldü daha ne olsun. Çöpe mi atayım. Oğlumun cenazesini vermiyorlar" diye duruma isyan etmişti. Altındöken'in cenazesi defin işlemi yapılamadığı için hâlâ Adana Devlet Hastanesi morgunda bekletiliyor. Mersin'de 11 Şubat 2015'te minibüs şoförü Altındöken, minibüste Özgecan Aslan'a tecavüz etmeye çalışmış, direnen kadının öldürmüş ve babası N.A. ve arkadaşı F.G.'nin (20) yardımıyla kadının cesedini üzerinde zanlının DNA örneği kalmaması için ellerini kestikten sonra ormanlık bölgede yakmıştı. |
(EKN)