Özgürlükçü Hukukçular Derneği’nden, tutuklu avukat Ayşe Başar ile tutuklu akademisyen Yrd. Doç. Dr. Esra Mungan, Bakırköy Cezaevinde 6 metrekarelik hücrede, ağırlaştırılmış müebbet hapis koşullarında tutuluyor.
Yrd. Doç. Dr. Esra Mungan 15 Mart’ta, avukat Ayşe Başar da 23 Mart’ta tutuklandı.
Her ikisi de disiplin cezası verilenlerin belli bir süreyle konulduğu tek kişilik hücrede, aynı ranzada kalıyor. Günde sadece bir saat havalandırmaya çıkıyorlar, başka kimseyle görüştürülmüyorlar. Koğuşa geçme talepleri reddedildi.
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu, dün Bakırköy Cezaevinde iki kadın tutukluyla görüşerek bianet’e bu bilgileri verdi.
“Kamu görevlisi” tecridi
ÇHD’den Güçlü Sevimli, cezaevi idaresinin, Başar ve Mungan’ın diğer kadınlarla birlikte koğuşa konulmamasına gerekçe olarak “kamu görevlisi sayılmalarını” gösterdiğini belirtti.
“Cezaevi idaresi yazılı olarak tebliğ etmiş, Mungan’a verilen kararda ‘Koğuştakiler Terörle Mücadele Kanunundan tutuklular, kamu görevlisi olduğunuz için koğuşa geçemezsiniz’ yazıyor.”
“Avukat Başar’a verilen kararda ise ‘avukat, kamu personeli sayılır’ diyerek aynı gerekçeyle koğuşa geçme talebini reddetmişler.”
Polis ve jandarma kuralı
“Avukatların kamu görevlisi sayılabileceğini yıllardır kabul etmeyen devletin, şimdi Başar için uygulamayı değiştirdiğini” söyleyen avukat Sevimli bu karara itiraz edileceğini ifade etti.
Cezaevi idaresi, Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi İle Ceza Ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük’ün 69/d maddesine dayanarak bu kararı aldığını belirtti: “Genel kolluk hizmetlerinde veya diğer kamu görevlerinde çalışmış hükümlüler, kurumların ayrı bir bölümünde barındırılır.”
Ancak avukat Sevimli bu maddenin, polis ve jandarma gibi kolluk güçleriyle ilgili düzenlendiğini ve şimdiye dek sadece kolluk güçleri için uygulandığını söyledi.
“Tüzüğün o maddesinde kamu görevlisinden kasıt, kolluk gücü. Polisin Terörle Mücadele Kanunu’ndan yargılananlarla aynı yere konulmamasıyla ilgili düzenlenmiş. Ancak Bakırköy Cezaevi İdaresi maddedeki kelimeyi farklı yorumlayarak kadın tutukluların tecritte kalmasını sağlıyor.”
Avukat Sevimli bu uygulamanın hem hukuka hem kanuna aykırı olduğunu ekledi.
“İki kadın tutukluya ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası infazını uyguluyorlar. Oysa bırakın hükmü, davaları bile açılmış değil. Bu haksızlığın giderilmesi için hukuk yollarının takipçisi olacağız.”
ÇHD açıklamasında da “Bakırköy Kadın Hapishanesi müdürlüğü görevine Ağustos 2015’te atanan Nedim Elbistan ve hapishane idaresinin mevcut düşmanca yaklaşımları kabul edilemez” dendi.
Esra Mungan hapishaneyi anlattı |
Tutuklu akademisyen Esra Mungan’ın avukatı Meriç Eyüboğlu, bianet’ten Beyza Kural’a hapishane şartlarıyla ilgili şunları anlatmıştı: “Hapishaneye getirilen tutuklular önce müşahade adındaki bölümde tutuluyor. Mungan’ın 18 Mart Cuma günü koğuşa yerleştirilmesini bekliyorduk. Cuma günü tebliğ edilen yazıda kendisinin talepte bulunduğu koğuşa da herhangi başka koğuşa da yerleştirilemediği, ‘yapılan değerlendirme sonucu tek kişilik koğuşa yerleştirildiği’ belirtildi.” “Günde bir buçuk saatlik havalandırmaya da tek başına çıkıyor ve kimseyi görmüyor. Tutuklanmış kişinin ağırlaştırılmış müebbet cezası alanların kaldığı yerde tutulmasının hukuki dayanağı yok, uygulamada da rastladığımız bir durum değil.” Öğrencisiyle kalmak istediMungan, Hukuk Politik sitesiyle hapishaneden yaptığı söyleşide de yaşadıklarını şöyle anlatmıştı: “Normal şartlarda usulen yeni gelen tutuklu kadınlar ya doğrudan koğuşa gönderiliyor ya da gönderileceği koğuş belirlenene kadar bir iki gün müşahede altında tutuluyormuş. Ben doğrudan koğuşa gönderilmek yerine müşahede altında tutuldum. Bu arada öğrencim Jülide Yazıcı’nın da burada kaldığını öğrendim. Öğrencim ile aynı koğuşta kalmak istediğimi, kendisinin tutuklanması nedeniyle eğitiminin yarıda kaldığını, bu noktada eğitimini tamamlaması için de destekte bulunmak istediğimi idareye bildirdim. Fakat hiçbir cevap alamadım. Sonrasında buradaki görevliler muhtemelen memurların bulunduğu A1 koğuşuna gönderilebileceğimi söylediler, fakat buna ilişkin de olumlu bir cevap alamadım. Tek kişilik hücre"Sonrasında beni ağırlaştırılmış müebbet cezasından hükümlülerin konulduğu tek kişilik hücreye koydular. Günde yalnızca bir saat havalandırmaya çıkmama izin veriliyor. Havalandırmaya tek başınıza çıkabiliyorsunuz, yanınızdaki hücrelerde bulunanlarla çıkmanız mümkün değil. Emin olun yalnızlık, bu havasızlık ve gökyüzünü görememe sorununun yanında önemli değil. Bu hücreler ve uygulamalar insanları yavaş yavaş ölüme terk etmek için dizayn edilmiş." Ceza hücresi"Sonra daha kötü bir hücreye alındım. Daha dar ve pis. Hem de daha dar olmasının yanında, bu dar alanda da iki kişi kalıyoruz. Buralar hücre disiplin cezası almış tutuklu ve hükümlülerin getirildiği yerlermiş. Dolayısıyla aşağıya göre daha dar ve daha şiddetli bir tecrit var. Yemekleri bile kapı altındaki mazgaldan veriyorlar. Bize de ilk gün o şekilde yemek verdiler. İtiraz ettim, bizim bir hücre disiplin cezası içinde olmadığımızı söyledim. Sonrasında yemeği kapımızı açıp elden vermeye başladılar.” |
Ayşe Başar nasıl tutuklandı? |
Özgürlükçü Hukukçular Derneği’nden (ÖHD) Başar, sekiz avukat ve 24 kişiyle birlikte 16 Mart’ta sabaha karşı yapılan baskınlarla gözaltına alındı. Başar altı avukatla birlikte tutuklama talebiyle 18 Mart akşamı hakimliğe sevk edildi. Tüm avukatlar 19 Mart’ta serbest bırakıldı. Savcı serbest bırakılmalarına itiraz etti. Hakimlik, dört avukat ile 17 kişi hakkında tutuklamaya yönelik yakalama emri düzenlenmesine karar verdi. Yakalama emri kararında "PKK üyeliği, cezaevinde bu suçtan hükümlü ve tutuklu bulunanlar ile kırsaldan gelen örgütsel talimatları cezaevine soktukları, içerideki bilgileri de dışarı çıkarttıkları" suçlamaları yer aldı. 23 Mart’ta Başar, avukat Hüseyin Boğatekin ile birlikte tutuklandı. |
(AS)