Click here to read the article in English / Haberin İngilizcesi için buraya tıklayın
Sur’da ve Cizre’de devam eden sokağa çıkma yasağı ve hak ihlallerine karşı sağlık emekçileri 22 Aralık 2015 tarihinden beri Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin önünde eylem yapıyor. Eğitim emekçileri de okullar yarıyıl tatiline girince, Demokratik Toplum Kongresi’nin önünde eylem yapmaya başladılar.
Eğitim-Sen 1 Nolu Şube Başkanı Havva Karahancı, eylemin amacını, “Öncelikle yaşam hakkını savunmak ve öğrenim hakları ellerinden alınan öğrencilere dikkat çekmek” diyerek özetliyor.
Karahancı: Öğrencilerin can güvenliğiyle ilgilenmediler
Milli Eğitim Bakanı okulları kapatılan çocuklar için telafi eğitimi planlandığını söylemişti. Karahancı’ya göre bu programın uygulanması mümkün değil. “Önce öğrencileri bulmak lazım” diyor Karahancı ve devam ediyor:
“Çünkü şehrin bütün ilçelerine dağıldılar. Bunların nerede yaşamaya başladığını tespit etmek, telafi derslerine katılmaları için ikna etmek lazım. Aileleriyle birlikte göç eden öğrencilerden söz ediyoruz, bunların neredeyse tamamı barınma sorunu yaşıyor. Yoksul aileler ev tutamayıp akrabalarının yanına yerleşti. Başka ilçede ev tutabilenler de uyum sorunu yaşıyor. Göç edince ekonomik durumları bozuldu. Yani öğrencilerin ve ailelerin hayatta kalabilmek, barınacak bir yer bulmak ve gıda ihtiyacını karşılamak gibi öncelikli ihtiyaçları var. Bu hayati sorunlar karşısında eğitim geri plana düşüyor elbette.”
Milli Eğitim Bakanı’nın öğretmenler kadar öğrencilerden de sorumlu olduğunu söyleyen Havva Karahancı, “Öğretmenleri çatışma bölgesinden çıkardılar, ancak öğrencilerin can güvenliği ile ilgilenmediler” diyor.
Karahancı, Sur’daki bazı okulların çatışmalardan dolayı tahrip olduğunu, bazı okulları polis ve askerlerin karargâh olarak kullandığını vurgulayarak, bu okulların hizmete açılmasının uzun zaman alacağını söyledi.
Kızılırmak: Travma nedeni
Psikolojik Danışman ve Rehberlik öğretmeni Halis Kızılırmak ise, “Sur çocukları savaşa tanıklık etti, göç etmek zorunda kaldı ve çoğunun ailesi parçalandı” diyor. Sur’daki çocukların çatışmalar ve göç nedeniyle normal bir çocukluk dönemi yaşayamadığını söyleyen Kızılırmak, bu durumun başlı başına bir travmaya neden olacağını söyledi.
Kızılırmak, okula gelebilen öğrenciler hakkında gözlemlerini şöyle anlattı: “Okula gelinceye kadar birkaç arama noktasından geçen ve her aramada hakaret gören çocuklar normal öğrenci gibi ders göremez. Her bomba sesiyle irkiliyorlar, aileleri için endişeleniyorlar, ağlıyorlar. Bu çocukların derse motive olması mümkün olmuyor.”
Öğretmenlerin bomba sesleri arasında ders anlatmasının kolay olmadığına dikkat çeken Halis Kızılırmak, çocukların en çok, “Burası Suriye gibi mi olacak” diye sorduğunu ve öğretmenlerin bu soru karşısında zorlandığını anlattı. Savaşa tanıklık etmiş bir çocuğu teselli etmek bir öğretmen için hiç kolay diyen Kızılırmak, bu çaresiz halin öğretmeni ayrıca bunalttığını söylüyor.
Binanın yan tarafında bir TOMA ve bir Akrep bekliyor. Mobese kameralarla izlendiklerini, polisin kendilerine bir müdahalesi olmadığını söyleyen Karahancı, biraz alaycı, “Araçların bizi korumak için bekliyor” diyor.
İki varilin içinde yanan ateşin etrafında ısınmaya çalışıyor eğitimciler. Binadan sarkan büyük afişte çatışmalarda hayatını kaybeden öğrencilerin fotoğrafları var. Afiş, savaşın hiçbir hukuku tanımadığını hatırlatıyor. (VE/HK)