HDP İstanbul milletvekili Filiz Kerestecioğlu, “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisine imza atan akademisyenlere yönelik artan baskı ve tehditler nedeniyle eğitimcilere yönelik hak ihlallerinin araştırılması için Meclis Araştırması açılmasını istedi.
"Anayasal hakları savunan akademisyenlerin, bizzat Anayasa'nın uygulanması görevini taşıyan Cumhurbaşkanı tarafından hakarete uğramaları akademisyenleri hedef haline getirmekte, nefret suçlarının önünü açmaktadır" diyen Kerestecioğlu, yaşam, barınma, ifade özgürlüğü gibi haklarının ihlal edilmesinin yanında iş güvencelerinin de tehdit edildiğini belirtti.
Kerestecioğlu, başka bir araştırma önergesiyle de Ankara katliamının ardından grev yapan KESK üyeleri hakkındaki soruşturmalara değindi ve kamu emekçilerinin temel haklarına yönelik ihlallerin araştırılmasını istedi.
"Devlet ifade özgürlüğü için gerekli ortamı sağlamak zorunda"
Akademisyenlerin barış çağrısı yapmasının ardından başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, devlet görevlileri tarafından hedef alındığını söyleyen Kerestecioğlu, organize suç örgütü lideri olmaktan hüküm giyen Sedat Peker’in akademisyenlere yönelik tehditlerine de değindi.
Kerestecioğlu, cumhurbaşkanının açıklamasının ardından, akademisyenler hakkında hızla soruşturmalar açıldığını ve istifalarının istendiğini belirtti. BM Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler, Avrupa Konseyi ve UNESCO gibi kurumların akademik özgürlükler üzerine tavsiye kararları hatırlattı.
Lima Bildirgesi’nin akademik özgürlüğü, “akademik çevrenin tüm üyeleri herhangi bir ayrım yapılmaksızın ve devletten ya da herhangi bir başka kaynaktan gelebilecek müdahale veya baskı endişesini taşımadan işlevlerini yerine getirme hakkı” olarak tanımladığının altını çizen Kerestecioğlu şu ifadeleri kullandı:
“Günümüz demokratik hukuk devletlerinde en çok önem verilen hakların başında ifade özgürlüğü gelmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, pozitif yükümlülüğü uyarınca ifade özgürlüğü için gerekli ortamı sağlamak; negatif yükümlülüğü gereğince de ifade özgürlüğünün kullanılmasına müdahale etmemek durumundadır. Fakat maalesef bugün, ifade özgürlüğü, iktidara yönelik muhalefeti bastırmak amacıyla açıkça ihlal edilmektedir. Özellikle eğitimcilere ve akademisyenlere yönelik bu baskı, eğitimin temel değerlerini tehdit etmektedir.” (ÇT)