Nokta Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Cevheri Güven ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Murat Çapan çıkarıldıkları ilk duruşmada tahliye edildi.
57 gündür cezaevinde bulunan Güven ve Çapan “Türkiye Cumhuriyeti Hükumetine karşı silahlı isyana tahrik” ile suçlanıyor.
Gazeteciler tutuksuz yargılanacak.
28 Aralık 2015 itibarıyla cezaevlerinde 31 gazeteci bulunuyor.
Ne olmuştu
Önce toplatma kararı
Nokta Dergisi hakkında 14 Eylül’de İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün talebi ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın kararıyla toplatıldı.
Toplatma gerekçesi olarak derginin 18. sayısında kapakta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın asker cenazesinde selfie çektiği görsel gösterilmişti.
TIKLAYIN - NOKTA DERGİSİ'NE POLİS BASKINI
Sonra yine toplatma kararı ve gözaltı
2 Kasım günü Nokta Dergisi’nin “2 Kasım Pazartesi, Türkiye İç Savaşı’nın Başlangıcı” yazılı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın fotoğrafını kapağa taşıdığı 24. sayısı da toplatıldı.
İstanbul 5. Sulh Ceza Hakimliği’nden hakim Cevdet Özcan imzalı kararda söz konusu haberin basın ve yayın özgürlüğü ile habercilik kapsamı dışında kışkırtıcı, eleştirinin ötesinde suç işlemeye alenen tahrik ve isyana çağrı niteliğinde olduğu iddia ediliyordu.
Toplatma kararının yanı sıra Nokta Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Cevheri Güven ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü Murat Çapan, da polis eşliğinde savcılığa ifadeye götürüldü.
TIKLAYIN - NOKTA'NIN YENİ SAYISI DA TOPLATILDI, İKİ GAZETECİ GÖZALTINDA
Güven ve Çapan tutuklandı
Nokta Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Cevheri Güven ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü Murat Çapan 3 Kasım’da tutuklandı.
Güven ve Çapan TCK 214/1-2 üzerinden gözaltına alınsalar ve 214/1’den “tahrik” suçlamasıyla tutuklanmaya sevk edilseler de TCK 313 yani “Türkiye Cumhuriyeti Hükumetine karşı silahlı isyana tahrik” suçlamasıyla tutuklandılar.
TIKLAYIN - NOKTA DERGİSİ GENEL YAYIN YÖNETMENİ VE YAZIİŞLERİ MÜDÜRÜ TUTUKLANDI
İddianame kabul edildi
Güven ve Çapan'ın "Türkiye Cumhuriyeti hükümetine karşı silahlı isyana tahrik" suçundan 15'şer yıldan 20'şer yıla kadar hapislerinin istendiği iddianame 9 Kasım günü kabul edildi.
İddianamede, "Basın ve ifade özgürlüğü sınırsız değildir. Bu özgürlüklere sığınarak toplumda ayrışmalara sebebiyet vermek, insanları kışkırtmak, tahrik ve isyana çağrı niteliğindeki beyanların hukuken korunması olanağı bulunmamaktadır. Aksi halde kamu düzeninden bahsedilmesi mümkün olmayacaktır. Belirtilen nedenlerden dolayı şüphelilerin savunmalarına itibar edilmemesi gerekmektedir" denmişti.