Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, “terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi. Elçi ifadesinde, "Ben sözlerimin arkasındayım ve doğru olduğuna inanıyorum" dedi.
TIKLAYIN - DİYARBAKIR BARO BAŞKANI TAHİR ELÇİ GÖZALTINDA
Avukat Elçi bu sabah İstanbul Başsavcı Vekili İdris Kurt’a ifade verdi. Avukatlar Mehmet Emin Aktar, Ercan Kanar ve Ahmet Sevim de Elçi’nin avukatı olarak ifade işleminde bulundu.
İfade özgürlüğü
Anayasa’da ve uluslararası sözleşmelerce de garanti altına alınan ifade özgürlüğümü kullandığını söyleyen Elçi, “Bu hakkımı kullanırken resmi görüşün veya ultra milliyetçi bir siyasi partinin mesele ve olguları ifade ve tanımlama biçimine uymak zorunda değilim” dedi.
“Bu ifade ve tanımlama biçimim iktidarı ve toplumun bazı kesimlerini rahatsız edebilir. Hatta sarsabilir. Zaten ifade özgürlüğü bunun için vardır.
Ben bu derece ağır bir meselenin merkezinde yaşayan ve çok önemli bir meslek örgütünün başında olan bir sivil olarak, kendimi özgürce ifade edemeyeceksem resmi ve belli bir siyasi anlayıştan farklı bir görüş veya yorum ifade edemeyeceksem bu kadar tarihi ve toplumsal meseleyi nasıl çözeceğiz?”
Elçi: Soruşturma bağımsız başlamadı
Elçi, dokuz sayfalık ifadesinde özetle şunları söyledi:
“Ben bu soruşturmanın bağımsız olarak başlamadığını Ankara'dan Hükümet Üyeleri tarafından verilen talimat üzerine başlatıldığını düşünüyorum.
Bana zaten ‘herkes tarafından terör örgütü olarak kabul edilen bir yapıya neden terör örgütü demediğimin’ sorulmasından önyargılı davrandığınızı veya önyargılı olduğunuzu düşünüyorum.”
“Adresimde bulunmadığım gerçek dışı”
Ayrıca benim yüzümü dahi görmeden ve ifademi almadan hakkımda yakalama kararı talep etmiş olmanızda ve bu yakalama kararına ilişkin talebinizde hakime gerçeğe aykırı bilgi sunarak talepte bulunmanızda talimatla hareket ettiğinizi düşündürüyor.
Çünkü mahkeme kararında benim hareketli olduğum ve adresimde sabit bulunmadığım gerekçesi, hakkımda yakalama kararı çıkarılmasına gerekçe kılınmış. Bu bilgi gerçek dışıdır.
Hakkımda cuma günü soruşturma başlatıldığını basından duymuş olmama rağmen Diyarbakır şehir merkezini ve adresimi terk etmeyerek dün yani haftanın ilk iş günü gün boyunca Adliye'deki baroya tesis edilen odada ifademe davet edilmemi beklerken, böyle bir davet almadım. Mesai saati bitiminde hakkımda yakalama kararı çıkarıldığını yine medyadan öğrendim.”
Yazılı ve sözlü ölüm tehdidi
“Soruşturmaya konulan sözlerim, ultra milliyetçi bir siyasi parti temsilcisi ile yaptığım bir tartışma sırasında sarf edildi.
Bu yayından sonra özellikle hükümete yakın bazı yayın organları beni tahkir ve tehdit edecek şekilde bir kampanya başlattı.
Buna paralel biçimde belirli bir merkezden yönlendirildiği açık olan yoğun bir linç kampanyası başlatılmıştır. Bazı histerik gruplar ölüm biçimimi bile ayrıntılı biçimde yazarak sosyal medya üzerinden beni tehdit etmiş, ayrıca baro telefonlarımız aranarak sözlü olarak da tehdit edilmiş durumdayım.
Savcılık makamının ve hakkımda karar veren hakimliğin bu linç kampanyasında saf tuttuğunu düşünüyorum.”
Beyan bile alınmadan yakalama
“Bir savunma örgütünün, bir baro başkanının, bir televizyon programı sırasında sarf ettiği sözler nedeniyle hemen hakkında ceza soruşturmasının başlatılarak hakkında yakalama yoluna gidilmesi ve üstelik alt sınırı bir yıl olan bir suç nedeniyle beyanı bile alınmadan hakkında yakalama kararı çıkarılması, Türkiye'de demokratik özgürlüklerin, ifade özgürlüğünün ve tutuklama hukuku bakımından yargının bu tutumu hazin bir tablo oluşturmaktadır.” (AS)