Cumartesi Anneleri/İnsanları, Galatasaray Meydanı’ndaki 551. oturmalarında 20 yıl önce gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun'un akıbetini sordu.
Aralarında Barış Anneleri’nden Meryem Bulut’un da olduğu Ankara katliamında hayatını kaybedenler ile gözaltında kaybedilen Hüseyin Taşkaya'nın dün yaşamını yitiren annesi Fatima Taşkaya’yı andı.
Oturmaya HDP İstanbul milletvekilleri Ali Kenanoğlu ve Filiz Kerestecioğlu da katıldı.
“Sorumlular yargılansaydı yeni katliamlar olmazdı”
Oturmada söz alan Ferhat Tepe'nin annesi Zübeyde Tepe, Rıdvan Karakoç'un kardeşi Hasan Karakoç, Murat Yıldız'ın annesi Hanife Yıldız Ankara katliamını anarken, iktidarın tutumunu eleştirdi.
Milletvekili Kenanoğlu, Ankara katliamının birinci, Kerbela katliamının ise 570. haftası olduğunu hatırlatırken, “Acılarımızla, öfkemizle sokakta, hesap soracağız" dedi.
Milletvekili Kerestecioğlu da kayıpların akıbeti açıklansaydı ve sorumluları yargılansaydı bugün Suruç ya da Ankara katliamlarının gerçekleşmemiş olacağını belirtti.
20 yıl önce kaybedilen Fehmi Tosun'un eşi Hanım Tosun, kaybedilenlerin fotoğraflarını göstererek “Bu fotoğraflar, kimlik ve dil mücadelesinin onur ve şeref bayrağı. Onları kaybederek unutturacaklarını sanan katillere 'biz buradayız' demek için yıllardır buradayız” dedi.
“551 haftadır demokratik rejim yok”
İHD İstanbul Şube Başkanı Zeynep Ceren Boztoprak’ın okuduğu açıklamada “551 haftadır bu topraklarda demokratik bir rejim yok” denildi.
Ankara’da katledilenler için “Yastayız, isyandayız, unutturmayacağız" denildi ve devletin evrensel hukuktan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmesi durumunda Ankara Katliamı'nın gerçekleşmeyeceği vurgulandı.
Fehmi Tosun’un faillerinin hala korunduğu söylenirken, “Fehmi Tosun, ailesine teslim edilinceye kadar, onu kaybedenler hesap verinceye kadar biz onu aramaktan, faillerinin peşinde olmaktan vazgeçmeyeceğiz” denildi. (ÇT)
Fehmi Tosun nasıl kaybedildi?Fehmi Tosun Diyarbakır’ın Lice ilçesine bağlı Çavundur köyünde yaşıyordu. Korucu olmayı kabul etmeyen Fehmi Tosun 1991 yılında köye yapılan baskında askerlerce gözaltına alındı. Uzun süre gözaltına tutuldu, işkence gördü. PKK’ye yardım ve yataklık suçlamasıyla ceza aldı. 1994’te cezaevinden çıkınca tekrar polislerce aranmaya başlandı. Diyarbakır’da can güvenliği olmadığı için ailesi ile birlikte İstanbul’a taşındı. 36 yaşındaki 5 çocuk babası Fehmi Tosun, 19 Ekim 1995’te ailesi ve komşularının gözünün önünde Avcılar’daki evinin önünden silahlı, telsizli sivil polislerce 34 UD 597 plakalı beyaz Renault marka araca zorla bindirilerek götürüldü. Eşi Hanım Tosun ve İHD tüm yasal yollara başvurdu. Fehmi Tosun’un gözaltına alındığı inkar edildi. İç hukuktan sonuç alınamayınca dava AİHM’e taşındı. AKP hükümeti 2003 yılında AİHM’e yaptığı savunmada ‘Hükümetimiz Fehmi Tosun’un kaybolması olayının meydana gelmesinden dolayı üzgündür. Soruşturmanın eksiksiz yapılmasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 2. maddesinin ihlalini oluşturduğunu kabul etmektedir’ diyerek Fehmi Tosun’un yaşam hakkının ihlal edildiğini kabul etti. Fehmi Tosun’un kaybedildiğinde İstanbul Emniyet Müdürü Necdet Menzir, İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürü Reşat Altay, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdür Yardımcısı Kadir Akbıyık, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, İçişleri Bakanı Nahit Menteşe,Başbakan Tansu Çiller, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’di. |