Gezi direnişinde 30 şikayetçi kendilerini darp eden polisleri teşhis etti.
Polislerin kask numaraları savcılığa verildi.
Kırılan kemiklerinin de yazılı olduğu doktor raporları kayıtlara geçti.
Ayrıca şikayetçilerin detaylı anlatımları da dilekçede yer aldı.
Ancak Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı, dosyaya sunulan tüm belgelere rağmen, “iddiaların soyut olduğunu” söyledi ve kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi.
Savcı: Kasten yaralama var, işkence yok
Savcı İrfan Sarıcı’nın takipsizlik gerekçesi şöyle:
“Müştekilerin suç tarihinde gösteriler sırasında Çevik Kuvvet polislerince orantısız güç kullanılarak darp edildikleri anlaşılmışsa da şüphelilerin somut olarak tespit edilemediği;
müştekiler her ne kadar kendilerine yapılan darp eyleminin işkence suçunu oluşturduğunu belirtmişlerse de şüphelilerce sistematik olarak ve belli bir süreç içerisinde eylemde bulunulduğuna yönelik delil elde edilemediği;
işkence suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı, müştekilerin darp edilmesinin kasten yaralama eylemi oluşturduğu;
darp edildiklerine dair müştekilerin darp, hakaret, cinsel taciz, görevi kötüye kullanma suçlamalarına dair soyut iddiaları dışında delil elde edilemediği;
şüphelilerin de savunmalarında suçlamaları kabul etmedikleri anlaşıldığından…”
“Polislerin söylediği kabul gördü”
Avukat Alper Can Aykaç bianet’e yaptığı açıklamada, “Polisler görüntüler ve emir komuta zinciri çerçevesinde tespit edilebilir durumda olmasına rağmen savcılık araştırma yapmadı. Amirleri hiç sorgulamadı” dedi.
“Kask numaraları verilen polisler ise yalnızca suçu inkar etmekle yetindi. Savcılık beyanlarının doğruluğunu bile araştırmadan söylediklerini doğru kabul edip polislerin aleyhine olan birçok delili görmezden geldi.”
Savcılığın takipsizlik kararına itiraz edildi.
Ankara Barosu da konuyla ilgili açıklama yaptı, yasal sürecin bundan sonraki aşamalarının takipçisi olacaklarını ifade etti.
Darp, hakaret, cinsel taciz...
Eskişehir’de Gezi direnişi sırasında Ali İsmail Korkmaz’ın dövülmesinden iki gün önce, 1 Haziran 2013'teki eyleme saldıran polis 30 kişiyi darp ederek gözaltına aldı. Polis gözaltına alıp ellerini kelepçelediği kişileri darp etmeye devam etti, ayrıca hakaret etti, cinsel tacizde bulundu.
Şikayetçilerden avukat Ayşegül Kumaş, suç duyurusunda olanları şöyle anlattı: “Espark’tan Yunus Emre Caddesine doğru yürürken polis TOMA’dan tazyikli su sıktı, atılan biber gazı kapsüllerinden biri ayağımda patladı. Bir apartman boşluğunda sıkıştırıldık, ben ve sekiz kişi darp edildik. Devamlı küfür ediyorlardı. Gözümü ovuştururken bir polis gözüme yumruk attı. Duvara yüzümüz dönük olarak dizildik.”
“Önce bayanları alalım, eğleniriz”
Avukat Aykaç da yaşananları şöyle anlattı:
“İlk aldığım cop darbesinden sonra yere yığıldım, tüm polisler ikişer-üçer kez copla vurarak diğer göstericilere yöneldi. Duvar kenarına yürürken yüzüme spreyle gaz sıkıldı, başıma cop darbesi aldım. Başımı korumak isterken 20-30 darbe daha aldım. Başıma ve boynuma ayakla basıldı, başımı hırkayla korumak isterken hırkayı açıp yüzüme gaz sıktılar. Bir saat ayakta bekletilince şoka girdim, ambulans istedim. Polis memurları dalga geçer gibi ‘Önce bayanları alalım, biraz eğleniriz’ diyordu. Ambulansı ancak 15 dakika sonra aradılar.”
“Canınızı alana kadar döverim”
Şikayetçilerden Nazım Can Çakar da şunları anlattı: “Polisleri görürsem teşhis edebilirim, polislerden biri ‘Sizi sokakta yalnız görsem, canınızı alana kadar döverim’ dedi.”
Mehtap Kelleci de “Rütbeli bir polisin kendilerine ‘Gebermediğin müddetçe bir şey olmaz, biz nelerini gördük, kafandan kan gelmekle ölmezsin’ dediğini” aktardı. (AS).