Şırnak’ın Silopi ilçesindeki Görümlü köyünde 21 yıl önce gözaltında kaybedilen altı köylüyle ilgili, Tuğgeneral Mete Sayar ve rütbeli askerlerin yargılandığı dava beraatla sonuçlandı.
Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın 3 Temmuz’daki karar duruşmasında mahkeme heyeti, müşteki avukatlarının süre talebini “Yetkimiz yok” cevabını vererek reddettikten sonra savcının “delil yetersizliğinden” beraat talebini onayladı.
Dönemin 23. Jandarma Sınır Tugay Komutanı emekli Tuğgeneral Mete Sayar, Görümlü 1. Mekanize Piyade Tabur Komutanı emekli Albay Hasan Basri Vural, 3. Bölük Tim Komutanı Üsteğmen İbrahim Kıraç, Yüzbaşı Murat Ali Yıldız, Kayseri Hava İndirme Tugayına bağlı Teğmen Serdar Tekin ile 2. Komando Tabur Komutanlığından Tansel Erok, “birden fazla kimseyi öldürmek” suçundan ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası ile yargılanıyordu.
Avukatlar: Takipçisi olacağız
Özgür Hukukçular Derneği (ÖHD) Ankara Şubesi kararla ilgili yazılı açıklama yaptı; beraatın hukuka aykırı olduğunu belirterek, davanın takipçisi olacaklarını açıkladı.
Açıklamada, dava açılmadan önce kaybedilen kurbanlar adına yapılan başvuruda AİHM'in zorla kaybettirme, yaşam hakkı ihlali ve adil yargılanma ve etkin soruşturma haklarının ihlalleri nedeniyle Türkiye’yi mahkum ettiği hatırlatıldı.
Tutuksuz yargılandılar
“Dava dosyası yıllar sonra başlatılan soruşturma ile toplanan ifade ve deliller, tanık beyanları ve mağdur ailelerin başvuruları ile Diyarbakır ilinde görülmeye başlamıştır. Şırnak ve çevresi OHAL bölgesinde 1993 yılı ve sonrasında devletin ilgili görevlilerinin tabiri ile ‘Şırnak Cumhuriyetinin’ kendisinden sorumlu olduğu dönemin 23. Jandarma Sınır Tugay Komutanı emekli Tuğgeneral Mete Sayar’ın ve emrindeki askerlerin yargılandığı davada sanıklar altı kişinin ölümünden sorumlu olmalarına rağmen baştan itibaren tutuksuz devam etmiştir.”
Ankara’ya nakledildi
“Dava dosyası, yargılama olağan seyrinde devam ederken davada somut bir neden olmaksızın Ankara’ya nakledilen davalardandır.”
“Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılamaya devam edilen davada 27 Haziran’da savcı mütalaayı sunmak için bir haftalık bir süre talep etmiş, 3 Temmuz tarihli duruşmada da mütalaasını sunmuştur.”
“Ölüp ölmedikleri belirsiz”
“Mütalaada savcı olay ile ilgili çatışma günü yaşananlar, köylülerin evlerinden alınması, muhtar ve ailelerin yıllarca soruşturma ve adli makamlara sundukları şikayet ve beyanlar, olaylar sırasında sanıklar ile çok yakın ilişki içinde olan tanık askerlerin ayrıntılı anlatımları, görgü sahibi asker beyanları, sağ kurtulan şahsın beyanları özetlenmiş, ancak sonuç kısmında ilginç bir değerlendirme ile aradan geçen zaman, naaşların bulunmaması, kurbanların ölüp ölmediklerinin belli olmaması gibi mağdur aileleri rencide eden ifadeler ile sanıkların suçu işlediği yönünde delil yetersizliği bulunduğundan bahisle sanıklar hakkında beraat istemiştir.”
Mahkemeden taleplere ret
“Yargılama yapan heyet katılan ve mağdur vekillerinin iddianamenin aksi yöndeki mütalaaya karşı beyanda bulunmak ve tevsii tahkikat talepleri için süre istemiş, mahkeme bu talebi reddetmiş ve kararını vereceğini açıklamıştır.”
“Sanıklardan Mete Sayar mahkeme heyet başkanına bu tavrından dolayı teşekkürlerini sunduğu savunmasında askeri başarılarından bahsetmiştir. Mağdur katılanlar vekili olarak adil yargılanma hakkının ihlali olan ara karardan dönülmesi yönündeki talepler de reddedilmiş, bunun üzerine karar açıklanmadan katılan vekilleri duruşma salonunu terk etmiştir. Sanıklara açıklanan kararda mahkeme tüm sanıkların beraatına karar vermiştir.”
Aileler bir kez daha mağdur
“Katılan taraftan bir kısım mağdur yakını binlerce kilometre öteden gelerek, Türkçe bilmediklerinden yapılan yargılamayı anlamamalarına rağmen duruşmaları takip etmiştir. Sanıklar ve vekilleri tarafından rencide edici ve onur kırıcı beyanları ve hakaretlere maruz kalmışlardır.”
“Yargılama sanıkları ödüllendiren diğer taraftan sadece kurban yakınlarını inciten, sarsan ve beraat kararıyla adeta yeniden yaralayan, öldüren bir yargılama olmuştur. Sanıklar değil öldürülenler mahkum edilmiştir.”
“Davanın gerek iç hukuk gerekse de uluslararası hukuk ve gerekse de 'hakikat ve yüzleşme' süreçlerinde yürütülecek 'adalet arayışında' da takipçisi olacağız.” (AS)
Ne olmuştu? |
Şırnak'ın Silopi ilçesine bağlı Görümlü (Bespin) beldesinde 14 Haziran 1993’te altı köylünün askerlerce gözaltına alındıktan sonra öldürülmesiyle ilgili, dönemin Şırnak 23. Jandarma Sınır Tümen Komutanı emekli Tuğgeneral Mete Sayar'ın da aralarında bulunduğu subaylara dava açıldı. Davanın ilk duruşması 5 Kasım 2014’te görüldü. Bu duruşmada, davanın Adalet Bakanlığı’nın kararıyla ve “can güvenliği” gerekçesiyle Ankara’ya taşınmasına karar verildi. Halit Özdemir, Hamdo Şimşek, Hükmet Şimşek, İbrahim Akıl, Mehmet Salih Demirhan ve Şemdin Cülaz’ın gözaltında kaybedilmesiyle ilgili hazırlanan iddianamede, Görümlü beldesi yakınlarında köylere baskın yapılarak 13 kişinin gözaltına alındığı ve aralarında çocukların da bulunduğu altı kişinin öldürüldüğü belirtildi. Köylülerin evleri de yakılmıştı. Öldürülen köylüler de bilinmeyen bir yere gömüldü. Cenazeleri halen kayıp. Olayla ilgili soruşturma, “Köylüler PKK’ye katıldı” denilerek kapatılmıştı. Davada emekli Tuğgeneral Mete Sayar, Görümlü 1. Mekanize Piyade Tabur Komutanı emekli Albay Hasan Basri Vural, 3. Bölük Tim Komutanı Üsteğmen İbrahim Kıraç, Yüzbaşı Murat Ali Yıldız, Kayseri Hava İndirme Tugayına bağlı Teğmen Serdar Tekin ile 2. Komando Tabur Komutanlığından Tansel Erok sanık olarak yargılanıyordu. Sanıkların 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 450/5 maddesinde düzenlenen "birden fazla kimseyi öldürmek" suçundan ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası ile cezalandırılmaları isteniyordu. |
* Fotoğraf: İHD Diyarbakır.